Twilight Fan

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Twilight


    Breaking Dawn 16.Bölüm

    Daphne
    Daphne
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 164
    Kayıt tarihi : 15/11/10
    Yaş : 29
    Nerden : Twilight'tan

    Breaking Dawn 16.Bölüm Empty Breaking Dawn 16.Bölüm

    Mesaj tarafından Daphne Salı Kas. 16, 2010 1:12 pm

    Erkenden yola çıktım.Gün ağarmadan.

    Kanepenin arkasına yaslanarak uyumak rahatsız ediciydi.Edward Bella’nın yüzü kıpkırmızı olunca beni uyandırdı ve onu tekrar serinletmek için benim yerime geçti.Gerindim ve artık biraz iş yapacak kadar dinlendiiğime karar verdim.

    Edward planlarımı gördü. “Teşekkürler” dedi sessizce. “Eğer rota güvenliyse bugün gidecekler”

    “Sana haber veririm”

    Tekrar hayvan halime dönmek iyi geldi.Uzun süre öyle hareketsiz oturmaktan uyuşmuşum.Ağrıyan kaslarımı çalıştırdım,uzun adımlar attım.

    “Günaydın Jacob” diye selamladı Leah

    Uyanık olman iyi oldu.Seth ne kadar zamandır molada?

    Henüz ara vermedim diye düşündü Seth,uykulu uykulu. Neredeyse geldim.Ne istiyorsun?
    Bir saat daha dayanabilir misin?

    Tabi ki. Sorun değil. Seth kürkünü titretti,hemen doğruldu.

    Sen alanı içten turla Leah, sen de dıştan devam et,Seth.

    Tamamdır. Seth hemen koşmaya başladı

    Vampirler sana yeni bir görev mi verdi diye homurdandı Leah.

    Bununla bir sorunun mu var?

    Tabi ki yok.O sevimli sülüklere bebeğim gibi bakmaya bayılıyorum.İyi.Hadi bakalım ne kadar hızlı koşabileceğiz.

    Tamam.Buna ben de varım.

    Uçma,Leah.Yarışmıyoruz, keşifteyiz.

    İkisini de yaparım.Yine de hakkından gelirim.

    Üstelemedim. Biliyorum

    Güldü.

    Doğudaki dağlara doğru dolambaçlı bir patikayı izledik.Alışık olduğumuz bir yoldu.Vampirler önceki sene buradan ayrıldığında,bu dağları da turladık, devriye bölgemize dahil ettik.Böylece insanları daha iyi koruyabilmek için.Ama Cullen’lar geri döndüğünde,tekrar çizginin bize ait olan kıyısına çekildik.Anlaşmaya göre burası onların bölgesiydi.

    Ama bu gerçek muhtemelen şu anda Sam’e hiçbir şey ifade etmiyordu.

    Anlaşma bozulmuştu.Her şey onun güç kullanmaya ne kadar hazır olduğuna bağlıydı.Kendi arazilerinde başıboş dolaşan bir Cullen bulup ya yakalamak niyetinde miydi?Jared doğruları mı söyledi yoksa aramızdaki sessizlikten mi faydalandı.

    Dağın derinlerine doğru ilerledik ama sürünün izine rastlamadık.Ama belli belirsiz vampir kokuları her yerdeydi ki artık bana tanıdık geliyordu bunlar.Bütün gün içime çekiyordum
    Sonra daha yoğun ve belli ki daha yeni bir iz fark ettim.Hepsi gidip dönmüştü,Edward hariç.Edward ölmekte olan hamile karısını eve getirince, belli ki bunu toparlamayı unutmuşlardı.Dişimi sıktım.Her neyse,benimle bir ilgisi yoktu.

    Leah önüme geçmedi.Oysa şimdi yapabilirdi.Aldığım her yeni kokuya, hız yarışından daha çok dikkatimi veriyordum.O da yarışmayı bıraktı,sağımda koşmaya başladı.
    Epey uzaklaştık diye düşündü.

    Evet.Eğer Sam sürüden ayrılanların izini sürüyorsa,onun izine çoktan rastlamalıydık.

    Şimdi La Push’ta olması daha mantıklı.Şu anda kan emicilerie üç tane fazladan göz ve ayak sağladığımızı biliyor.Onları gafil avlama şansı yok.

    Bu sadece bir önlemdi,aslında.

    Kıymetli parazitlerimizin yok yere riske girmesini istemeyiz tabi

    Hayır diye katıldım ona,sözlerindeki alaycılığı umursamadım

    Çok değiştin Jacob.

    Sen de hep tanıdığım ve sevdiğim Leaah değilsin

    Doğru.Paul’den daha az sinirini bozuyorum ama değil mi?

    Şaşırtıcı ama evet

    Haha…Tatlı zafer.

    Tebrikler

    Tekrar sessizce koşmaya başladık.Aslında artık geri dönmemiz gerekiyordu.ama ikimizde istemedik.Böyle koşmak iyi geldi.Çok uzun bir süredir aynı çembere bakıp duruyorduk.Kaslarımızı esnetmek ve engebeli arazide dolanmak iyi gelmişti.Çok acelemiz yoktu.Bende belki dönüş yolunda avlansak iyi olur diye düşündüm.Leah iyice acıkmıştı.

    Yum yum diye düşündü.

    Her şey senin kafanda bitiyor dedim ona. Kurtlar böyle yer.Bu doğal bir şey.Tadı güzel.Bir insanın bakış açısıyla bakmazsan…

    Beni gaza getirmeyi bırakabilirsin Jacob.Avlanıcam.Hoşuma gitmek zorunda değil.

    Tabi tabi, diye onayladım hemen.İşleri kendi için daha da zor bir hale getirmek istiyorsa onun bileceği işti.

    Bir süre bir şey eklemedi.Geri dönüşle ilgili düşünmeye başladım

    Teşekkürler dedi Leah, değişik bir ses tonuyla

    Ne için?

    Beni kendi halime bıraktığın için.Kalmama izin verdiğin için.Bana hak ettiğimden daha iyi davrandın.
    Eee..Sorun değil.Aslında,gerçekten bunu kastediyorum.Burada olman beni, sandığım kadar rahatsız etmiyor.

    Leah burnundan komik bir ses çıkardı.Ne büyük iltifat!

    Unutmaya çalış.

    Tamam…sen de. Bir an durakladı. Bence çok iyi bir Alfa’sın.Sam gibi değil ama kendine özgü bir şekilde.Emirlerine uymaya değer,Jacob.

    Birden şaşkınlıktan kafam boşalmış gibi oldum.Cevap vermek için toparlanmam biraz vakit aldı.
    Eee. Teşekkürler.Bunu unutabilceğimi pek sanmam.Nerden çıktı bu?

    Hemen cevap vermedi.Ben de düşüncelerini takip ettim.Gelecek hakkında düşünüyordu.Bu sabah Jaredy’e dediklerim hakkında.Zaman dolunca tekrar ormana döneceğimden.Cullen’lar gidince onu ve Seth’i gitmekte özgür bırakacağımdan…

    Ben seninle kalmak istiyorum dedi

    Şaşkınlıktan dizlerimin bağı çözüldü.Beni geçti,sonra birden durdu.Donup kalmıştım.Yavaşça yanıma geldi.

    Yemin ederim,sana baş ağrısı olmam.Seni takip etmem.Sen istediğin yere gidersin ben istediğim yere.Sadece ikimiz de kurt olduğumuz zaman bana dayanmaz zorunda kalırsın. ,uzun gri kuyruğunu gergin bir şekille sallayarak bir ileri bir geri yürüdü.Ve elimden geldiği kadar çabuk ayrılmaya çalışacağım.Tabi bunu hemen başaramayabilirim.

    Ne diyeceğimi bilemedim.

    Senin ekibinin bir parçası olalı beri,yıllardır olmadığım kadar mutluyum.

    Ben de kalmak istiyorum diye düşündü Seth. Bir yandan koşarak bölgeyi turlarken bizim konuşmamıza dikkat ettiğini fark etmemiştim. Bu sürüyü seviyorum.

    Hey!Durun bakalım.Seth, yakın zamanda bu sürünün işi bitecek.Onu ikna edebilmek için düşüncelerimi toparlamaya çalıştım.Şu anda bir amacımız var ama bu bittikten sonra,ben sadece kurt olarak kalacağım.ama senin bir amacın olmalı Seth sen iyi bir çocuksun.Şu anda La Push’u terk etmene imkan yok.Liseden mezun olup hayatın için bir şeyler yapacaksın.Sue’yle ilgileneceksin.Benim sorunlarım senin geleceğini mahvetmeyecek.

    Ama..

    Jacob haklı diye katıldı Leah

    Bana katılıyor musun?

    Elbette.Ama bunları hiçbiri benim için geçerli değil.Ben zaten gidiyordum.La Push dışından iş bulacaktım.Belki bir devlet üniversitesinde birkaç kurs alırım.Öfke sorunlarımı halletmek için yogaya,meditasyona başlarım.Ve ruh sağlığımın iyiliği için bu sürünün bir parçası olmaya devam ederim.Jacob görüyosun ya ne kadar akla yatkın değil mi.seni rahatsız etmem sen bana karışmazsın,herkes mutlu olur.
    Geriye döndüm ve batıya doğru hareket etmeye başladım

    Bunlar biraz ağır geldi,Leah.İzin ver biraz düşüneyim.Tamam mı?

    Tabi.Rahat ol.

    Geri dönmemiz daha uzun sürdü.Zaten hızlanmaya çalışmıyordum.Sadece ağaçlara toslamamaya çalışıyordum. Zihnimde Seth’in mızırdanmalarını duyuabiliyordum ama onu duymazdan geldim.Haklı olduğumu o da biliyordu.Annesini terk edemezdi.La Push’a dönmesi,ve kabileyi koruma görevini yerine getirmesi gerekiyordu.

    Ama Leah bunları yapmayacaktı.Bu korkunç birşeydi.

    İkimizden oluşan bir sürü.Fiziksel olarak uzak olmamızın bir anlamı yoktu,Bunun duygusal olarak ne kadar yakın olacağını hayal bile edemiyordum.Acaba bunu hesaba kattı mı yoksa özgür kalmak için bu kadar çaresiz miydi?

    Ben bunları sindirmeye çalışırken Leah hiçbir şey söylemedi.Sanki sadece ikimiz olursak her şeyin ne kadar kolay olacağını kanıtlamak ister gibiydi.

    Güneş arkamızda,bulutları biraz aydınlatırken bir geyik sürüsüyle karşılaştık.Leah iç geçirdi ama tereddüt etmedi.

    Hayvan tehlikenin daha farkına bile varamadan,onu aşağı indirdi.

    Altta kalmamak için, ben de ikinci en büyük geyiğe saldırdım.Gereksiz yere acı çekmesin boynunu çenemin arasına çabucak sıkıştırdım.Leah’nın açlığı, duyduğu tiksintiyle mücadele ediyordu,ben de içimdeki kutrun kontrolü ele geçirmesine izin verdim ve işini kolaylaştırmaya çalıştım.Uzunca bir sadece kurt olarak yaşadığım için nasıl hayvan gibi olunur iyi biliyordum,onlar gibi görmek,onlar gibi düşünmek…içgüdülerime teslim oldum,onun da böyle hissetmesini sağladım.Bir an için tereddüt etti sonra sonra zihnini genişletti ve benim gibi görmeye çalıştı.Tuhaf bir histi.Zihinlerimiz daha önce olduğunundan daha sıkı bağlıydı.Çünkü ikimiz de birlikte düşünmeye çalışıyorduk.

    Tuhaf ama bu ona yardımcı oldu.Dişleri avının omzundaki kürkü ve deriyi kesti ve derin bir et kopardı.İnsanca düşüncelerinin istediği gibi yüzünü ekşitip çekilmek yerine,kurt benliğinin içgüdüsel olarak hareket etmesine izin verdi.Bu onu tepkisiz kıldı.Ve huzur içinde yedi.

    Aynısını yapmak benim için de kolay oldu.Ve bunu unutmadığıma memnun oldum.Yakında hayatım yine böyle olacaktı.

    Leah da bu hayatın bir parçası mı olacaktı.Bir hafta önce bu fikir beni korkuturdu.Buna katlanamazdım.Ama şimdi onu daha iyi tanıyordum.Ve sürekli çektiği acıdan kurtulduğu için artık eski kurt değildi.O eski kız değildi

    İkimiz de doyana kadar birlikte yedik.

    Teşekkürler dedi ıslak otların üzerinde pençelerini ve yüzünü temizlerken.Ben bununla uğraşmadım,yağmur atıştırmaya başlamıştı ve geri dönüş yolumuzda nehri yüzerek geçmemiz gerekecekti.Yeterince temizlenirdim.Senin gibi düşünmek o kadar da kötü değilmiş.

    Ne demek.

    Döndüğümüzde Seth zar zor ilerliyordu.Ona gidip biraz uyumasını söyledim,Leah ve benonun yerine devriyeye devam edecektik.Seth saniyeler sonra kendinden geçti.

    Kan emicilere doğru mu gidiyorsun? Diye sordu Leah

    Olabilir.

    Orada olmak da oradan uzak kalmak da sana zor geliyor.Nasıl olduğunu bilirim.

    Leah,biliyor musun gelecek hakkında, gerçekten yapmak istediğinin ne olduğu konusunda biraz daha düşünemk isteyebilirsin.Kafamın içi dünyadaki en mutlu yer olamayacak.Sen de benimle birlikte acı çekmek zzorında kalacaksın.

    Bana nasıl cevap vereceğini düşündü.Vay canına,bu kulağa kötü gelecek ama aslına bakarsan senin acınla başa çıkmak benimkiyle yüzleşmekten daha kolay olacak.

    Yeterince adil görünüyor.

    Senin için ne kadar kötü olacağını biliyorum,Jacob.Bunu anlayabiliyorum belki sandığından daha iyi.Onu sevmiyorum ama o,senin Sam’in.İstediğin ve sahip olamayacağın her şey.

    Cevap veremedim.

    Senin için daha kötü,biliyorum.En azından Sam mutlu.En azında sağ ve sağlıklı.Onu bunları isteyebilecek kadar çok seviyorum.Onun için en iyi olanı istiyorum. İç geçirdi. Sadece orada olup izlemek istemiyorum.

    Bunun hakkında konuşmamız gerçekten gerekli mi?

    Evet,bence gerekiyor.Çünkü hayatını daha da zorlaştırmayacağımı bilmeni istiyorum.Hatta belki yardım bile edebilirim.Hep duygusuz biri değildim.Eskiden iyi sayılabilecek biriydim hatta biliyor musun.
    Hafızam o kadar geriye gitmiyor.

    İkimiz de güldük.

    Bunun için üzgünüm Jacob.Acı çektiğin için üzgünüm.Git gide daha kötü olduğu için,hafiflemediği için üzgünüm.

    Sağol Leah.

    Kafamın içindeki uğursuz görüntüleri,gitgide kötüleşen durumu düşündüm,onu dışarıda tutmaya çalıştıysam da başaramadım.Tüm bunlara biraz geriden,farklı bir perspektiften bakabiliyordu.Bunun bana yardımcı olduğunu kabul etmeliyim.Belki birkaç yıl sonra ben de bu şekilde bakabilecek duruma gelebilecektim.

    Vampirlerle takılmanın bana verdiği rahatsızlıkların,komik taraflarını da gördü.Rosalie’yle atışmalarım hoşuna gitti,içten içe güldü,hatta birkaç sarışın fıkrası tüyosu da verdi.Ama sonra birden düşünceleri ciddileşti,Rosalie’nin yüzünde yoğunlaştı.Kafamı karıştırdı.

    Çılgınca gelecek ama..

    Şu anda neredeyse her şey çıldırmış durumda,neyi kastediyorsun?

    Bu kadar nefret ettiğin sarışın vampiri diyorum…Onun bakış açısını anlıyorum.

    Bir an için gerçekten berbat bir şaka yapmaya çalışıyor sandım.ama sonra ciddi olduğunu fark ettiğimde öfkem taşacak gibi oldu,zor kontrol ettim.Devriye için birbirimizden uzaklaşmamız iyi olmuş.Eğer ısırma mesafemde olsaydı…

    Dur bekle.İzin ver de açıklayayım!

    Duymak istemiyorum.Gittim ben.

    Bekle bekle! Diye yalvardı.Ben de tekrar insan halime dönüşmek için sakinleşemeye çalıştım.Hadi ama Jake!

    Leah bu gelecekte seninle daha çok vakit geçirmeye beni ikna etmek içinen iyi yöntem sayılmaz.

    Oşşşş.Bu ne tepki.Neden bahsettiğimi bile bilmiyorsun daha.

    Neden bahsediyormuşsun bakalım?

    Sonra birden bire o eski acıyla kavrulmuş Leah oluverdi. Genetik bir çıkmaz sokak olmakdan bahsediyorum,Jacob.

    Anlayamıyorum.

    Eğer diğerleri gibi davranmamış olsaydın anlarsın.Eğer kadınca şeylerim yüzünden.. bunu düşünürken,alaycı bir ton kullandı-herhangi aptal bir erkek gibi saklanacak delik aramamış olsaydın,Bütün bunların ne anlama geldiğine de dikkatini verebilmiş olurdun.

    Ovv.

    Evet,hiçbirimiz onunla bu gibi şeyler hakkında düşünmek istemiyorduk.Kim isterdi ki.Sürü katılmasının ilk ayında içinde bulunduğu panik halini hatırladım.Ben de her normal insan gibi bundan bir kaçış yolu aramıştım.Gerçekten tüyler ürpertici bir dini arındırma zımbırtısı gerçekleşmediği takdirde hamile kalamayacaktı.Sam’den beri hiç himseyle olmamıştı.Ve o zaman,haftalar birbirini kovalamaya devam ettikçe içinde bulunduğu hiçlik daha da büyüdü.Artık vücudunun değişmediğini fark etti.Vücudu artık normal paternleri izlemiyordu.Dehşet…o bundan böyle neydi?Kurtadam olduğu için mi vücudu değişti,yoksa vücudunda yanlış giden bir şeyler olduğu için mi kurda dönüşmüştü?Ezelden beri gelmiş ilk kurtkız.Bu yeterince kadın olmadığı için mi olmuştu.

    Hiçbirimiz içinde bulunduğu bu yıkımla başa çıkmak istemiyorduk.Açıkça belli ki,kendimizi onun yerine koyacağımız bir şey değildi.

    Sam mühürlemenin nedeninin ne olduğunu düşünüyor biliyor musun? Diye düşündü,biraz daha sakinleşmişti.

    Evet,Soyu devam ettirmek için.

    Doğru.Küçük kurtadamlar yapmak için.Türün devamı için.Kurt genini en iyi taşıyacak insana doğru bir çekim duyuyorsun.

    Bundan nereye vardığını açıklaması için bekledim.

    Eğer buna değecek biri olsaydım,Sam de bana doğru çekilirdi.

    Acısı o kadar büyüktü ki altında ezildim.

    Ama değilim.Bende bir yanlışlık var.Harika soyağacıma rağmen belli ki bu geni taşma kabiliyetim yok.Yani böylece ben de bir ucube oldum-kurt kız,başka hiç işe yaramam.Ben soyumuz için bir çıkmaz sokağım bunu ikimiz de biliyoruz.

    Hayır bundan emin değiliz diye karşı çıktım.Bu Sam’in teorisi.Mühürleme kendiliğinden oluyor.Neden oluyor bilmiyoruz.Billy farklı düşünüyor.

    Biliyorum biliyorum.Daha güçlü kurtlar yapmak için birleştiğimizi düşünüyor.Çünkü sen ve Sam devasa boyutlarda canavarlarsınız,atalarımızdan daha büyüksünüz.Ama her şekilde,ben yine de aday değilim.Menapoza girdim.Yirmi yaşındayım ama menapozdayım!

    Ovvv.Bunun hakkında konuşmayı hiç mi hiç istemiyordum.Bunu bilemezsin Leah.Bu muhtemelen sadece zamanın donmasıyla ilgili bir şeydir.Eğer kurtluktan çıkıp,tekrar yaşlanmaya başlarsan,eminim yani şey…kaldığın yerden devam edersin.

    Bunu ben de düşünürdüm ama kimse beni mühürlemiyor,yani etkileyici soyağacıma hiç de uygün düşen bir durum değil bu.Biliyorsun diye ekledi.Eğer sen buralarda olmasaydın,Alfa olma ihtimali en yüksek kişi Seth olurdu.Tabi ben kimsenin aklına gelmezdim yine…

    Mühürlemek mi mühürlenmek mi her neyse,bunu gerçekten istiyor musun? Diye bastırdım.

    Normal bir insan gibi aşık olmanın nesi kötü?Mühürleme de hür iradeni elinden alan başka bir şey sadece.

    Sam,Jared,Paul,Quil. Durumlarından gayet memnunlar.

    Hiçbirinin kendine ait bir aklı yok.

    Mühürlemek istemiyor musun?

    Hayır tabi ki!

    Bu zaten şu anda ona aşık olduğun için.Eğer birini mühürlersen bu bitecek.Onu n için daha fazla üzülmek zorunda kalmayacaksın.

    Sam için hissettiklerini unutmak istiyor musun?

    Kendinden emin bir şekilde Sanırım istiyorum dedi

    İç geçirdim.Benden daha sağlıklı bir noktadaydı.

    Ama asıl konuya dönmek gerekirse Jacob,Senin şu sarışın vampirin neden bu kadar katı olduğunu anlayabiliyorum.Odaklandı.Gözlerini ödüle dikti,öyle mi?Çünkü her zaman sahip olamayacağın şey en çok istediğin şey olur
    .
    Sen de Rosalie gibi mi davranırdın?O bebeğe sahip olmak için birini öldürür müydün-çünkü yaptığı şey buydu,kimsenin Bella’nın ölümüne engel olmadığından emin olmak.

    Ne zamandan beri çocuk sahibi olmaya bu kadar meraklısın?

    Sadece seçeneğimin olmasını istiyorum Jacob.Eğer bende ters giden bir şeyler olmasaydı,bu aklımdan geçmezdiç.

    Bunun için öldürür müydün? Diye üsteledim,sorumdan kaçamazdı.

    Yaptığı şey bu değil.Sadece başkasının hayatını yaşamaya çalışıyor.Eğer Bella ona yardım etmem için bana sormuş olsaydı durup düşündü.Onu pek umursamıyor olsam da ben de muhtemelen kan emicinin yaptığının aynısını yapardım.

    Dişlerimin arasından bir gürültülü bir hırlama sesi çıktı.

    Çünkü eğer tam tersi olsaydı,Ben de Bella’dan bunu benim için yapmasını isterdim.Tıpkı Rosalie gibi.İkimiz de aynı şeyi yapardık.

    Ahh.sen de onlar kadar kötüsün.

    Bir şeye sahip olamayacağını bilmek tuhaf. Seni çaresiz bırakıyor.

    Ve… Artık benim sınırıma geldik.Bu konuşma bitmiştir.

    Tamam.

    Sohbeti bitirmeye karar vermesi yeterli değildi.Bundan daha kesin bir biçimde sonlandırılması gerekiyordu.

    Elbiselerimi bıraktığım eyere sadece bir mil kadar uzaklıktaydım.Ben de değiştim ve insan şeklinde yürüdüö.Sohbetimiz üzerinde düşünmedim.Düşünecek bir şey olmadığından değil.Düşünmeye dayanamayacağımdan.Olaylara bu açıdan bakamazdım.Ama Leah kafama bunları sokarken de bu imkansızdı.

    Evet.Bütün bunlar bittiğinde onunla birlikte olmayacaktım.Gidip La Push’ta perişan olabilirdi.Gitmeden önce son bir Alfa emri vermenin kimseye bir zararı dokunmazdı.

    Eve döndüğümde vakit çok erkendi.Bella muhtemelen hala uyuyordu.Şöyle bir başımı uzatıp neler oluyor bir bakabilirdim,onlara avlanmak için yeşil ışık yakardım.Sonra da insan halimde gidip çimlerin üzerinde bir uyku çekerdim.Leah uyuyana kadar kurt olmaya niyetim yoktu.

    Ama evden bazı sesler geliyordu, belki de Bella uyumuyordur.Sonra üst kattaki makinenin sesini duydum.Röntgen mi?Harika.Demek ki dört günlük geri sayımın ilk ayağı bir tekmeyle başlamıştı.
    Alice kapıyı açtı,içeri girdim.Başıyla selamladı “Hey, kurt”

    “Hey bücür.Üst katta neler oluyor?”

    Büyük oda boştu,bütün sesler üst kattan geliyordu.

    “Belki başka bir kırık daha..”normal bir şey söylüyormuş gibi konuştu ama gözleri ateş saçıyordu,görebiliyordum.Bunun için bağrı yanan sadece Edward ve ben değildik.Alice de Bella’yı seviyordu.

    “Bir kaburga daha mı?”

    “Hayır bu sefer leğen kemiği”

    Tuhaf,her seferinde yeniden can evimden vurulmuşa dönüyorum.Sanki her yeni şey bir sürprizmiş gibi.Şaşırmaya ne zaman bir son vereceğim?Her yeni felaket, sanki dikiz aynasından bana bakıyordu.

    Alice,titreyen ellerime bakıyordu.

    Sonra Rosalie’nin üst kattan gelen sesini dinlemeye başladık

    “Gördün mü işte,sana bir çıtırtı duymadığımı söylemiştim.Kulaklarını kontrol ettirsen iyi olur,Edward.”

    Cevap gelmedi.

    Alice bir yüz ifadesi takındı.”Sanırım,en sonunda Edward Rosalie’yi parçalara ayıracak.Bunu anlamamış olmasına şaşırıyorum.Ya da belki Emmett’in onu durdurmaya gücü yeter diye düşünüyordur”

    “Emmett’i ben hallederim” diye teklif ettim “Sen parçalama kısmında Edward’a yardımcı olabilirsin”

    Alice gülümser gibi oldu.

    Sonra aşağı indiler,bu sefer Bella’yı Edward taşıyordu.İki eliyle kan dolu bardağı sıkıca tutuyordu,yüzü beyazdı.Edward yaptığı en küçük hareketin bile onu örselememesi için uğraşıyordu ama yine de Bella’nın canının yandığını görebiliyordum.

    “Jake” diye fısıldadı,acısının arasında gülümsedi.Bir şey demeden yüzüne baktım.
    Edward Bella’yı dikkatlice kanepesine yerleştirdi sonra başucuna oturdu.

    Bella’yı neden üst katta bırakmadıklarını merak ettim sonra bunun Belle’nın fikri olduğuna karar verdim.Hastane dekorundan olabildiğince kaçınmak,her şey normalmiş gibi davranmak istiyordu.Edward da onun isteklerini yerine getiriyordu.Doğal olarak.

    En son Carlisle indi,yüzü endişeden kırışmıştı.Bir an için doktor olabilecek kadar yaşlıymış gibi göründü.

    “Carlisle,Seattle’a giden yolu yarıladık.Sürüden eser yok.Gitmenizde bir sorun yok” dedim.

    “Sağol Jacob,zamanlama çok iyi oldu.Çok ihtiyacımız var.” Gözleri bir an Bella’nın sıkıca tuttuğu bardağa kaydı.

    “Kanımca üç kişiden daha fazla kişiyi yanında götürmekte özgürsün.Sam’in La push’a odaklanacağından adım gibi eminim.”

    Carlisle başıyla onayladı.Benim tavsiyeme uymaya bu kadar gönüllü olmasına şaşırdım. “Eğer böyle düşünüyorsan.. Alice,Esme,Jasper ve ben gideriz.Sonra Alice Emmett ve Rosalie’yi….”

    “Mümkün değil” diye tısladı Rosalie. “Emmett de şimdi sizinle gelebilir.”

    “Avlanman gerek” dedi Carlisle nazikçe.

    Ses tonu,Rosalie’nin ses tonunu yumuşatamadı. “Ben de o avlanınca avlanırım” diye kükredi,kafasıyla Edward’ı işaret etti,sonra saçlarını geriye savurdu.

    Carlisle iç geçirdi.

    Jasper ve Emmett ışık hızıyla merdivenlerden indi,Alice de cam kapının hemen yanında onlara katıldı.Esme Alice’in yanına doğru seyirtti.

    Carlisle elini omzuma koydu.Buz gibi dokunuşun yarattığı his hiç iyi değildi ama sıçrayıp uzaklaşmadım. Orada öylece dikildim,hem şaşkınlıktan hem de duygularını incitmek istemediğimden.

    “Sağol” dedi tekrar,Sonra diğer dördüyle birlikte kapıdan fırlar gibi çıktı.Ben göz açıp kapayana kadar bahçeyi geçtiler.İhtiyaçları sandığımdan da daha acilmiş.

    Bir dakika sessizlik oldu.Birinin gözlerini bana diktiğini hissediyordum ve bunun kim olduğunu biliyordum.Oradan ayrılıp biraz uyku çekmek istiyordum ama Rosalie’ye sabahı zehir etme şansı da kaçırılmazdı.

    Ben de Rosalie’nin oturduğu sandalyenin yanındakine kurulup yayıldım,yüzümü Bella’ya, sol ayağımı da Rosalie’nin suratına doğru uzattım

    “Iyyy.Birisi köpeği dışarı çıkarsın.” Diye söylendi,yüzünü buruşturarak.

    “Hey,Psikopat,şunu duydun mu?Bir sarışının beyin hücreleri nasıl ölür?”

    Bir şey demedim.

    “Eeee” dedim. “Can alıcı cümleyi biliyor musun,bilmiyor musun?” Yüzünü televizyona dikti,beni görmezden geldi.

    “Duymuş mu?” diye sordum Edward’a.

    Yüzü kaskatıydı,espriye bir tepki vermedi.Gözlerini Bella’dan ayırmadan “Hayır” dedi.

    “Harika.O zaman bu hoşuna gidecek, kan emici.Sarışının beyin hücreleri yapayalnız ölür”

    Rosalie bana bakmadı. “Senden yüz kat daha fazla can aldım ben,seni iğrenç canavar.Bunu unutma”

    “Bir gün,Güzellik Kraliçesi,beni sadece tehdit etmekten bıkacaksın.İşte o günü gerçekten iple çekiyorum”

    “Yeter Jacob” dedi Bella

    Ona baktım,suratını ekşitmiş bana bakıyordu.Dünkü o iyi halinden eser yoktu.

    Her neyse,onun canını sıkmak istemiyordum. “Gitmemi mi istiyorsun?” diye öneride bulundum.

    Sonunda benden bıktığını ummadan-ya da bundan korkmadan- önce gözlerini kırpıştırdı,yüzünün asıklığı kayboldu.Benim bu sonuca varmam onu tamamen şaşırtmış gibi görünüyordu. “Hayır,Elbette hayır”

    İç geçirdim,Edward’ın da sessizce iç geçirdiğini duydum.Onun da Bella’nın artık beni unutmasını istediğini biliyordum.Onu mutsuz edebilecek bir şeyi ondan istemeyecek olması ne kadar da kötüydü.

    “Yorgün görünüyorsun” diye yorum yaptı Bella.
    “Canım çıktı” diye kabul ettim

    “Canını çıkarmayı çok isterim” diye mırıldandı Rosalie,Bella’nın duyamayacağı kadar kısık bir sesle.

    Koltuğa daha da gömüldüm,kendimi rahat ettirdim.Çıplak ayağım Rosalie’ye biraz daha yaklaştı,Rosalie gerildi.Birkaç dakika sonra Bella Rosalie’den bardağı tekrar doldurmasını istedi.Rosalie kan getirmek için üst kata giderken yanımdan rüzgar gibi esti geçti.Çok sessizdi.Şöyle bir kestirebilirim aslında,diye düşündüm.

    Sonra Edward şaşırmış halde, “Bir şey mi dedin” dedi.Tuhaf.Kimse tek kelime etmemişti ve Edward’ın kulakları da benimkiler

    kadar iyi duyuyordu,bunu bilmesi gerekirdi.

    Karşılıklı bakıştılar,ikisinin de kafası karışmış gibi görünüyorlardı.

    “Ben mi?” diye sordu Bella bir süre sonra. “Bir şey demedim” Edward dizlerinin üzerine çöktü,ona doğru eğildi.Düşünceleri bir an tuhaf bir şekilde yoğunlaştı.Siyah gözleriyle dikkatle yüzüne baktı.

    “Şu anda ne düşünüyorsun?”

    Ona boş boş baktı. “Hiiiç.Neler oluyor?”

    “Biraz önce ne düşünüyordun?” diye sordu.

    “Sadece Esme adasını ve kuş tüylerini”

    Bana sadece saçmalıyormuş gibi geldi,ama sonra yüzü kıpkırmızı oldu ve bilmediğim iyi olmuş diye düşündüm.

    “Başka bir şey söyle” diye fısıldadı.

    “Ne gibi?Edward neler oluyor?”

    Yüz ifadesi tekrar değişti.Sonra öyle bir şey yaptı ağzım açık kaldı.Sonra arkadan birisi şaşkınlıktan nefesini tuttu,benim gibi şaşıp kalan Rosalie olduğunu anladım.

    Edward iki elini de yavaşça onun kocaman karnına koydu.

    “Fe…” yukundu “O,yani bebek, sesinin tonunu sevdi”

    “Tanrı aşkına,onu duyabiliyorsun” Diye bağırdı Bella.Sonra yüzü acıyla buruştu.

    Edward’ın eli yavaşça şişkinliğin tepesine gitti,sonra az önce Bella’yı tekmelediği yeri nazikçe okşadı.

    “Hişşş..onu korkuttun” diye mırıldandı.

    Gözleri kocaman açıldı, hayretle doldu.Karnının bir kenarına vurdu “Üzgünüm bebeğim”

    Edward kafasını şişkinliğe dayamış,dikkatlice dinliyordu.

    “Şimdi ne düşünüyor” diye sordu.

    “O..” Bir an duraksadı,Bella’nın gözlerinin içine baktı.Onun da gözlerinde hayranlık vardı,tek bir farkla o daha temkinliydi. “O mutlu” dedi.Olanlara inanamıyordu.

    Nefesi kesildi,gözlerinin hayranlıkla parladığını görmemek mümkün değildi.Hayranlık ve adanmışlık.Gözlerinden kocaman damlalar süzüldü,yüzünden ve gülümseyen dudaklarından akıp geçti.

    Edward ona bakarken,yüzünde döndüklerinden beri yerleşen o korku,sinir ya da acıdan eser yoktu.Onu hayranlıkla izliyordu.

    “Tabi mutlusun,tatlı bebeğim,mutlu olursun tabi” diyerek okşadı karnını,yanakları gözyaşlarıyla ıslanmıştı.”

    Güvendesin,seviliyorsun,nasıl mutlu olmazsın,seni çok seviyorum EJ,tabi mutlusun”

    “Az önce ne diye çağırdın onu” diye sordu Edward merak içinde”

    Tekrar kızardı. “Onun ismini koydum sayılır.Senin isteyeceğini düşünmedim,biliyorsun..yani..”

    “EJ?”

    “Babanın adı da Edward’dı”

    “Evet öyleydi.Ne..?”bir an durdu sonra “Hmmm” dedi

    “Ne oldu?”

    “Benim sesimi de sevdi.” Ses tonu onu göklere çıkarır gibiydi. “Evrendeki en güzel ses tonu sana ait. Kim sevmez ki?”

    “Peki bir B planın var mı” diye sordu Rosalie,merak bakışlarla Bella’yla yüzüne doğru yaklaştı. “Eğer kızsa?”

    Bella elinin tersiyle yaşlı gözlerini sildi. “Birkaç şey denedim.REnee ve Esme kelimeleriyle oynadım.

    Ruh-nez-may diye düşünüyorum”

    “Ruhnezmay?”

    “R-e-n-e-s-m-e-e, çok mu garip olmuş?”

    “Hayır ben sevdim” diye telkin etti onu Rosalie.Kafa kafaya vermişlerdi,altın ve maun. “Çok güzel. Türünün tek örneği, ona çok yakışmış”

    “Ama hala onun bir Edward olduğunu düşünüyorum”

    Edward boşluğa bakarak,yüzünde boş bir ifadeyle dinliyordu.

    “Ne oldu?” diye sordu Bella. “Şimdi ne düşünüyor?”

    Önce cevap vermedi,sonra hepimizi şaşkınlık içinde bırakarak-3 nefes alışveriş süresi geçti-kulağını nazikçe Bella’nın karnına dayadı.

    “Seni seviyor” diye fısıldadı. “ Kesinlikle sana tapıyor”

    O anda yalnız olduğumu anladım.Yapayalnız.

    O nefret edilesi vampire bu kadar güvendiğim için içinden kendimi tekmelemek geldi.Ne kadar aptalca.Sanki bir sülüğe güvenebilirmişsin gibi.Tabi ki sonunda bana ihanet edecekti.

    Benim tarafımda olduğuna güvenmiştim.Benden daha fazla acı çektiğine inanmıştım.Bella’yı öldüren o iğrenç şeyden benden daha fazla nefret ettiğine inanmıştım,her şeyden önemlisi.

    Ona bunun için güvenmiştim.

    Şimdi artık hep birlikteydiler,ikisi de o tomurcuğa,o görünmez canavara doğru eğilmiş,gözleri mutlu bir aile gibi ışık saçıyordu.

    Tek başımaydım,nefretim,acım o kadar kötüydü ki işkence ediliyor gibiydi.Keskin bıçaklardan oluşmuş bir yatağın üzerinden yavaşca sürükleniyor gibiydim.Öyle bir acı ki ölümü gülerek kabullenebilirdim.
    İçimdeki ateş,donup kalan kaslarımı çözdü,birden ayaklandım.

    Üçü birden dönüp baktı,Edward benim zihnimde gezinirken acımın yüzüne dalga dalga yayıldığını gördüm.

    “Aaah” dedi.

    Ne yaptığımın farkında değildim,Orada öylece dikiliyordum,titriyordum,bir çıkış yolu buşup fırlayarak oradan çıkmak istiyordum.

    Edward bir yılan gibi atıldı,yandaki küçük sehpaya gidip çekmecesinden bir şey kaptı.Bana doğru attı, ben de gelen nesneyi bir refleksle yakaladım.

    “Git Jacob,Buadan uzaklaş.” Bunu sert bir tonda söylemedi, hayatımı kurtarıyormuş gibi konuşmuştu.Bana,o bulmak için can attığım kaçış yolunu sağlamıştı.

    Elimdeki nesne, araba anahtarıydı.

      Forum Saati Perş. Kas. 21, 2024 2:59 pm