Twilight Fan

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Twilight


    Breaking Dawn 31.Bölüm

    Daphne
    Daphne
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 164
    Kayıt tarihi : 15/11/10
    Yaş : 29
    Nerden : Twilight'tan

    Breaking Dawn 31.Bölüm Empty Breaking Dawn 31.Bölüm

    Mesaj tarafından Daphne Salı Kas. 16, 2010 1:25 pm

    Bunda kurtadamların rolü ne? Diye sordu Tanya, Jacob’a bakarak.

    Edward cevap vermeden önce Jacob atıldı. "Eğer Volturi durup Nessie’yi dinlemezse,yani Renesmee’i" diye düzeltti, Tanya’nın kendi koyduğu aptalca ismi anlamayacağını hatırlayarak, "Biz onları durdururuz"

    "Çok cesurca evlat, ama bu sizden daha tecrübeli savaşçılar için bile imkansız bir şey"

    "Neler yapabileceğimizi bilmiyorsun"

    Tanya irkildi. "Sizin kendi hayatınız tabi,istediğiniz gibi harcarsınız"

    Jacob gözlerini Renesmee’e çevirdi-Renesmee hala Carmen’in kollarındaydı, Kate de onlara doğru eğilmişti. Yüzlerindeki özlemi okumak zor değildi.

    "Çok özel bir ufaklık" dedi Tanya neşeyle, "Karşı koymak çok zor"

    "Çok yetenekli bir aile" diye mırıldandı Eleazar, bir ileri bir geri yürüyerek. Gitgide hızlanıyordu. Bir saniye içinde kapıdan Carmen’in yanına sonra tekrar geriye.

    "Babası,düşünceleri okuyor, annesi bir kalkan,kendisi de kimbilir hangi sihirle bizi etkisi altına aldı. Bunun bir ismi olup olmadığını bile bilmiyorum, ya da bu vampir hibridine has bir şey mi. Sanki böyle bir şey normal kabul edilebilirmiş gibi! Bir vampir hibridi."

    "Pardon" dedi Edward,şok içinde.Uzanıp Eleazar’ın omzuna dokundu,tam o da tekrar kapıya yönelmek üzereyken. "Az önce eşime ne dediniz?"

    Deli gibi turlamaya bir ara veren Eleazar merak içinde Edward ‘ın yüzüne baktı. "Bir kalkan,sanırım.Şu anda beni engelliyor,o yüzden emin olamıyorum"

    Kafam karıştı, alnımı kırıştırarak Eleazar’a baktım. Bir kalkan mı? Onu engelliyorum derken de eyi kastediyordu.Burada savunmasız bir şekilde dikiliyordum.

    "Bir kalkan mı?" diye tekrarladı Edward, büyülenmiş gibi.

    "Hadi ama Edward, ben onu okuyamıyorum.Eminim sen de okuyamıyorsundur. Şu anda onun düşüncelerini duyabiliyor musun?" diye sordu Eleazar

    "Hayır" diye mırıldandı Edward. "Ama zaten bunu hiçbir zaman yapamadım.İnsanken bile"

    "Hiç mi!" Eleazar gözlerini kırpıştırdı. "İlginnnç. Kendini dönüşümden önce gösteren bu yetenek, hem güçlü hem de kalıcı olsa gerek. Onun kalkanından geçemiyorum bile. Üstekik sadece birkaç aylık, çok toy olmalı." Edward’a artık öfkeli bir şekilde bakıyordu. "Ve besbelli yaptığından tamamen habersiz. İronik. Aro beni dünyanın dört bir yanına bunun gibi sıra dışı şeyler bulmak için gönderiyor, ama siz tesadüfen bununla karşılaşıyorsunuz ama neye sahip olduğundan haberiniz bile yok." Eleazar, bunlara inanmıyorum dercesine başını salladı.

    Kaşlarımı çattım. "Neden bahsediyorsunuz. Ben nasıl bir kalkan oluyormuşum? Hem bu ne anlama geliyor ki?" Kafamda beliren sadece saçma sapan orta çağdan kalma bir zırhtı.

    Eleazar eğilip, beni inceledi. "Görev başında bu gibi şeyler hakkında bir terminolojimiz var. Aslında yetenekleri kategorize etmek, kişiye özgü, tesadüfi bir şeydir. Her şeyden önce, her yetenek eşizdir. Bir eşi daha yoktur. Ancak Bella, senin yeteneğini sınıflandırmak nispeten kolay. Sadece korumaya yönelik yetenekler her zaman "kalkan" olarak adlandırılır. Yeteneklerini hiç test ettin mi? Eşin ve benim dışımda kimseyi engelledin mi daha önce.

    Beynimin o kadar hızlı çalışmasına rağmen cevabımı toparlamam birkaç saniyemi aldı.
    "Sadece bazı şeylerde işe yarıyor" diye açıkladım. "Benim zihnim… özel gibi. Ama Jasper’ın duygularımı değiştirmesine ve Alice’in gelceğimi görmesine engel olmuyor"

    "Kesinle zihinsel bir koruma" dedi Eleazar, başıyla onaylarak. "Sınırlı, ama güçlü"

    "Aro onu duyamadı" diye araya girdi Edward. "O insanken karşılaşmalarına rağmen"

    Eleazar’ın gözleri fal taşı gibi açıldı.

    "Jane bana acı çektirmeye çalıştı, ama başaramadı" dedim Edward Demetri’nin de beni bulamayacağını düşünüyor. Aynı şekilde Alec de bana zarar veremez. Bu iyi bir şey mi?"

    Hala şaşkın olan Eleazar başını salladı "Gayet iyi"

    "Bir kalkan" dedi Edward, gayet memnun bir ses tonuyla. "Hiç bu açıdan bakmamıştım.Zaten daha sadece Renata’yı görmüştüm. Ama onun yaptığı tamamen farklı bir şeydi"

    Eleazar biraz olsun kendine geldi. "Evet hiçbir yetenek, kendini aynı şekilde göstermez. Çünkü kimse aynı şekilde düşünmez."

    "Renata kim. Ne yapabiliyor?" diye sordum. Renesmee’in de ilgisini çekti. Carmen’den uzaklaştı, Kate’in yanından görmeye çalıştı.

    "Renata Aro’nun hususi koruması" dedi Eleazar "Çok yararlı,güçlü bir kalkan"

    Aro’nun etrafındaki kadınlı erkekli küçük vampir kalabalığını hayal meyal hatırlamaya çalıştım. Bu rahatsızlık verici ve korkunç anının içinde, kadının yüzünü hatırlayamadım. İçlerinden biri Renata olmalıydı.

    “Renata, fiziksel bir saldırıda gayet güçlü bir kalkan görevi görüyor. Birisi ona ya da Aro’ya düşmanca yaklaşırsa,yönlerini saptırabiliyor.Onun etrafındaki güç insanları uzaklaştırıyor ama bunu anlamak neredeyse imkansız.Kendini birden bire planladığın yönün aksi yönde gider şekilde buluyorsun, o yöne neden gitmek istediğin konusunda da kafan karmakarışık oluyor.O kalkanı,kendinden birkaç metre uzağa genişletebiliyor.İhtiyaç duyulduğunda Caius ve Marco’yu da koruyor,ama önceliği her zaman Aro.”

    “Ama yaptığı şey,fiziksel bir şey değil.Pek çok yeteneğimiz gibi zihni etkiliyor.Eğer seni engellemeye çalışırsa,kim galip gelir merak ediyorum” kafasını salladı “Daha önce Aro’nun ya da Jane’nin yeteneklerini engeleyebilen birini daha önce hiç duymamıştım”

    “Annecim,sen özelsin” dedi Renesmee,sesinde hiçbir şaşkınlık ifadesi yoktu.Sanki üzerimdeki kıyafetlerin rengi hakkında yorum yapıyor gibiydi.

    Kafan karıştı.Zaten bir tane ödülüm yok muydu? Korkunç geçecek ilk yılımı olduğu gibi atlamamı sağlayan “süperkontrolüm”? Vampirlerin ekstradan bir yetenekleri daha olabiliyor muydu?

    Ya da Edward ilk başta haklı mıydı.Benim kendimi kontrol edebilmemin olağan üstü olduğunu söyleyen Carlisle’ın aksine Edward bu dayanma gücümün iyi bir hazırlığın-hedef ve tutum- ürünü olduğunu savunmuştu.

    Hangisi haklıydı.Yapabileceğim daha fazla şey var mıydı? Olduğum bu şey, bir kategoriye uyuyor muydu?

    “Genişletebiliyor musun?”diye sordu Kate, büyük bir ilgiyle

    “Genişletmek mi?” dedim

    “Kendinden uzağa”diye açıkladı Kate “Etrafındakileri de koruyabiliyor musun?”

    “Bilmiyorum.Hiç denemedim.Bunu yapabileceğimden bile haberim yoktu”

    “Aa.tabi ille yapabileceksin diye bir şey yok.”dedi Kate hemen. “Tanrı biliyor yüzyıllardır uğraşıyorum ama sadece tüm cildim üzerinde bir devre tamamlayabiliyorum”

    Şaşırmış bir şekilde ona baktım.

    “Kate’in bir saldırı yeteneği var” dedi Edward “Jane’inkine benziyor biraz”

    Kate’den istemsizce uzaklaştım.gülmeye başladı.

    “Yeteneğimi sadistçe kullanmıyorum” diye beni temin etti “Sadece kavga sırasında hayli işime yarıyor”
    Kate’in sözlerini kavramaya başladım.Zinhim bazı bağlantılar kurmaya başladı.Yanındaki birini kalkanın altına almak..Bu tuhaf,sessiz zihnime başka bir zihni daha dahil edebilmez.

    Edward’ın Volturi kalesinin o tarihi taş zemininde,korkudan sinmiş bir halde hatırladım.Bir insan hatıram olmasına rağmen diğerlerinden daha sert daha acı vericiydi,sanki beynimin bütün dokusuna vurulmuş bir damga gibi.

    Ya bunun bir daha olmasını engellebilirsem?Onu korubilirsem? Ve Renesmee’i.Onları da Kalkanımın içine alabilmem düşük bir olasılık da olsa,imkan dahilindeyse!

    Düşünmeden Kate'in kollarına yapıştım “Bana ne yapmam gerektiğini öğretmelisin” diye ısrar ettim “Hemen şimdi”

    Kate,ben kolunu sıkınca yüzünü buruşturdu. “Tabi benim radius’umu(ön kol kemiği) kırmayı kesersen…”

    “Ayyy. Üzgünüm”

    “Kendini iyi koruyorsun” dedi Kate “Bu hareketten sonra zıplaman gerekirdi.Hiç bir şey hissetmedin mi?”

    “Buna gerek yoktu,Kate. Seni incitmek niyetinde değildi” diye mırıldandı Edward.İkimiz de onun dediklerine dikkat etmedik.

    “Evet.Hmmm.Daha önce bunu hissetmeyen, ölümlü ya da ölümsüz hiç kimseyle karşılaşmamıştım.”
    “Derinin üzerinden yansıtabileceğini söylemiştin, değil mi?”

    Kate başıyla onayladı. “Sadece avcumun içindeydi.Aro gibi yani”

    “Ya da Renesmee” diye araya girdi Edward.

    “Ama biraz çalışmayla bütün vücüduma yayabildim.İyi bir savunma.Bana elini sürmeye çalışan her kimse sanki elektrikli savıcıyla çarpılmış gibi olur.Onu bir saniyeliğine yere yatırır,ama bu yeter de artar bile.”

    Kate’i yarım kulakla dinliyordum,düşüncelerim yeterince hızlı öğrenebilirsem, küçük ailemi koruyabileceğim düşüncesinde yoğunlaşmıştı.Ben de bu genişletme içinde yeterince iyi olmayı gönülden diledim, tıpkı diğer vampir şeylerinde esrarengiz şekilde çok iyi olduğum gibi. İnsan olarak yaşadığım hayat ,beni böyle kendiliğinden oluveren çeylere hazırlamamıştı, ve kendimi bu engin becerimin uzun süre devam edeceğine bir türlü inandıramıyordum.

    Daha önce hiçbir şeyi bu kadar çok istemedimğsevdiklerimi koruyabilmek.

    Bunlarla çok meşgül olduğum için Edward ve Eleaazar arasında geçen sessiz diyaloğu fark edemedim.
    “Aklına tek bir istisna geliyor mu?” diye sordu Edward

    Yorumunun ne manaya geldiğini anlamak için onlara döndüm,sonra zaten herkesin onlara baktığını fark ettim.Birbirlerine sokuşmuşlardı , Edward’ın ifadesi şüpheli ve gergindi, Eleazarsa, mutsuz ve isteksiz.

    “Onlara bu açıdan yaklaşmak istemiyorum” dedi Eleazar dişlerinin arasından.Atmosferin birden değişmesi beni şaşırtmıştı.

    “Eğer haklıysan” diye başladı Eleazar

    “Edward sözünü kesti. “Bu düşünce sana aitti,bana değil.”

    “Eğer haklıysam…Bunun ne anlama geleceğini kavrayamıyorum.Yarattığımız dünyayı alt üst eden bir şey olurdu.Hayatımının anlamını değiştirirdi.Ve içinde bulunduğum şeylerin.”

    “Her zaman iyi niyetliydin Eleazar”

    “Bunun ne anlamı var ki.Neler yaptım.Onca hayat…”

    Tanya onu rahatlatmak için elini omzuna koydu. “Neyi kaçırdık, dostuk.Bu düşünceler hakkında tartışabilmemiz için bilmem gerek.Kendini böyle yargılamana yol açacak hiçbir şey yapmadın.”

    “Ya...Yapmadım mı?” diye mırıldandı Eleazar.Sonra onun omzundan sıyrıldı ve odayı deminkinden daha da hızlı turlamaya başladı.

    Tanya onu kısa bir süre seyretti sonra Edward’a odaklandı. “Açıkla”

    Edward başını salladı, konuşurken bir yandan gergin bakışlarla Eleazar’ı takip etti. “Neden Volturi2den bu kada çok insanın bizi cezalandırmak için geldiğini anlamaya çalışıyordu.İşleri bu şekilde yapmazlar. Besbelli, biz karşı karşıya geldikleri en büyük aileyiz, ama daha önce de onlara karşı gelmek için bir araya gelenler oldu, ama onca sayılarına rağmen pek de zorlu bir mücadele veremediler onların karşısında.Biz daha sıkı sıkıya başlıyız,bu bir etken ama yine de çok önemli sayılmaz.”

    “Diğer ailelerin cezalandırılmasını düşünüyordu da,belli bir patern izlediğini fark etti.Aronun korumaları içinden Eleazar dışında kimse bunu fark edemezdi, çünkü bunu fark etmeleri için gereken bilgiyi,Eleazar Aro’ya gizlilik içinde ulaştırıyordu.100 yılda bir kendini gösteren bir patern.

    “Eleazar, cezalandırma faslına pek katılmaz.” dedi Edward “ Ama geçmişte, Aro bir şeyi özellikle isteyecekse,bu, o ailenin bağışlanamaz bir suç işlediğine dair delillerin ortaya çıkmasından çok önce olmuyordu.Eskiler, adaleti sağlamaya gidiyorlardı.Ve aile tamamen yok edilmeden, içlerinden birini,düşüncelerinden pişman olduğunu anladığını gerekçe göstereek bağışlardı.Her zaman bu vampirin Aro’nun hoşuna giden bir yeteneği olmuştur.Her zaman bu vampirin başına bir adam dikilirdi.Zaten bu yetenekli vampir, bu onura layık olmaktan minnettar olur, kalbi hemence kazanılırdı.hiç bir istisna olmamış”

    “Seçilmiş olmak, çok keyif verici bir şey olmalı” Kate fikrini beyan etti.

    “Ha!” diye kükredi Eleazar, durmadan.

    “Korumalar arasında biri var” dedi Edward,Eleazar’ın sinirini açıklamak için “Adı Chelsea.İnsanlar arasındaki duygusal bağları etkileyebiliyor.Bu bağı yerine göre güçlendirebiliyor ya da zayıflatabiliyor. Birisini Volturiye bağlayabiliyor.Onlara ait olmak,onları memnun etmek istemesini sağlıyor.”

    Eleazar birdebire durdu. “Hepimiz Chelsea’nin neden önemli olduğunu anlıyorduk.Kavga sırasında,karşımızdakilerin arasındaki bağları çözersek, onları daha kolay yenebiliyorduk.Eğer aile içinden masum olanların,diğerleriyle duygusal bağını kesersek,gereksiz yere şiddet uygulamadan, adeleti sağlıyorduk.Aksi takdirde, ailenin tek vücud halinde savaşmasının önüne geçemi,yorduk.Chelsea onların arasındaki bağları kırıyordu.Bu bana büyük bir iyilik,Aro’nun merhametinin bir göstergesi gibi geliyordu.Ayrıca Chelsea’nin bizi de daha güçlü bir şekilde bağlanmamızı sağlıyordu-ki bu da iyi bir şeydi.Böylece daha etkili oluyorduk.Bir arada olmamızı daha da kolaylaştırıyordu.”

    Bu eskiden kalma anılarıma da bir açıklık getirmiş oldu.Korumaların,Efendilerine böyle sevgililerine duydukları bağlılık gibi bağlı olmaları bana hiç mantıklı gelmemişti.

    “Ne kadar güçlü” diye sordu Tanya.Bakışları,ailesindeki diğer fertleri üzerinde gezindi.
    Eleazar irkildi. “Carmen’le birlikte oradan ayrılmayı başardık” sonra başını salladı. “Ama eşler arasındaki bağdan zayıf her şey tehlike altında."

    Sıradan bir aile en azından.Onların bağları, bizimkilerden daha zayıf.İnsan kanından uzak kalmak bizi daha medeni kılıyor.Gerçek bir sevgiyle bağlanabiliyoruz.Bizi ayırabileceğinden şüpheliyim Tanya” dedi Eleazar, neşeli bir tonda.

    Tanya ikna olmuş bir şekilde başını salladı.Eleazar da analizine devam etti.

    “Aro’nun bizzat gelmesi ve yanında da bu kadar çok adam getirmesinin tek bir nedeni olabilir,cezalandırmak için değil,bir şeyler elde etmek için geliyor.Durumu idare etmek için burada olmalı,ama bu kadar büyük ve yetenekli bir aileden korunabilmek için de bütün koruma ordusuna ihtiyacı var.Ama bir yandan da diğer eskileri,Volterra’da suvunmasız bir halde bırakmış olacaktı.Çok riskli.Biri bundan istifade etmek isteyebilir.Sonuç olarak hepsi birden geliyor.istediği yetenekleri başka nasıl elinde tutabilir.Onları çok fazla istiyor olmalı” dedi Eleazar.

    Edward’ın sesi kısık çıktı. “Geçen bahar düşüncelerinden anladığım kadarıyla,Aro hiçbir şeyi Alice kadar çok istemedi”

    Hayallerimdeki kabus gibi imgeleri hatırladım.Edward ve Alice,siyah pelerinler içinde,gözleri kan kırmızısı,yüzleri soğuk ve mesafeli,Aro’yla el eleler,ona gölgesi kadar yakınlar.Ağzım açık kaldı.Alice bunu görmüş müydü?Chelsea’nın, bize duyduğu sevgiyi döküp aldığını,onu Aro,Caius ve Marcu’a bağladığını…

    “Alice bu yüzden mi bizden ayrıldı” diye sordum, onun adını söylerken sesim çatallandı.

    Edward konuyu değiştirdi. Bence Volturi bunu bir bahane olarak kullanacak. Geldiklerinde planları hazır olacak. Alice onların kararını İrina bu işi tetiklemeden önce gördü. Karar zaten verilmişti, sadece herhangi bir gerekçeye ihtiyaçları vardı.


    "Eğer yanlarındaki bütün ölümsüzleri onlara güvenmeleri için suistimal ediyorlarsa" Carmen fısıldadı

    "Önemli mi bu" Elezar sordu. " Buna kim inanır" Diğerleri Volturinin onların güçlerini kullandığına bile inansa, bu nasıl bir fark yaratır. Kimse onlara karşı duramaz.

    Görünüşe göre içimizden biri bunu denemek için yeterince çıldırmış olmalı dedi Kate.

    Edward kafasını salladı. Sen sadece tanık olman için buradasın Kate. Aro nun hedefinde değil. Ben onun Volturi nin ününü bunun için kirletmeye hazır olduğunu düşünmüyorum. Eğer bizimle tartışmasını sağlayabilirsek, bizi barış içinde bırakıp gitmesine zorlayabiliriz.

    "Tabiki" Tanya dedi

    Kimse inanmış gibi bakmadı. Uzun bir kaç dakika boyunca, kimse hiçbir şey söylemedi.

    Sonra ben ana yoldan Cullenların evine doğru yaklaşmakta okan bir lastik sesi duydum.
    " Oh kahretsin, Charilie" diye fısıldadım. " Belki Denial lerin o gidene kadar yukarıda tutarsak...

    " Hayır" Edward uzak bir ses tonu ile söyledi. Gözleri uzaktaydı ve, gözünü dikmiş kapıya boş boş bakıyordu. " Bu baban değil". " Gözleri benimkilerle birleşti, Alice Peter ve Charlotte i göndedi. Bir sonraki bölüm(raund) için hazırlanma vakti.

      Forum Saati Paz Mayıs 12, 2024 12:00 pm