"Ben bundan Rene e’ye ne kadar bahsetmemiz gerektiğini bilmiyorum", Charlie dedi,
dışarıya doğru tereddüt ederek. G erindi ve sonra midesi homurdandı.
Başımı salladım. " Ben biliyorum, onu he y ecanlandırmayı istemiyorum. Onu
korunması için bu daha iyi. Bu malzeme, ürkek biri için değildir."
Onun dudakları, yalandan kenara y ukarıya kıvırdı. "Eğer nasıl olduğunu bilmiş
olsaydım, seni daha fazla koru yabilirdim. Ama senin cesaretsiz kategorisinde asla
krizin olmadığını tahmin ediyorum, sana sahip miyim?"
Ben arkada gülümsedim, dişlerim boy unca parlayarak yanan bir nefese aldım.
Charlie, dalgın bir şekilde midesine vurdu.
"Ben, bir şeyi düşüneceğim. Bizim, bunu tartışması için zamanımız var, doğru mu?"
"Doğru" ona söz verdim.
Bazı yollardan uzun bir gün olmuştu, ve diğerleri için öyle kısa. Charlie, y emek için
geç kalmıştı. — Clearwater o ve Billy için yemek pişiriyordu. Bu u ygunsuz bir akşam
olacaktı, ama o en azından, y i y en gerçek y i y ecek olacaktı; Ben, birisinin, onun
y eteneği pişirme eksikliği y üzünden açlıktan ölmekten onu kurtarmayı deniyor
olduğu için hoşnuttum.
Bütün gün gerilim, yavaşça geçişini yapmıştı;
Charlie asla, omuzlarının sert takımını gevşetmemişti. Ama bırakmak için isteksiz
olmuştu. İki oy unun tümünü izlemişti — Minnetle öyle onun, her fısıltıyla daha sivri
uçlu ve daha az f utbol-ilgili olan Emmett'in fikir veren şakalarından tamamen
bihaber olduğu düşünceleri onu içine çekti — ve daha sonra oy un yorumları, ve sonra
haberler, Seth'e kadar hareket etmemek, ona zamanı hatırlatmamıştı.
“Billy'yi ve annemi kaldırabilir misin, Charlie? Hadi Bella ve N essie yarın burada
olacaklar. Yiyecek bir şe yler hazırlayalım, ne dersin? “
Seth'in değerlendirmesine güvenmemiş olduğu Charlie'nin gözlerinde açık bir şekilde
belli olmuştu, ama dışarı yolu götürmesi için Seth'e izin vermişti. Şüphe hala onun
şimdi durakladığı gibi oradaydı. G itmiş olan yağmurdan sonra bulutlar, inceliyordu.
Doğmasının vakti geldiğinde, güneş belki bir kez daha görünürdü.
" jake diyor ki siz çocuklar benden uzağa gidecekmişsiniz." diye bana mırıldandı.
"başka bir yolu olsa bunu yapmak istemezdim.hala burda olmamızın sebebi bu."
"O, senin bir süre için kalabildiğini dedi, ama sadece ben y eteri kadar sertsem ve eğer ben ağzımı kapalı tutabilirsem."
"Evet... Ama ben, bizim asla bırakmayacak olduğumuza söz veremem, baba. O hayli,
güçleştirdi..."
"Bilme ye ihtiyacım var" bana hatırlattı.
"Doğru "
" Eğer sen, gitmek zorundaysan buna rağmen ziyaret edecek misin ?"
“Şimdi y eterince biliyorsun. Bence bu işe yarayacak. Senin istediğin kadar yakı n
tutacağım.”
Yarım saniye boy unca dudağında çiğnedi, sonra yavaşça bana doğru kollarıyla
dikkatli bir şekilde eğildi.
Renesme e'yi sol koluma kaydırdım — şimdi u y uklu yordu— dişlerimi kilitledim,
nefesimi tuttum ve onun ılık, kolumu yumuşak beline doğru çok hafifçe etrafında
sardım.
"Yakın dur, Bells." diye mırıldandı. "Çok yakın."
"Seni seviyorum, baba" ben benim dişlerim boy unca fısıldadım.
O titredi ve kurtuldu. Ben kolumu düşürdüm.
“Seni de seviyorum, çocuk. N e değişmiş olursa olsun, bu değişmedi." Bir parmağıyla
Renesme e'nin pembe yanağına dokundu. "Kesinlikle sana çok benziyor."
Herhangi bir şeyi hissetmeme rağmen Tesadü f en ifademi tuttum "Bence daha çok
Edward’a benziyor" Tereddüt ettim, ve sonra ekledim, "O senin buklelerine sahip".
Charlie başladı sonra öfke yle homurdandı."Huh. Sanırım öyle. huh. Bü y ükbaba.
Kafasını şüphe yle salladı. “Onu kucağıma alabilecek miyim?”
Ben, şokla gözlerimi kırptım ve sonra kendimi toparladım.
Yarım saniye ve yargılayan Renesme e'nin görünüşü için düşünmekten sonra —
Rene esme tamamen dışarı baktı — ben de bugün bir şe ylerin o kadar iyi gidiyor
olduğundan beri beni sınıra şansımın itebildiğimi kararlaştırdım...
"Burada" dedim. Tutması için ona verirken. O otomatik olarak, kollarıyla becerizsizce
bir beşik yaptı, ve ben ona Renesme e'yi soktum. Derisi, onunki kadar tamamen sıcak
değildi, ama o dokunduğunda ince zarın altında akıyor olan sıcaklığı hissetmek
boğazımı gıdıkladı. Be yaz cildimin ona sürtündüğü y erde tü yleri ürperdi. Bu y eni
vucut ısıma verdiği tepki miydi emin değilim, belki de tamamen psikolojikti
Charlie onun ağırlığını hissettiği gibi sessizce homurdandı. "O... Kuvvetli."
Ben kaşlarımı çattım. Bana tüy gibi hafif geliyordu. Belki de benim ölçüm kötü ydü.
"Kuvvetli, iyidir" Charlie dedi, benim ifademi görerek.
O sonra, kendine söylendi, "O, bütün bu çılgınlık ile sarılıyken dayanıklı olmaya
ihtiyaç du yacak".
Nazikçe onu kollarında zıplattı, kenardan kenara biraz salladı.
"Benim şimdiye kadar gördüğüm en sevimli bebek, sen de dahil. Üzgünüm, ama bu
doğru."
"Biliyorum."
"G üzel bebek" dedi tekrar bu sefer güvercin ötüşüne benzer şekilde onun y üzünde
görebiliyordum- Orda yayıldığını görebiliyordum. Charlie bizim geri kalanımız gibi
onun sihrine karşı çaresizdi. İki saniye onun kollarındaydı ve Reneesme şimdiden
ona sahip oldu.
"Ben, yarın dönebilir miyim"?
"Kesinlikle baba. Tabii. Biz, burada olacağız."
"Sen daha iyisi, olmalıydın" sertçe dedi, ama y üzü, yumuşaktı ve hala Renesmee'ye
sabitçe bakıyordu.
"Yarın görüşürüz, N essie”
"Sen değil !"
"Hı?"
"Onun ismi Renesme e. Aynı Rene e ve Esme gibi, bir araya getir. Değişme yok."
Bu sefer derin nefes almadan kendimi sakinleştirme ye çabaladım.
"Sen, onun ikinci adını du ymayı ister misin"?
"Kesinlikle".
"Carlie. C ile. Charlie ve carlisile'ı bir araya getirmişsin gibi." Charlie'nin gözleri
kırışırken, y üzü bir sırıtmayla aydınlandı ve beni kötü olmaktan korudu.
"Teşekkürler, Bells ".
"teşekkürler baba. Birçok şe y çok hızlı değişti. Başımın dönmesi durmadı şu an sen
olmasaydın. G erçeğe nasıl bağlı - bağlı kalırdım bilmiyorum. Ona benim bağlılığımın
kime olduğunu söylemek üzere ydim. Ama bu ihtiyacı olandan fazlasıydı. Bu
muhtemelen onun, ihtiyaç du yduğundan daha çoktu.
Charlie'nin midesi, homurdandı.
"G it, y e, baba. Biz burada olacağız." Nasıl bir his olduğunu hatırladım-bu daldığım
hayaller içinde ilk rahatsız edici olanıydı- güneş ışınları y ükselirken herşeyin
kaybolduğunu hissettim. Charlie başını salladı ve sonra gönülsüzce Renesme e'yi bana
verdi.
Sonra benim ardımdan eve göz attı; bü y ük parlak odanın etrafına dikkatlice bakarken
gözleri bir dakika için vahşi bölgede ydi Herkes hala oradaydı, benim, mutfakta
buzdolabına baskın yaptığını du yabildiğim Jacop'tan başka; Alice, kucağında
Jasper’ın başıyla merdivenin alttaki basamak tembelce uzanıyordu; Carlisle
kucağındaki kalın kitaba doğru eğilmişti; Esme kendince mırıldanıyordu bir
notepadda taslak çiziyor, Rosalie ve Emmett, merdivenin altında anıtsal bir kağıttan
ev için kuruluşu planlarken; Edward piyanosuna sürüklenmişti ve çok y umuşakça
çalıyordu. G ünün bittiğine dair hiç kanıt yoktu, y emek zamanı yada akşam için
hazırlanan etkinlik değişikliği olabilirdi. Anlaşılmayan bazı şe yler atmosferi
değiştirebilirdi. C ullenlar genellikle bunu yapmakta zorlanmıyorlardı -insanca
saçmalıkları –ihtiyaçları- görmezden geliyorlardı, bu Charlie nin farklı hissetmesi için
y eterliydi.
Hissedilir bir şe y, atmosferde değişmişti.
C ullenlar genellikle, yaptığı gibi öyle sert denemiyordu — insan saçmalığı, çok u fakça
kaymıştı, Charlie için farkı hissetmek için y eteri kadar.-
O, titredi, onun başını salladı ve iç çekti. "Yarın seni görürüm, Bella"
“Düşünü yorumda aslında fena gözükmü yorsun....iyi. Buna alışabilirim”
Onun uzaklaşmasını izledim lastik izlerini çevre yolunda du yana kadar yaptığımı
farketmedim. Aslında Charliyi incitmeden tüm günü geçirebildim. Hemde tek başıma
Ben, bir süper güce sahip olmalıyım!
Bu, doğru olmak için fazla iyi göründü.
Ben gerçekten, hem benim y eni ailem hem de benim yaşlı ek olarak bir kısmına sahip
olabilir miydim? Ve ben, dün beden eğitimi olmuş olanı düşünmüştüm.
"Vay" diye fısıldadım. Gözlerimi kırptım ve kontak lenslerin üçüncü takımının,
parçalandığını hissettim.
Piyanonun sesi kesildi ve Edward'ın kolları benim belimin etrafındaydı, çenesini
benim omzuma dayadı.
"Ağzımdan doğru sözcüğü aldın".
"Edward ben yaptım!"
"Sen, yaptın. Sen, inanılmazdın. Herkes, o rahat edemezdi.
"Sen, yaptın. Sen, inanılmazdın. Herkes y enidoğmuş bir vampir olmandan
endişeleniyordu ve sonra sen onu tamamıyla atlattın.”(Bu cümle yi ancak böyle
cevirebildim açıkçası ben de pek anlayamadan çevirdim All that worrying over being
a newborn, and
then you skip it altogether.bu cümle ydi iste y en cevirebilir) O sakince güldü.
Emmett aşağı kattan "Bırak y enidoğmuş bir vampir olmayı, ben onun vampir
olduğundan bile emin değilim." diye seslendi. "Çok evcil."
Babamın önünde yaptığı bütün o utandırıcı yorumlar( Not: Emmett, Edward ile
Bella’nın cinsel hayatıyla ilgili bayağı çok konuşuyor.) kulaklarımda tekrar çınladı. O
sırada kucağımda Renesme é’in oluşu iyi bir şe ydi. Kendimi tam olarak
engelle y emeyip ona hırladım.
"Uu u u u, korkunç!" diyerek kahkaha attı.
Tısladım ve Renesme é kollarımda kıpırdandı. Birkaç kere gözlerini kırpıştırıp
etrafına bakındı. Yüz ifadesi karışıktı. Burnunu çekti ve y üzüme uzandı.
"Charlie yarın tekrar gelecek" diye garanti verdim.
Emmett "Mükemmel!" dedi. Rosalie de bu sefer onunla birlikte güldü.
"Mükemmel değil Emmett." dedi Edward küçümse y erek. Renesme é’i kollarımdan
aldı. Duraksayınca bana göz kırptı ve ben de biraz şaşkınlıkla onu verdim.
"Ne demek istiyorsun?" diye sordu Emmett.
"Sence de evdeki en güçlü vampiri kışkırtmak biraz kalın kafalılık değil mi?"
Emmett kafasını geriye atıp homurdandı. "Lütfen!"
"Bella," Edward, Emmett bizi dinlerken mırıldandı, "Birkaç ay önce, senden ölümsüz
olduğunda yapmak üzere istediğim iyiliği hatırladın mı?"
İnsan olduğum zamanki bulanık diyaloglarımızı gözden geçirdim. Biraz sonra
hatırladım ve nefesim kesilerek yanıtladım. "Aa!"
Alice çınlayan, uzun bir kahkaha attı. Jacob köşeden ağzı y emekle dolu halde kafasını
kaldırdı.
"N e?" diye sızlandı Emmett.
"G erçekten?" diye sordum Edward’a.
"Bana güven." dedi.
Derin bir nefes aldım. "Emmett, küçük bir iddiaya ne dersin?"
Bir anda ayağa kalktı. "Muazzam. Söyle."
Bir saniyeliğine dudağımı ısırdım. Çok iriydi.
"Tabii çok korkmu yorsan…?"
"Sen. Ben. Bilek güreşi. Yemek masasında. Şimdi."
Emmett’ın sırıtışı genişledi.
"Ee… Bella" dedi Alice çabucak. "Esme o masayı çok seviyor. Bir antika."
Esme dudak hareketleriyle yanıtladı. "Teşekkürler."
"Problem değil." dedi Emmett parıldayan bir gülümseme yle. "Buradan Bella."
Onu takip ettim. Diğerlerinin arkamızdan geldiğini du yabiliyordum. N ehrin
yanındaki kayaların yanında bü y ük, aşınmış bir granit kaya vardı. Biraz y uvarlak olsa
da, iş görürdü.
Emmett dirseğini kayaya koydu ve bana el salladı.
Kolundaki kalın kasları izlerken tekrar gerildim; ama y üzümü ifadesiz tuttum.
Edward bir süre herkesten güçlü olacağımın garantisini vermişti. G üçlü
hissediyordum. Peki o kadar güçlü mü? diye merak ettim Emmett’in kaslarına
bakarken. İki günlük bile değildim, hakkımda hiçbir şe y normal değildi. Belki de
normal bir y enidoğmuş vampir kadar güçlü değildim. Belki de bu y üzden kendimi bu
kadar kolay kontrol edebiliyordum.
Dirseğimi kayaya koyarken, endişsiz gözükme y e çalıştım.
"Evet Emmett. Ben kazanırsam, cinsel hayatım hakkında kimse y e tek kelime bile
etme y eceksin, Rose’a bile. N e laf dokundurma, ne kinaye – hiçbir şe y."
Gözlerini kıstı. "Anlaştık. Ben kazanırsam çok daha kötüleşecek."
N e f es almayı bıraktığımı du ydu ve kötü bir şekilde sırıttı. Gözlerinde blöf yaptığına
dair hiçbir işaret yoktu.
"Bu kadar çabuk mu geri çekileceksin küçük kız kardeşim?" diyerek alay etti. "Pek
vahşi değilsin değil mi? İddiasına varım ki evinizde tek bir çizik bile yoktur." G üldü.
"Edward sana Rose ile benim kaç ev mahvettiğimizi söyledi mi?"
Dişlerimi gıcırdattım ve elini kavradım. "Bir, iki-"
"Üç" dedi ve elimi itti.
Hiçbir şe y olmadı.
Sarfettiği kuvveti hissedebiliyordum. Yeni zihnim böyle hesaplamalarda bayağı iyiydi;
eğer bir dirençle karşılaşmış olmasaydı elli hiç zorluk çekmeden benimkini taşa
vururdu. Baskı bü y üdü ve bir çimento kamyonunun saatte 40 mille giderken buna
yakın bir kuvvet u ygulayıp u ygulamadığını merak ettim. Saatte 50 mil? 60?
Muhtemelen daha çok.
Bu beni hareket ettirme ye y eterli değildi. Eli benim elime ezici bir kuvvet u yguladı;
ama rahatsız edici değildi. Garip bir şekilde iyi hissettirdi. Uyandığımdan beri
etrafımdaki şe yleri kırmamak için çok dikkatliydim. Kaslarımı kullanıp, gücü
engellemek için boğuşacağıma serbest bırakmak ilginç bir rahatlıktı.
Emmett, alnı buruş buruş, homurdandı. Kollarımdaki deli gücün tadını çıkarırken,
terlemesine izin verdim. Birkaç saniye sonra bundan sıkılınca, kasıldım ve Emmett bir inç kaybetti.
Kahkaha attım. Emmett dişlerinin arasından sertçe homurdandı. “Ç eneni kapalı tut,”
diye hatırlatıp elini kayaya yapıştırdım. Bir çatırtı ağaçların arasında yankılandı. Kaya
titredi ve bir parça kopup, Emmett’in ayağaına düştü. Kendimi kıs kıs gülmekten
alıkoyamadım. Jacob’ın ve Edward’ın gizliden gizliye güldüğünü du yabiliyordum.
Emmett kayayı nehire doğru tekmeledi.
"Rövanş. Yarın!"
"G ücüm bu kadar çabuk azalmayacak." dedim. "Belki de bir ay vermelisin."
Emmett homurdandı. "Yarın!"
"He y, seni ne mutlu edecekse abi."
Emmett giderken graniti yumrukladı ve bir kısmı kırık parçalar ve tozlara ayrılıp
parçalandı. Çocukça bir şekilde, bu hoştu.
Tanıdığım en güçlü vampirden daha güçlü olduğumun kanıtlanmasıtyla bü y ülenmiş
halde, parmaklarımla kayayı ezme y e başladım. Bana sert pe yniri hatırlattı. İşim
bittiğinde kalan şe y kumdu.
"Harika." diye mırıldandım.
Suratımde genişle y en bir gülümseme yle, kayaya elimin kenarıyla karate-vuruşu
yaptım. Taş titredi ve ikiye ayrıldı.
Kıkırdamaya başladım.
Arkamdaki gülüşlere pek aldırmadan kayanın kalanını y umrukladım, tekmeledim.
Çok eğleniyordum ve kıs kıs gülü yordum. Derken y eni bir kıkırdama du ydum ve
zevzek oy unumdan döndüm.
"G üldü mü?"
Herkes Renesme é’e şaşkınlıkla bakıyordu, tıpkı benim gibi.
"Evet." diye yanıtladı Edward.
Jacob gözlerini devirerek "Kim gülmü yordu ki?" diye mırıldandı.
"İlk koştuğunda senin de böyle olmadığını söyle, köpek." diyerek sataştı Edward,
sesinde kin olmadan.
"Bu farklı." dedi Jacob ve onun Edward’ın omzunu eğlenerek y umrukladığını
şaşkınlıkla se yrettim.
"Bella’nın artık y etişkin olması gerekli. Evli ve bir anne. Biraz daha saygınlık olması
gerekmez mi?"
Renesme e somurtarak Edward’ın y üzüne dokundu.
"Ne istiyor?" diye sordum.
"Daha az saygınlık" diye yanıtladı Edward sırıtarak.
Ben, komik miyim"? Renesme e'y e sordum, aynı zamanda bana uzandığından dolayı
y eniden ileri atıldı. Edward'ın kollarından onu dışarı aldım ve ona elimde ki kayanın
kırık parçasını teklif ettim. "Sen, denemeyi ister misin?"
Parlak gülümsemesiyle gülümsedi ve taşı her iki elde aldı.
Sıktı, konsantre olurken kaşlarının arasında küçük bir şekil oluştu.
Küçücük öğüten bir ses ve biraz toz vardı.
Kaşlarını çattı ve bana iri parçayı erteledi.
Ben onu alırım " dedim, taşı kuma çevirirken. O alkışladı, ve güldü; Onun lezzetli
sesi,hepimizin katılmamızı sağladı.
G üneş aniden bulutların arasından parladı, yakut ve altın rengi ışığı onumuzun
birden üzerinden geçti, ve ben de tenimin güzelliğini güneş ışığının altında
hemencecik kaybetmiştim. Gözlerim kamaşmıştı.
Renesme elmas parlak y üze yde pürüzsüz bir şekilde duru yordu, sonra kollarını
benim yanıma doğru serdi. Sadece teninin parlaklığı solmuştu, zor ve gizemli. Hiçbir
şe y güneşli bir günde onu dışarı çıkmaktan alıkoyamazdı, ki benim gibi parlayan bir
teni olmadığına göre. Yüzüme dokundu, aramızdaki farkı düşündü ve kendisini kötü
hissetti.
“Sen en sevimlisin” diye güven verdim.
“Emin değilim ikna edebilirim.” dedi Edward ve ne zaman ona soru yöneltsem, suratı
güneş ışığında sersemliyordu
Jacop'un, onun y üzünün önünde onun eli vardı, parıltıdan onun gözlerini korur gibi
yaparak "Freaky Bella" diye yorum yaptı.
"Ne kadar şaşırtıcı bir yaratılış onun sahip olduğu" hemen hemen kararlı bir şekilde
Edward mırıldandı. Jacop'un yorumu kompliman anlamında idi. O hem Renesme e’ye
hayrandı hem de ondan gözleri kamaşıyordu.
Garip bir histi — şaşırtıcı değildi,şuandan beri herşey garip hissettiriyordu— Bu
varoluşta bu doğal bir şe ydi. Bir insan olarak asla herhangi bir şe yde en iyi
olmamıştım. Önceden iyi olmak için uğraşmaktaydım, ama muhtemelen bir sürü
insanlar, daha iyide yapmış olabilirdi; ama,problem bir sürü insanın phil ona
benzediğini itiraf etti.ben iyi bir öğrenciydim.ama asla sınıfın zirvesinde
olmadım.açıkça,ben herhangi bir şe yden dolayı atetik sayılabilirdim.sanatsal ve
müzikal . Şimdiye kadar hiç kimse kitapları okuduğu için bir ödül vermedi.
Vasatılığın 18 yılından sonra ben orta seviyede olmaya hayli alışıktım. Uzun zaman
önce herhangi bir alanda parlamak isteğimi düşününce vazgeçmiş olduğumu fark
ettim. Ben sadece sahip olabileceğimin en iyisine sahip olduğumu hatırladım. Benim
dünyama asla tamamen u yamadık. Bundan dolayı bu şe y gerçekten farklıydı. Ben
şimdi şaşırıyordum -onlara ve kendime
Bu benim vampir olmak için doğmuş olmuş olduğum gibiydi. Bu fikir bende gülme
isteği u yandırdı, ama aynı zamanda şarkı söylemek de istemiştim. benim içi n
dünyada en doğru y er benim parladığım y erdi
dışarıya doğru tereddüt ederek. G erindi ve sonra midesi homurdandı.
Başımı salladım. " Ben biliyorum, onu he y ecanlandırmayı istemiyorum. Onu
korunması için bu daha iyi. Bu malzeme, ürkek biri için değildir."
Onun dudakları, yalandan kenara y ukarıya kıvırdı. "Eğer nasıl olduğunu bilmiş
olsaydım, seni daha fazla koru yabilirdim. Ama senin cesaretsiz kategorisinde asla
krizin olmadığını tahmin ediyorum, sana sahip miyim?"
Ben arkada gülümsedim, dişlerim boy unca parlayarak yanan bir nefese aldım.
Charlie, dalgın bir şekilde midesine vurdu.
"Ben, bir şeyi düşüneceğim. Bizim, bunu tartışması için zamanımız var, doğru mu?"
"Doğru" ona söz verdim.
Bazı yollardan uzun bir gün olmuştu, ve diğerleri için öyle kısa. Charlie, y emek için
geç kalmıştı. — Clearwater o ve Billy için yemek pişiriyordu. Bu u ygunsuz bir akşam
olacaktı, ama o en azından, y i y en gerçek y i y ecek olacaktı; Ben, birisinin, onun
y eteneği pişirme eksikliği y üzünden açlıktan ölmekten onu kurtarmayı deniyor
olduğu için hoşnuttum.
Bütün gün gerilim, yavaşça geçişini yapmıştı;
Charlie asla, omuzlarının sert takımını gevşetmemişti. Ama bırakmak için isteksiz
olmuştu. İki oy unun tümünü izlemişti — Minnetle öyle onun, her fısıltıyla daha sivri
uçlu ve daha az f utbol-ilgili olan Emmett'in fikir veren şakalarından tamamen
bihaber olduğu düşünceleri onu içine çekti — ve daha sonra oy un yorumları, ve sonra
haberler, Seth'e kadar hareket etmemek, ona zamanı hatırlatmamıştı.
“Billy'yi ve annemi kaldırabilir misin, Charlie? Hadi Bella ve N essie yarın burada
olacaklar. Yiyecek bir şe yler hazırlayalım, ne dersin? “
Seth'in değerlendirmesine güvenmemiş olduğu Charlie'nin gözlerinde açık bir şekilde
belli olmuştu, ama dışarı yolu götürmesi için Seth'e izin vermişti. Şüphe hala onun
şimdi durakladığı gibi oradaydı. G itmiş olan yağmurdan sonra bulutlar, inceliyordu.
Doğmasının vakti geldiğinde, güneş belki bir kez daha görünürdü.
" jake diyor ki siz çocuklar benden uzağa gidecekmişsiniz." diye bana mırıldandı.
"başka bir yolu olsa bunu yapmak istemezdim.hala burda olmamızın sebebi bu."
"O, senin bir süre için kalabildiğini dedi, ama sadece ben y eteri kadar sertsem ve eğer ben ağzımı kapalı tutabilirsem."
"Evet... Ama ben, bizim asla bırakmayacak olduğumuza söz veremem, baba. O hayli,
güçleştirdi..."
"Bilme ye ihtiyacım var" bana hatırlattı.
"Doğru "
" Eğer sen, gitmek zorundaysan buna rağmen ziyaret edecek misin ?"
“Şimdi y eterince biliyorsun. Bence bu işe yarayacak. Senin istediğin kadar yakı n
tutacağım.”
Yarım saniye boy unca dudağında çiğnedi, sonra yavaşça bana doğru kollarıyla
dikkatli bir şekilde eğildi.
Renesme e'yi sol koluma kaydırdım — şimdi u y uklu yordu— dişlerimi kilitledim,
nefesimi tuttum ve onun ılık, kolumu yumuşak beline doğru çok hafifçe etrafında
sardım.
"Yakın dur, Bells." diye mırıldandı. "Çok yakın."
"Seni seviyorum, baba" ben benim dişlerim boy unca fısıldadım.
O titredi ve kurtuldu. Ben kolumu düşürdüm.
“Seni de seviyorum, çocuk. N e değişmiş olursa olsun, bu değişmedi." Bir parmağıyla
Renesme e'nin pembe yanağına dokundu. "Kesinlikle sana çok benziyor."
Herhangi bir şeyi hissetmeme rağmen Tesadü f en ifademi tuttum "Bence daha çok
Edward’a benziyor" Tereddüt ettim, ve sonra ekledim, "O senin buklelerine sahip".
Charlie başladı sonra öfke yle homurdandı."Huh. Sanırım öyle. huh. Bü y ükbaba.
Kafasını şüphe yle salladı. “Onu kucağıma alabilecek miyim?”
Ben, şokla gözlerimi kırptım ve sonra kendimi toparladım.
Yarım saniye ve yargılayan Renesme e'nin görünüşü için düşünmekten sonra —
Rene esme tamamen dışarı baktı — ben de bugün bir şe ylerin o kadar iyi gidiyor
olduğundan beri beni sınıra şansımın itebildiğimi kararlaştırdım...
"Burada" dedim. Tutması için ona verirken. O otomatik olarak, kollarıyla becerizsizce
bir beşik yaptı, ve ben ona Renesme e'yi soktum. Derisi, onunki kadar tamamen sıcak
değildi, ama o dokunduğunda ince zarın altında akıyor olan sıcaklığı hissetmek
boğazımı gıdıkladı. Be yaz cildimin ona sürtündüğü y erde tü yleri ürperdi. Bu y eni
vucut ısıma verdiği tepki miydi emin değilim, belki de tamamen psikolojikti
Charlie onun ağırlığını hissettiği gibi sessizce homurdandı. "O... Kuvvetli."
Ben kaşlarımı çattım. Bana tüy gibi hafif geliyordu. Belki de benim ölçüm kötü ydü.
"Kuvvetli, iyidir" Charlie dedi, benim ifademi görerek.
O sonra, kendine söylendi, "O, bütün bu çılgınlık ile sarılıyken dayanıklı olmaya
ihtiyaç du yacak".
Nazikçe onu kollarında zıplattı, kenardan kenara biraz salladı.
"Benim şimdiye kadar gördüğüm en sevimli bebek, sen de dahil. Üzgünüm, ama bu
doğru."
"Biliyorum."
"G üzel bebek" dedi tekrar bu sefer güvercin ötüşüne benzer şekilde onun y üzünde
görebiliyordum- Orda yayıldığını görebiliyordum. Charlie bizim geri kalanımız gibi
onun sihrine karşı çaresizdi. İki saniye onun kollarındaydı ve Reneesme şimdiden
ona sahip oldu.
"Ben, yarın dönebilir miyim"?
"Kesinlikle baba. Tabii. Biz, burada olacağız."
"Sen daha iyisi, olmalıydın" sertçe dedi, ama y üzü, yumuşaktı ve hala Renesmee'ye
sabitçe bakıyordu.
"Yarın görüşürüz, N essie”
"Sen değil !"
"Hı?"
"Onun ismi Renesme e. Aynı Rene e ve Esme gibi, bir araya getir. Değişme yok."
Bu sefer derin nefes almadan kendimi sakinleştirme ye çabaladım.
"Sen, onun ikinci adını du ymayı ister misin"?
"Kesinlikle".
"Carlie. C ile. Charlie ve carlisile'ı bir araya getirmişsin gibi." Charlie'nin gözleri
kırışırken, y üzü bir sırıtmayla aydınlandı ve beni kötü olmaktan korudu.
"Teşekkürler, Bells ".
"teşekkürler baba. Birçok şe y çok hızlı değişti. Başımın dönmesi durmadı şu an sen
olmasaydın. G erçeğe nasıl bağlı - bağlı kalırdım bilmiyorum. Ona benim bağlılığımın
kime olduğunu söylemek üzere ydim. Ama bu ihtiyacı olandan fazlasıydı. Bu
muhtemelen onun, ihtiyaç du yduğundan daha çoktu.
Charlie'nin midesi, homurdandı.
"G it, y e, baba. Biz burada olacağız." Nasıl bir his olduğunu hatırladım-bu daldığım
hayaller içinde ilk rahatsız edici olanıydı- güneş ışınları y ükselirken herşeyin
kaybolduğunu hissettim. Charlie başını salladı ve sonra gönülsüzce Renesme e'yi bana
verdi.
Sonra benim ardımdan eve göz attı; bü y ük parlak odanın etrafına dikkatlice bakarken
gözleri bir dakika için vahşi bölgede ydi Herkes hala oradaydı, benim, mutfakta
buzdolabına baskın yaptığını du yabildiğim Jacop'tan başka; Alice, kucağında
Jasper’ın başıyla merdivenin alttaki basamak tembelce uzanıyordu; Carlisle
kucağındaki kalın kitaba doğru eğilmişti; Esme kendince mırıldanıyordu bir
notepadda taslak çiziyor, Rosalie ve Emmett, merdivenin altında anıtsal bir kağıttan
ev için kuruluşu planlarken; Edward piyanosuna sürüklenmişti ve çok y umuşakça
çalıyordu. G ünün bittiğine dair hiç kanıt yoktu, y emek zamanı yada akşam için
hazırlanan etkinlik değişikliği olabilirdi. Anlaşılmayan bazı şe yler atmosferi
değiştirebilirdi. C ullenlar genellikle bunu yapmakta zorlanmıyorlardı -insanca
saçmalıkları –ihtiyaçları- görmezden geliyorlardı, bu Charlie nin farklı hissetmesi için
y eterliydi.
Hissedilir bir şe y, atmosferde değişmişti.
C ullenlar genellikle, yaptığı gibi öyle sert denemiyordu — insan saçmalığı, çok u fakça
kaymıştı, Charlie için farkı hissetmek için y eteri kadar.-
O, titredi, onun başını salladı ve iç çekti. "Yarın seni görürüm, Bella"
“Düşünü yorumda aslında fena gözükmü yorsun....iyi. Buna alışabilirim”
Onun uzaklaşmasını izledim lastik izlerini çevre yolunda du yana kadar yaptığımı
farketmedim. Aslında Charliyi incitmeden tüm günü geçirebildim. Hemde tek başıma
Ben, bir süper güce sahip olmalıyım!
Bu, doğru olmak için fazla iyi göründü.
Ben gerçekten, hem benim y eni ailem hem de benim yaşlı ek olarak bir kısmına sahip
olabilir miydim? Ve ben, dün beden eğitimi olmuş olanı düşünmüştüm.
"Vay" diye fısıldadım. Gözlerimi kırptım ve kontak lenslerin üçüncü takımının,
parçalandığını hissettim.
Piyanonun sesi kesildi ve Edward'ın kolları benim belimin etrafındaydı, çenesini
benim omzuma dayadı.
"Ağzımdan doğru sözcüğü aldın".
"Edward ben yaptım!"
"Sen, yaptın. Sen, inanılmazdın. Herkes, o rahat edemezdi.
"Sen, yaptın. Sen, inanılmazdın. Herkes y enidoğmuş bir vampir olmandan
endişeleniyordu ve sonra sen onu tamamıyla atlattın.”(Bu cümle yi ancak böyle
cevirebildim açıkçası ben de pek anlayamadan çevirdim All that worrying over being
a newborn, and
then you skip it altogether.bu cümle ydi iste y en cevirebilir) O sakince güldü.
Emmett aşağı kattan "Bırak y enidoğmuş bir vampir olmayı, ben onun vampir
olduğundan bile emin değilim." diye seslendi. "Çok evcil."
Babamın önünde yaptığı bütün o utandırıcı yorumlar( Not: Emmett, Edward ile
Bella’nın cinsel hayatıyla ilgili bayağı çok konuşuyor.) kulaklarımda tekrar çınladı. O
sırada kucağımda Renesme é’in oluşu iyi bir şe ydi. Kendimi tam olarak
engelle y emeyip ona hırladım.
"Uu u u u, korkunç!" diyerek kahkaha attı.
Tısladım ve Renesme é kollarımda kıpırdandı. Birkaç kere gözlerini kırpıştırıp
etrafına bakındı. Yüz ifadesi karışıktı. Burnunu çekti ve y üzüme uzandı.
"Charlie yarın tekrar gelecek" diye garanti verdim.
Emmett "Mükemmel!" dedi. Rosalie de bu sefer onunla birlikte güldü.
"Mükemmel değil Emmett." dedi Edward küçümse y erek. Renesme é’i kollarımdan
aldı. Duraksayınca bana göz kırptı ve ben de biraz şaşkınlıkla onu verdim.
"Ne demek istiyorsun?" diye sordu Emmett.
"Sence de evdeki en güçlü vampiri kışkırtmak biraz kalın kafalılık değil mi?"
Emmett kafasını geriye atıp homurdandı. "Lütfen!"
"Bella," Edward, Emmett bizi dinlerken mırıldandı, "Birkaç ay önce, senden ölümsüz
olduğunda yapmak üzere istediğim iyiliği hatırladın mı?"
İnsan olduğum zamanki bulanık diyaloglarımızı gözden geçirdim. Biraz sonra
hatırladım ve nefesim kesilerek yanıtladım. "Aa!"
Alice çınlayan, uzun bir kahkaha attı. Jacob köşeden ağzı y emekle dolu halde kafasını
kaldırdı.
"N e?" diye sızlandı Emmett.
"G erçekten?" diye sordum Edward’a.
"Bana güven." dedi.
Derin bir nefes aldım. "Emmett, küçük bir iddiaya ne dersin?"
Bir anda ayağa kalktı. "Muazzam. Söyle."
Bir saniyeliğine dudağımı ısırdım. Çok iriydi.
"Tabii çok korkmu yorsan…?"
"Sen. Ben. Bilek güreşi. Yemek masasında. Şimdi."
Emmett’ın sırıtışı genişledi.
"Ee… Bella" dedi Alice çabucak. "Esme o masayı çok seviyor. Bir antika."
Esme dudak hareketleriyle yanıtladı. "Teşekkürler."
"Problem değil." dedi Emmett parıldayan bir gülümseme yle. "Buradan Bella."
Onu takip ettim. Diğerlerinin arkamızdan geldiğini du yabiliyordum. N ehrin
yanındaki kayaların yanında bü y ük, aşınmış bir granit kaya vardı. Biraz y uvarlak olsa
da, iş görürdü.
Emmett dirseğini kayaya koydu ve bana el salladı.
Kolundaki kalın kasları izlerken tekrar gerildim; ama y üzümü ifadesiz tuttum.
Edward bir süre herkesten güçlü olacağımın garantisini vermişti. G üçlü
hissediyordum. Peki o kadar güçlü mü? diye merak ettim Emmett’in kaslarına
bakarken. İki günlük bile değildim, hakkımda hiçbir şe y normal değildi. Belki de
normal bir y enidoğmuş vampir kadar güçlü değildim. Belki de bu y üzden kendimi bu
kadar kolay kontrol edebiliyordum.
Dirseğimi kayaya koyarken, endişsiz gözükme y e çalıştım.
"Evet Emmett. Ben kazanırsam, cinsel hayatım hakkında kimse y e tek kelime bile
etme y eceksin, Rose’a bile. N e laf dokundurma, ne kinaye – hiçbir şe y."
Gözlerini kıstı. "Anlaştık. Ben kazanırsam çok daha kötüleşecek."
N e f es almayı bıraktığımı du ydu ve kötü bir şekilde sırıttı. Gözlerinde blöf yaptığına
dair hiçbir işaret yoktu.
"Bu kadar çabuk mu geri çekileceksin küçük kız kardeşim?" diyerek alay etti. "Pek
vahşi değilsin değil mi? İddiasına varım ki evinizde tek bir çizik bile yoktur." G üldü.
"Edward sana Rose ile benim kaç ev mahvettiğimizi söyledi mi?"
Dişlerimi gıcırdattım ve elini kavradım. "Bir, iki-"
"Üç" dedi ve elimi itti.
Hiçbir şe y olmadı.
Sarfettiği kuvveti hissedebiliyordum. Yeni zihnim böyle hesaplamalarda bayağı iyiydi;
eğer bir dirençle karşılaşmış olmasaydı elli hiç zorluk çekmeden benimkini taşa
vururdu. Baskı bü y üdü ve bir çimento kamyonunun saatte 40 mille giderken buna
yakın bir kuvvet u ygulayıp u ygulamadığını merak ettim. Saatte 50 mil? 60?
Muhtemelen daha çok.
Bu beni hareket ettirme ye y eterli değildi. Eli benim elime ezici bir kuvvet u yguladı;
ama rahatsız edici değildi. Garip bir şekilde iyi hissettirdi. Uyandığımdan beri
etrafımdaki şe yleri kırmamak için çok dikkatliydim. Kaslarımı kullanıp, gücü
engellemek için boğuşacağıma serbest bırakmak ilginç bir rahatlıktı.
Emmett, alnı buruş buruş, homurdandı. Kollarımdaki deli gücün tadını çıkarırken,
terlemesine izin verdim. Birkaç saniye sonra bundan sıkılınca, kasıldım ve Emmett bir inç kaybetti.
Kahkaha attım. Emmett dişlerinin arasından sertçe homurdandı. “Ç eneni kapalı tut,”
diye hatırlatıp elini kayaya yapıştırdım. Bir çatırtı ağaçların arasında yankılandı. Kaya
titredi ve bir parça kopup, Emmett’in ayağaına düştü. Kendimi kıs kıs gülmekten
alıkoyamadım. Jacob’ın ve Edward’ın gizliden gizliye güldüğünü du yabiliyordum.
Emmett kayayı nehire doğru tekmeledi.
"Rövanş. Yarın!"
"G ücüm bu kadar çabuk azalmayacak." dedim. "Belki de bir ay vermelisin."
Emmett homurdandı. "Yarın!"
"He y, seni ne mutlu edecekse abi."
Emmett giderken graniti yumrukladı ve bir kısmı kırık parçalar ve tozlara ayrılıp
parçalandı. Çocukça bir şekilde, bu hoştu.
Tanıdığım en güçlü vampirden daha güçlü olduğumun kanıtlanmasıtyla bü y ülenmiş
halde, parmaklarımla kayayı ezme y e başladım. Bana sert pe yniri hatırlattı. İşim
bittiğinde kalan şe y kumdu.
"Harika." diye mırıldandım.
Suratımde genişle y en bir gülümseme yle, kayaya elimin kenarıyla karate-vuruşu
yaptım. Taş titredi ve ikiye ayrıldı.
Kıkırdamaya başladım.
Arkamdaki gülüşlere pek aldırmadan kayanın kalanını y umrukladım, tekmeledim.
Çok eğleniyordum ve kıs kıs gülü yordum. Derken y eni bir kıkırdama du ydum ve
zevzek oy unumdan döndüm.
"G üldü mü?"
Herkes Renesme é’e şaşkınlıkla bakıyordu, tıpkı benim gibi.
"Evet." diye yanıtladı Edward.
Jacob gözlerini devirerek "Kim gülmü yordu ki?" diye mırıldandı.
"İlk koştuğunda senin de böyle olmadığını söyle, köpek." diyerek sataştı Edward,
sesinde kin olmadan.
"Bu farklı." dedi Jacob ve onun Edward’ın omzunu eğlenerek y umrukladığını
şaşkınlıkla se yrettim.
"Bella’nın artık y etişkin olması gerekli. Evli ve bir anne. Biraz daha saygınlık olması
gerekmez mi?"
Renesme e somurtarak Edward’ın y üzüne dokundu.
"Ne istiyor?" diye sordum.
"Daha az saygınlık" diye yanıtladı Edward sırıtarak.
Ben, komik miyim"? Renesme e'y e sordum, aynı zamanda bana uzandığından dolayı
y eniden ileri atıldı. Edward'ın kollarından onu dışarı aldım ve ona elimde ki kayanın
kırık parçasını teklif ettim. "Sen, denemeyi ister misin?"
Parlak gülümsemesiyle gülümsedi ve taşı her iki elde aldı.
Sıktı, konsantre olurken kaşlarının arasında küçük bir şekil oluştu.
Küçücük öğüten bir ses ve biraz toz vardı.
Kaşlarını çattı ve bana iri parçayı erteledi.
Ben onu alırım " dedim, taşı kuma çevirirken. O alkışladı, ve güldü; Onun lezzetli
sesi,hepimizin katılmamızı sağladı.
G üneş aniden bulutların arasından parladı, yakut ve altın rengi ışığı onumuzun
birden üzerinden geçti, ve ben de tenimin güzelliğini güneş ışığının altında
hemencecik kaybetmiştim. Gözlerim kamaşmıştı.
Renesme elmas parlak y üze yde pürüzsüz bir şekilde duru yordu, sonra kollarını
benim yanıma doğru serdi. Sadece teninin parlaklığı solmuştu, zor ve gizemli. Hiçbir
şe y güneşli bir günde onu dışarı çıkmaktan alıkoyamazdı, ki benim gibi parlayan bir
teni olmadığına göre. Yüzüme dokundu, aramızdaki farkı düşündü ve kendisini kötü
hissetti.
“Sen en sevimlisin” diye güven verdim.
“Emin değilim ikna edebilirim.” dedi Edward ve ne zaman ona soru yöneltsem, suratı
güneş ışığında sersemliyordu
Jacop'un, onun y üzünün önünde onun eli vardı, parıltıdan onun gözlerini korur gibi
yaparak "Freaky Bella" diye yorum yaptı.
"Ne kadar şaşırtıcı bir yaratılış onun sahip olduğu" hemen hemen kararlı bir şekilde
Edward mırıldandı. Jacop'un yorumu kompliman anlamında idi. O hem Renesme e’ye
hayrandı hem de ondan gözleri kamaşıyordu.
Garip bir histi — şaşırtıcı değildi,şuandan beri herşey garip hissettiriyordu— Bu
varoluşta bu doğal bir şe ydi. Bir insan olarak asla herhangi bir şe yde en iyi
olmamıştım. Önceden iyi olmak için uğraşmaktaydım, ama muhtemelen bir sürü
insanlar, daha iyide yapmış olabilirdi; ama,problem bir sürü insanın phil ona
benzediğini itiraf etti.ben iyi bir öğrenciydim.ama asla sınıfın zirvesinde
olmadım.açıkça,ben herhangi bir şe yden dolayı atetik sayılabilirdim.sanatsal ve
müzikal . Şimdiye kadar hiç kimse kitapları okuduğu için bir ödül vermedi.
Vasatılığın 18 yılından sonra ben orta seviyede olmaya hayli alışıktım. Uzun zaman
önce herhangi bir alanda parlamak isteğimi düşününce vazgeçmiş olduğumu fark
ettim. Ben sadece sahip olabileceğimin en iyisine sahip olduğumu hatırladım. Benim
dünyama asla tamamen u yamadık. Bundan dolayı bu şe y gerçekten farklıydı. Ben
şimdi şaşırıyordum -onlara ve kendime
Bu benim vampir olmak için doğmuş olmuş olduğum gibiydi. Bu fikir bende gülme
isteği u yandırdı, ama aynı zamanda şarkı söylemek de istemiştim. benim içi n
dünyada en doğru y er benim parladığım y erdi