Aro onu kuzey tarafında bekleyen tedirgin korumalarının yanına gitmedi, aksi yöne doğru haraket etti.
Edward da durumu onayladı, Emmet'in ve benim kollarımızı çekti. Ortaya çıkan tehditten gözlerimizi ayırmadan aceleci bir şekilde geriye döndük, Jacop daha yavaş geriye çekildi, omuzlarının arasında kocaman kürküyle beraber uzun ve sivri dişlerini Aro'ya gösterdi. Renesme onun kuyruğundan yakaladı, tasmasından tutuyormuş gibi onu kavradı, onu bizimle beraber kalmaya zorladı. Aro siyah pelerinlilerin yanına ulaştığında bizde ailemizin olduğu yere varmıştık.
Şimdi onların ve bizim aramızda sadece 55 metre vardı. Herhangi birimizin bir saniye içerisinde sıçrayabileceği bir açı.
Caius ilk önce Aro ile tartışmaya başladı.
"Bu rezalte nasıl tahammül ediyorsun? Biz neden bu çirkin suç karşısında bu kadar zayıfmışız gibi duruyoruz, gülünç hileleri yine ortaya çıkmıştı?. Kollarını sertçe kendi rarafına doğru çekti, elleri pençe şeklinde kıvırdı. Neden Aro ya dokunup onun fikirlerini paylaşmadığını merak etmiştim. Rütbeler konusunda hayal mi kuruyorduk? Bu kadar şanslı olmayabilirmiydik?
" Çünkü hepsi doğru" deid Aro" Bütün cümleleri ile. Baksana bu mucizevi çocuğun bu çocuğu ne kadar kısa süredir tanımalarına rağmen büyüdüğünü söyleyebilecek kaç tane şahit var burada. Damarlarındaki kanın sıcaklığını onlar da hissedebiliyorlar. Aro nun paröağı ile Amun ve diğer aileleri gösterdi.
Caius Aro'nun yatıştırıcı sözlerini şahitlerden hiç bir şekilde bahsetmeden tuhaf bir şekilde tepki verdi, sinir bütün vicudunda ilerliyordu, sinir sonunda soğuk bir hesaplama ile yer değiştirdi.
Volturi'nin kendi getirdiği şahitlerini şüpheli bir bakış attı...
Bende bu kızgın galabalığa göz attım, ve açıklamanın artık geçerli olmadığını gördüm. Aksiyon çılgınlığı kafa karışıklığına dönmüştü. Olaylar hakkında bir şeyler hissedebilmek için kendi aralarında fısıltılara başlamışlardı. Ne olmuştu.
Caius kaşlarını çatmış, drin düşüncelerdeydi. Kuramsal görünümü birden kızgın bir ateş halini almıştı, aynı benimde hissettiğim gibiydi. Ya aynı görünmeyen savaş sinyalini koruyucularda almışlardıysa?
Endişeyle kalkanımı izledim, daha öncesinde olduğu gibi aşılamaz hissediyordum. bütün bizim yanımızda olan insanları koruyabilmek için kalkanımı yönlendiriyordum.
Ailem ve arkadaşlarım ayakta dururken, keskin ama kuş tüyü gibi bir şey hissettim. kalkanın içerisindeki her bireyin tadını ve kokusunu biraz daha pratik ile hatırlayabilirdim. Edward inkini zaten biliyordum. İçlerinde en parlak olanı oydu. Ektra boş alanlar beni rahatsız etmeye başlamıştı,
bu fiziksel bir bariyer değildi, herhangi yetenekli bir volturinin bu kalkanın altında olmaması gerekiyordu, bu kimseyi korumazdı. Alnımı kırıştırarak bu elastiki bariyeri çok yakında ama onlara ulaşmadan tutmaya çalıştım. Carlisle en uzakta o duruyordu, onun bütün bedenini kaplayacak şekilde kalkanı metre metre geriye aldım.
Kalkanım da benimle işbirliği yapıyordu. Artık şeklini almıştı. Carlisle Tanya'ya daha yakına geldiğinde, elatik streç de onunla beraber haraket ediyordu.
Büyüleyici, kumaşına artık biraz daha istediğimi ekleyebiliyordum, bütün ailemi ve arakadaşlarımı artık kaplamış ve onlar haraket ettikçe de onlarla birlikte haraket eder hale gelmişti.
Sadece bir dakika geçmişti; Caius hala kafa yoruyordu.
Sonunda "kuradamlar" diye mırıldandı ani bir panikle. Bende kurtadamların bir çocuğunun korumasız olduğunu fark ettim, ben onlara ulaşamayacağımı fark ettim, çünkü onların bir kaçının ışıklarının varlıklarını bile hissedemiyordum ki. Kalkanı bizim en kenarımızda duran Amun ve Kemi ye doğru çektim.
Bu bizim grubun sonuydu ve hala da kurtlar dışarıdaydılar. Onlın kurtlara daha yakın durmalarını sağladım sonra kurtadamların kalkanın içerisinde olup olmadıklarını kontrol ettim, Sam in kalkanın içerisinde olduğunu hissedebiliyordum sonunda bütün kurtadamlar artık kalkanın içindeydiler.
Onların zihinleri bneim tahmin edemeyeeğimden çok birbirlerine bağlıydı. Eğer Alpha kalkanın içerisinde ise, diğerlerinin de zihinleri böylece saldırya karşı korunmuş olacaktı.
" Ah, kardeşim" Aro kardeşini karamsar bir bakışla cevapladı
"Bu anlaşmaya sadık kalacaksın değilmi Aro" dedi Caius. "Ayın çocukları bizim her zaman en büyük düşmanımız olmuşlardı. Biz Avrupa da ve Asya da onları avlamamışmıydık. Carlisle bu tehlikeli türle aile bağları kurmaya nasıl cesaret eder? Bize doğru bakarken içerisinde hiç şüphe yokru. " Bu çarpık aile yaşantısını korumak için mi"
Edward boğazını gürültüyle temizledi ve Caius da ona kızgın bir bakış attı. Aro nazik elini yüzüne götürdü, olacak herhangi bir olaydan duyacağı sıkıntıyı dile getirdi.
"Caius gün ortasındayız" Edward özellikle vurguladı. Jacop u işaret etti. " Bunlar Ayın çocukları değiller, ki bu çok rahat anlaşılabiliyor. Onların sizin dünyanın öbür tarafında olan düşmanlarınla herhangi bir bağları da yok"
"Burda mutant doğuruyorsunuz" diye tükürür bir şekilde Caius karşılık verdi.
Edward ın çenesi kasıldı ve tekrar kasılmayı durdurarak, tarafsızca cevap vedi " Onlar her zaman kurtadam değillerdi. Aro sana bana inanmıyorsun hepsini anlatabilir"
Kurtadam değilmi? Jacop a şaşırmış bir ifade ile baktım. Kocaman omuzları vardı onların yere değmesine izin veriyordu. Edward ın ne hakkında konuştuğunu da bildiğini sanmıyordum.
" Sevgili Caius, bana bu konudaki fikrini daha önce söyleseydin bende seni uyarmış oldurdum" diye mırıldandı Aro. " Onların şu anda kurtadamlar olduğunu düşünüyorsun, ama aslında değiller. Onlara şekil değiştirenler ismini vermek daha doğru olur. Kurt formuna dönüşmek de tamamen bir şans olayı, bu şekillerinin tamamını babarından genetik miras olarak alıyorlar. İlk dönüşüm olduğunda ayı, kartal yada panter olmuyorlar. Bu yaratılış gerçekten Ayın çocukları ile ilgili değil. Türlerinin devamını da başkalarını dönüştürerek sağlamıyorlar, gerçek kurtadamların yaptığı gibi.
Caius Aro ya öfke ile baktı ve herhangi başka bir şey varmı? ihanletle suçlayabileceğim?
" Onlar bizim sırrımızı biliyorlar" dedi
Edward bu suçlamasını cevaplamak içi ona doğru baktı, ama Aro daha hızlı cevap verdi. " onlar bizim doğaüstü dünyamızın yarattığı varlıklar, kardeşim. Aslında biraz da bizim sırrımıza bağlı olarak yaratılıyorlar; bizi biraz zor ortaya çıkarırlar. Dikkatli ol Caius. Yanıltıcı suçlamalar bizi hiçbir yere götürmez.
Caius derin bir nefes aldı ve onayladı. Manidar bir bakışla baktı.
Aro nun dikkatli cümlelerinde bir bilgi verme olduğunu düşünmüştüm. Diğer tarafda seyreden şahitler
için yalnış doldurma yardımcı olmayacaktı.Aro artık Caius yeni bir stratejiden devam etmesini tembihliyordu.
İki olay arasındaki kolay anlaşılır gerginliğin sebebini merak etmiştim. Caius'un Aro ya dokunarak
olayları öğrenmemekte ısrarı, Aro nun neler bildiği ile artık Caius ilgilenmiyormuydu. Eğer bu gelen kavga isteği
lekelenmemiş itibari zedelemekten bile daha zaruri ise.
"Muhbir ile konuşmak istiyorum" diye ani bir çıkış yaptı Caius, ve yüzünü Irina'ya doğru döndü.
Irına Caius ve Aro nun arasındaki konuşmaya dikkat etmiyordu, yüzü can çekişir bir hal aldı, gözleri
kız kardeşlerine kilitlendi, ölmek için bekliyordu. Şu anda yaptığının tamamen yanlış olduğunu bildiği
artık yüzünden anlaşılıyordu.
"Irına" diye bağırdı Caius,
O baktı, irkildi ve aniden korktu.
Caius parmaklarını şıngırdattı.
Caius un önüne doğru gelebilmek için Volturi formasyonunun önünden çekingen bir şekilde yürüdü.
" Görünen o ki iddaalarında bir hata yapmışsın" diye başladı Caius.
Tanya ve Kate endişeli bir biçimde dayanmaya çalıştılar.
"Üzgünüm" dedi Irina. " Ne gördüğümden emin olmam gerekiyordu. Ama hiçbir fikrim yoktu.." diyerek elleriyle bizim tarafımızı gösterdi.
" Sevgili Caius, bu olması imkansız tuhaf olay karşısında tahmin de bulunabileceğini mi sandın" dedi Aro
" Herhangi birimiz de aynı tepkileri verebilirdik"
Caius Aro'nun sessiz kalması için parmağını şıklattı.
" Biz hepimiz senin hata yaptığını biliyoruz" kaba bir şekilde söyledi.
" Güdülerin hakkında konuşucağımızdan bahsediyorum"
Irina sinirli bir şekilde bitirmesini bekledi. " Benim güdülerim"
" Evet, Onları ilk yördüğün yerde ispiyonlamakla ilgili olan"
Irina casusluk kelimesinden ürktü.
" Cullen larla mutlu değilsi, değil mi?"
Istıraplı yüzüyle Carlisle in yüzüne baktı. " Evet" onayladı.
" Çünkü..?" devam etmesini istedi
" Kurtadamlar arkadaşımı öldürdüler" diye fısıldadı. "Ve Cullen larda benim ondan intilam almama izin vermediler"
"Şekil değiştirenler" Aro sessizce düzeltti.
" Yani Cullen lar bizim türümüzden birinin yerine şekil değiştirenlerin yanında yer aldı, Arkadaşa karşı arkadaş alma kuralını uygulamadı" Caius özetledi.
Edwad ın nefesinden artık onunda bezdiğini anladım, Caius suçlamalarını ilmik ilmik örüyordu, iddaalarını birbirine bağlıyordu.
Irina nn omuzları düştü. "Bunu nasıl görebilirdim ki"
Caius tekrar bekledi ve sonra bağırdı " Eğer bu şekil değiştirenlerden veya Cullen ailesininde onlarınbu davranışlarını desteklemeleri ile ilgili resmi bir şikayetin varsa şimdi söyleme zamanın" zafer kazanmış gibi gülümsedi ve Irına nın ona istediği sebebi vermesini bekledi.
Belki Caius gerçek aileleri anlayamıyordu. Sevgiye bağlı olan, gücünü sevgiden alan.
Belki de bu intikamın potansiyeline fazlaca güvenmişti
Irina'nın çenesi titredi, omuzları doğruldu.
" Hayır, kuradamlardan yada Cullen ailesinden şikayetçi değilim. Siz bu gün buraya ölümsüz çocuk u yok etmek için geldiniz. Burada ölümsüz çocuk yok. Bu benim hatamdı, bende bunun tüm sorumluluğunu alıyorum. Ama Cullen lar masum, burda olmanız için herhangi bir sebep artık kalmadı. Tekrar üzgünüm" Bize bakarak söylemişti, yüzünü Volturi şahitlerine
doğru çevirdi " Ortada herhangi bir suç yok. Burada kalmanızı gerektirecek bir sebep de kalmadı"
Caius o konuşurken elini kaldırı, elinde değişik bir metal nesne vardı, gösterişli ve keskin.
Bu bir sinyaldi. Sonuç çok çabuk gerçekleşmişti, hepimiz bunun olduğuna inanamaz gözlerle bakıyorduk.
Tepki vermeye bile zaman kalmadan olmuştu.
3 Volturi askeri öne doğru fırladı, Irina bu gri cübbeliler tarafından tamamen gizlenmişti, aynı anda korkunç bir metal kesme sesi yankılandı.
Caius gri cübbelilerin arasından geçti ve alev alev yanan şok olmuş bağıran bir ses patladı,
gardiyanlar hemen düzgünce yerlerini aldılar.
Caius hala Irina nın yanan bedenin orada ve yalnızdı, elinde metal obje Irinanın yandığı küllerin ortasında flama gibi duruyordu
Küçük bir şakırdı sesi ile ateş Caius un ellerinde yok oldu. Volturi'nin arkasında şahitlerin yavaş yavaş dağıldıklarını göründü.
Hepimiz herhangi bir ses çıkarabilmek için bile fazlaca şaşkındık. Bilmem gereken tek bir şeyi düşünüyodum.Ölümün şiddetli bir şekilde geldiğini; şimdi seyretmemiz gereken başka bir olay vardı.
Caius soğuk bir şekilde gülümsedi. " Şimdi yaptığının bütün sorumluluğunu tam olarak almış oldu"
Gözleri bizim ön tarafımızda duran Tanya ve Kate e doğru kaydı, onların donmuş bir şekilde bakan gözlerine bakıyordu.
O anda Caius un gerçek ailenin anlamını bilmediğine dair yanıldığımı anladım. Bu sadece bir hileydi. Irina nın şikayet etmesini istemiyordu. Irina nın karşı koymasını istiyordu. Onu yok edebilmek için nedeni bu olacaktı.
Bu birilerini kışkırabilmesi için eline geçen fırsattı, havada başlayacak fırtınanın sessizliği vardı sanki.
Artık birilerinin savaşmak için nedeni vardı.
Bu fazla çaba gösterilerek oluşturulmaya çalışılan barış şu anda ipte yürüyen bir filin düşüp düşmemesine bağlıydı. Savaş bir kere başladığında, onu durdurmanın herhangi bir yolu olmayacaktı. Sadece bir taraf tamamen tükendiğinde bitecekti. Bizim tarafımızın. Caius bunu biliyordu.
" Durdur onları" Edward bağırdı, Caius un pis sırıtışının tamamen delirttiği Tanya nın kollarının önüne doğru atıldı. Carlisle onu belinden yakalamadan önce Edward'ı elektriği ile çarpmayı bırakmamıştı.
" Herşey için çok geç" " ona istediğini verme"
Kate i kontrol altına almak daha da zordu, Tanya gibi delicesine titriyordu, herkesin ölümüne neden olacak ilk atağı yapmak için yerinde duramıyordu. Rosaile ona çok yakındı, ama Rosalie onu kucaklamadan önce Kate onu şoka sokmuş ve yerde kıvranmasına neden olmuştu. Emmet Kate in kollarından yakaladı ve onu yere düşürdü, Emmett bile onu tekrar tekrar denemesine rağmen durduramıyordu. Kate öyle bir bakmıştı ki sanki artık onu kimse durduramazdı.
Garrett kendini ona doğru savurdu, bu onun yerde kalmasını sağlamştı. Kollarını onun kollarına sarmıştı. Vucudunun spazm geçiyor gibi şok dalgası içerisinde sallandığını görebiliyordum. Gözleri artık iyice siyahlaşmaya başlamıştı ama onu bırakmadı.
Edward " Zafrina" diye bağırdı
Kate in gözleri daha da karardı ve sesi inliyormuş gibi çıkmaya başaldı. Tanya çabalamayı bıraktı.
"Yerimi geri verin" diye mırıldandı
Yapabileceğim en iyisini yapmayı ölesiye istiyordum, kalkanımı takrar arkadaşlarımı korumak için aktif hale getirdim Kate ve onu delicesine korumak isteyen Garrett in arasına ince bir deri şeklinde yerleştirdim.
Ve Garrett kendi kendini yönetmeye başladı, Kate i hala karların üzerinde tutuyordu.
" Eğer seni bırakırsam, beni tekrar aşağıda kilitleyecekmisin, Katie" diye fısıldadı.
Cevap olarak hırladı, hala gözü kapalı titriyordu.
"Beni dinleyin Tanya, Kate" Carlisle sessiz ama kuvvetli bir biçimde fısıldadı
"İntikam şu anda ona yardım edemez. Irina hayatlarınızı bu şekilde harcamanızı asla
istemezdi. Ne yaptığınızı düşünün. Eğer onlara şimdi saldırırsanız hepimiz ölücez."
Tanya nın omuzları kederle kamburlaştı, Carlisle in destek olmak için söylediği sözlerine
güvenmişti. Kate sonunda durmuştu. Carlisle ve Garret kızkardeşleri rahatlacı sözlerle teskin
etmeye çalışıyorlardı.
Benim dikkatimde bizim bu bir dakikalık kaosumuza gözünü dikmiş bakanlara geri dönmüştü.
Gözlerimin köşeşiyle baktığımda, herkes Edward ve Carlisle de dahil savunma yerlerini almışlardı.
En ters bakış Caius dan gelmişti, karın üstünde duran Garrett ve Kate i inanamayan gözlerle dik dik
bakıyordu. Edward ın anılarından onun potansiyelini biliyordu.
Şu anda neler olduğunu anlamışmıdır, acaba benim kalkanımın bu kadar uzak mesefeye gidebileceği
bilebilirmiydi, Edward ın hatıralarından benim neler yapabileceğimi öğrenmişmiydi yada Garrett in
kendine has bir dokunulmazlığı olduğunu mu düşünmüştü?
Volturi safları da artık ileriye atılmaya hazır bir şekilde bekliyorlardı, bizim onlara saldırdığımız anda
bizi yok etmeyi planlamışlardı.
Tam arkalarında 43 şahit çok farklı ifadelerle olanları izliyorlardı. Kafa karışıklığı yerini şüpheye bırakmıştı. Irinan ın hepsini sallayan son sözlerinden sonra. Onun suçu neydi?
Caius dan gelen bu ani atak karşısında volturi nin şahitlerinin de akıllarında bir sürü soru işareti oluşmuştu burada neler oluyordu. Aro ben bu durumu seyrederken hızla etrafı gözden geçirdi, sinirden parlayan yüzü bu ifadesini herkesin görmesini sağlayarak ona ihanet ediyordu. Seyircilerine ihtiyacı vardı.
Stefan ve Vladimir in Aro nun bu rahatsız durumu hakkında fısıldadıklarını duydum.
Aro da beyaz kafasını Romanyalarında tuttuğu gibi tutmaya devam ediyordu. Ama artık ben Volturilerin sadece itibarlı için bizi barış içerisinde bırakıp gideklerine inanmıyordum.
Bizimle işleri bittiğinde, eminimki kendi şahitlerini de bu olayın yayılmaması için öldüreceklerdi. Aralarından herhangi biri kaçsa bile Demetri nin onu öldürene kadar avlayacağına emindim.
Jacop, Renesme, Alice, Jasper, Alistait ve yabancılar, bunun onların hayatlarına mal olacağını nereden bilebilirdi. Demetri ölmeliydi.
Aro Caius un omzuna hafifce dokundu. " Irina hata yaptığından ötürü bu çocuğun ne olduğunu bilen şahitlere rağmen cezalandırıldı" Bu onların sebebi olmalıydı. Geri gitti. " Aslında artık geri dönmemiz gerektiğini düşünüyorum"
Caius doğruldu ve görüntüsü hazır olmadığını gösterdi. Etrafa göz attı hiçbir şey göremedi. Gözleri benim gözlerimle buluştu, görevden alınmış bir adam gibi üzgünce.
Aro kımıldadığında, Renata, Felix ve ve Demetri de otomatik olarak onunla beraber haraket ettiler. " Sadece tam hakikat için" dedi " Sizin şahitlerinizle de konuşmak isterim. Prosedürler, bilirsiniz." ellerini hafifçe kaldırdı.
O anda iki şey oldu. Caius un gözleri Aro ya fokuslandı, ve zayıf bir gülümseme yüzüne yerleşti. Ve Edward'ın elleri gergin bir şekilde yanıyormuş gibi kasıldı ve sanki kemikleri altın kadar güçlü derisini parçalayacakmış gibi göründü. Ona neler olduğunu sormaya korkmuştum, fakat Aro en sessiz nefesi bile duyabilecek kadar yakındaydı.
Carlisle nin Edward'ın yüzüne baktığını gördü, sonra kendi yüzü sertleşti.
Aro bu sefer daha etkili stratejilerle gelmeliydi.Karların üzerinden bir hayalet gibi geçerek Uzak batı tafamıza doğru Amun ve Kebinin 10 metre ilerisine kadar ilerledi. Yakında olan kurtlar öfkelenmişlerdi ama pozisyonlarını korudular.
"Oo, Amun benim güneyli komşum" " Senin beni en son ziyaterinden beri çok zaman geçmiş olmalı" diye kızgınlıkla dedi. Amun endişe içinde kımıldandı, Kebi yerini korudu. " Bizim için zamanın anlamı hep kısa olmuştur"
"Asla zamanın geçtiğini fark edemedim" Amun kımıldamayan dudaklarla doğrudan söylemişti.
"Tabiki doğru" Aro da ona katıldı. " Ama uzak kalmak için belki de başka bir sebebin vardı" dedi
Amun cevap bile vermedi.
Yeni gelenlerin ailenin içerisinde uyum sağlamasını ve aileyle beraber organize bir biçimde haraket etmesini sağlamak korkunç birşey. Bunu ben çok iyi bilirim. Yeni üyelerinizin ailenize tam uyum içersinde olduğunu görmekten memnun oldum. Onlarla beni tanıştırırsan çok memnun olurum. Eminim ki çok kısa bir süre içerisinde siz zaten beni görmeye gelecektiniz de.
"Yani tamam, artık biz hep beraberiz, değilmi canım?
Amun onayladı, ifadesi bomboştu.
"Ama burada olma sebebiniz tabiki bu değil, malesef ki. Carlisle sizi şahitlik yapmanız için aradı"
"Evet"
"Ve onun için şahitlik yapıyormusunuz?"
Amun aynı soğuk ifade ile konuştu "Ben çocuğu gözlemledim. "Açık bir şekilde belli ki bu çocuk ölümsüz çocuklardan değil."
"Aslında bu tespitlerini bize de anlatmalısın" Aro sözünü kesti " Yeni bir oluşumun şu anda var olduğu açıkça görülebiliyor.
Ölümsüz çocuktan kastın, insan çocuğun ısırılması ve vampire dönüşmesi." değilmi.
"Evet, ölümsüz çocuk derken bende bunu kast etmiştim" dedi.
"Çocukla ilgili başka neler gözlemledin?" Aro sordu
"Sizin Edward'ın aklında gördüklerinizden fazlasını değil. Çocuk biyolojik onların çocuğu.
Büyüyor ve öğrenebiliyor."
"Evet, evet" " Ama özellikle burada bulunduğun bir kaç hafta içerisinde ne gördün" diye sevimli bir ses tonuyla sordu.
Amun kaşlarını kaldırdı" Ve çok çabuk bir biçimde büyüyor"
Aro güldü. "Ve sende onun yaşaması gerektiğine inandın"
Dudaklarımdan bu saçma sapan sözler karşsında birkaç hırıltı çıktı ve hırıltı çıkaran yalnız ben değildim. Bizim tarafımızdaki vampirlerin yarısı da aynı şekilde hırladı. Karşımızda duran Volturi şahitleri de aynı sesi çıkarmıştı. Edward geri geri yürüdü ve ellerini beni rahatlatmak için göğsüme koydu.
Aro hırıltıların çıkardığı sese yüzünü dönmedi, ama Amun etrafı hiçde kolay olmayan bir şekilde kolaçan etti.
"Herhangi bir hüküm vermek için gelmedim" diye şiddetli bir biçimde söyledi.
Aro pis pis sırıttı. "Sadece fikrini sordum" dedi.
Amun'un çenesi titriyordu. " Çocukta herhangi bir tehlike görmüyorum. Çok çabuk öğreniyor ve büyüyor"
Aro onayladı. Bir saniye sonra, geri döndü.
"Aro" dedi Amun
"Ben burda şahitliğimi yaptım. Burada yapacak başka bir işim kalmadı. Eşim ve ben artık gitmek istiyoruz.
Aro şiddetlice güldü. " Tabiki. Bir kaç dakika bile olsa seninle konuşmaktan memnun oldum. Ve beni çok yakın bir zamanda ziyarete geleceğinden de eminim.
Amun'un dudakları titredi ve başını onaylarcasına salladı. Eşi Kebi'nin koluna dokundu ve bu iki vampir ormanın içlerinden güney tarafına doğru hızlıca koşmaya başladılar. Onların uzun bir süre daha durmadan koşmaya devam edeceklerini biliyordum.
"Merhaba, sevgili Siobhan. Her zamanki gibi çok güzel görünüyorsun."
Siobhan başını kaldırdı, bekliyordu.
"Ve sen" "Sende Amun gibi sorularıma cevap verecekmisin? diye sordu Aro.
" Evet" dedi Siobhan "Ama ben bazı şeyler eklemek de istiyorum. Renesmee sınırlarını çok iyi biliyor. İnsanlar için tehlikeli değil. Bize de daha iyi uyum sağlayacaktır. Sırrın açığa çıkması için bence o bir tehdit değil"
"Aslında sence diye birşey yok değilmi" Aro tehditkar bir biçimde sordu
Edward homurdandı, boğazından sessiz bir hırıltı çıktı.
Caius un kırmızılaşmış gözleri parladı.
Renata efendisini korumak için hızla yanına doğru geldi.
Edward da durumu onayladı, Emmet'in ve benim kollarımızı çekti. Ortaya çıkan tehditten gözlerimizi ayırmadan aceleci bir şekilde geriye döndük, Jacop daha yavaş geriye çekildi, omuzlarının arasında kocaman kürküyle beraber uzun ve sivri dişlerini Aro'ya gösterdi. Renesme onun kuyruğundan yakaladı, tasmasından tutuyormuş gibi onu kavradı, onu bizimle beraber kalmaya zorladı. Aro siyah pelerinlilerin yanına ulaştığında bizde ailemizin olduğu yere varmıştık.
Şimdi onların ve bizim aramızda sadece 55 metre vardı. Herhangi birimizin bir saniye içerisinde sıçrayabileceği bir açı.
Caius ilk önce Aro ile tartışmaya başladı.
"Bu rezalte nasıl tahammül ediyorsun? Biz neden bu çirkin suç karşısında bu kadar zayıfmışız gibi duruyoruz, gülünç hileleri yine ortaya çıkmıştı?. Kollarını sertçe kendi rarafına doğru çekti, elleri pençe şeklinde kıvırdı. Neden Aro ya dokunup onun fikirlerini paylaşmadığını merak etmiştim. Rütbeler konusunda hayal mi kuruyorduk? Bu kadar şanslı olmayabilirmiydik?
" Çünkü hepsi doğru" deid Aro" Bütün cümleleri ile. Baksana bu mucizevi çocuğun bu çocuğu ne kadar kısa süredir tanımalarına rağmen büyüdüğünü söyleyebilecek kaç tane şahit var burada. Damarlarındaki kanın sıcaklığını onlar da hissedebiliyorlar. Aro nun paröağı ile Amun ve diğer aileleri gösterdi.
Caius Aro'nun yatıştırıcı sözlerini şahitlerden hiç bir şekilde bahsetmeden tuhaf bir şekilde tepki verdi, sinir bütün vicudunda ilerliyordu, sinir sonunda soğuk bir hesaplama ile yer değiştirdi.
Volturi'nin kendi getirdiği şahitlerini şüpheli bir bakış attı...
Bende bu kızgın galabalığa göz attım, ve açıklamanın artık geçerli olmadığını gördüm. Aksiyon çılgınlığı kafa karışıklığına dönmüştü. Olaylar hakkında bir şeyler hissedebilmek için kendi aralarında fısıltılara başlamışlardı. Ne olmuştu.
Caius kaşlarını çatmış, drin düşüncelerdeydi. Kuramsal görünümü birden kızgın bir ateş halini almıştı, aynı benimde hissettiğim gibiydi. Ya aynı görünmeyen savaş sinyalini koruyucularda almışlardıysa?
Endişeyle kalkanımı izledim, daha öncesinde olduğu gibi aşılamaz hissediyordum. bütün bizim yanımızda olan insanları koruyabilmek için kalkanımı yönlendiriyordum.
Ailem ve arkadaşlarım ayakta dururken, keskin ama kuş tüyü gibi bir şey hissettim. kalkanın içerisindeki her bireyin tadını ve kokusunu biraz daha pratik ile hatırlayabilirdim. Edward inkini zaten biliyordum. İçlerinde en parlak olanı oydu. Ektra boş alanlar beni rahatsız etmeye başlamıştı,
bu fiziksel bir bariyer değildi, herhangi yetenekli bir volturinin bu kalkanın altında olmaması gerekiyordu, bu kimseyi korumazdı. Alnımı kırıştırarak bu elastiki bariyeri çok yakında ama onlara ulaşmadan tutmaya çalıştım. Carlisle en uzakta o duruyordu, onun bütün bedenini kaplayacak şekilde kalkanı metre metre geriye aldım.
Kalkanım da benimle işbirliği yapıyordu. Artık şeklini almıştı. Carlisle Tanya'ya daha yakına geldiğinde, elatik streç de onunla beraber haraket ediyordu.
Büyüleyici, kumaşına artık biraz daha istediğimi ekleyebiliyordum, bütün ailemi ve arakadaşlarımı artık kaplamış ve onlar haraket ettikçe de onlarla birlikte haraket eder hale gelmişti.
Sadece bir dakika geçmişti; Caius hala kafa yoruyordu.
Sonunda "kuradamlar" diye mırıldandı ani bir panikle. Bende kurtadamların bir çocuğunun korumasız olduğunu fark ettim, ben onlara ulaşamayacağımı fark ettim, çünkü onların bir kaçının ışıklarının varlıklarını bile hissedemiyordum ki. Kalkanı bizim en kenarımızda duran Amun ve Kemi ye doğru çektim.
Bu bizim grubun sonuydu ve hala da kurtlar dışarıdaydılar. Onlın kurtlara daha yakın durmalarını sağladım sonra kurtadamların kalkanın içerisinde olup olmadıklarını kontrol ettim, Sam in kalkanın içerisinde olduğunu hissedebiliyordum sonunda bütün kurtadamlar artık kalkanın içindeydiler.
Onların zihinleri bneim tahmin edemeyeeğimden çok birbirlerine bağlıydı. Eğer Alpha kalkanın içerisinde ise, diğerlerinin de zihinleri böylece saldırya karşı korunmuş olacaktı.
" Ah, kardeşim" Aro kardeşini karamsar bir bakışla cevapladı
"Bu anlaşmaya sadık kalacaksın değilmi Aro" dedi Caius. "Ayın çocukları bizim her zaman en büyük düşmanımız olmuşlardı. Biz Avrupa da ve Asya da onları avlamamışmıydık. Carlisle bu tehlikeli türle aile bağları kurmaya nasıl cesaret eder? Bize doğru bakarken içerisinde hiç şüphe yokru. " Bu çarpık aile yaşantısını korumak için mi"
Edward boğazını gürültüyle temizledi ve Caius da ona kızgın bir bakış attı. Aro nazik elini yüzüne götürdü, olacak herhangi bir olaydan duyacağı sıkıntıyı dile getirdi.
"Caius gün ortasındayız" Edward özellikle vurguladı. Jacop u işaret etti. " Bunlar Ayın çocukları değiller, ki bu çok rahat anlaşılabiliyor. Onların sizin dünyanın öbür tarafında olan düşmanlarınla herhangi bir bağları da yok"
"Burda mutant doğuruyorsunuz" diye tükürür bir şekilde Caius karşılık verdi.
Edward ın çenesi kasıldı ve tekrar kasılmayı durdurarak, tarafsızca cevap vedi " Onlar her zaman kurtadam değillerdi. Aro sana bana inanmıyorsun hepsini anlatabilir"
Kurtadam değilmi? Jacop a şaşırmış bir ifade ile baktım. Kocaman omuzları vardı onların yere değmesine izin veriyordu. Edward ın ne hakkında konuştuğunu da bildiğini sanmıyordum.
" Sevgili Caius, bana bu konudaki fikrini daha önce söyleseydin bende seni uyarmış oldurdum" diye mırıldandı Aro. " Onların şu anda kurtadamlar olduğunu düşünüyorsun, ama aslında değiller. Onlara şekil değiştirenler ismini vermek daha doğru olur. Kurt formuna dönüşmek de tamamen bir şans olayı, bu şekillerinin tamamını babarından genetik miras olarak alıyorlar. İlk dönüşüm olduğunda ayı, kartal yada panter olmuyorlar. Bu yaratılış gerçekten Ayın çocukları ile ilgili değil. Türlerinin devamını da başkalarını dönüştürerek sağlamıyorlar, gerçek kurtadamların yaptığı gibi.
Caius Aro ya öfke ile baktı ve herhangi başka bir şey varmı? ihanletle suçlayabileceğim?
" Onlar bizim sırrımızı biliyorlar" dedi
Edward bu suçlamasını cevaplamak içi ona doğru baktı, ama Aro daha hızlı cevap verdi. " onlar bizim doğaüstü dünyamızın yarattığı varlıklar, kardeşim. Aslında biraz da bizim sırrımıza bağlı olarak yaratılıyorlar; bizi biraz zor ortaya çıkarırlar. Dikkatli ol Caius. Yanıltıcı suçlamalar bizi hiçbir yere götürmez.
Caius derin bir nefes aldı ve onayladı. Manidar bir bakışla baktı.
Aro nun dikkatli cümlelerinde bir bilgi verme olduğunu düşünmüştüm. Diğer tarafda seyreden şahitler
için yalnış doldurma yardımcı olmayacaktı.Aro artık Caius yeni bir stratejiden devam etmesini tembihliyordu.
İki olay arasındaki kolay anlaşılır gerginliğin sebebini merak etmiştim. Caius'un Aro ya dokunarak
olayları öğrenmemekte ısrarı, Aro nun neler bildiği ile artık Caius ilgilenmiyormuydu. Eğer bu gelen kavga isteği
lekelenmemiş itibari zedelemekten bile daha zaruri ise.
"Muhbir ile konuşmak istiyorum" diye ani bir çıkış yaptı Caius, ve yüzünü Irina'ya doğru döndü.
Irına Caius ve Aro nun arasındaki konuşmaya dikkat etmiyordu, yüzü can çekişir bir hal aldı, gözleri
kız kardeşlerine kilitlendi, ölmek için bekliyordu. Şu anda yaptığının tamamen yanlış olduğunu bildiği
artık yüzünden anlaşılıyordu.
"Irına" diye bağırdı Caius,
O baktı, irkildi ve aniden korktu.
Caius parmaklarını şıngırdattı.
Caius un önüne doğru gelebilmek için Volturi formasyonunun önünden çekingen bir şekilde yürüdü.
" Görünen o ki iddaalarında bir hata yapmışsın" diye başladı Caius.
Tanya ve Kate endişeli bir biçimde dayanmaya çalıştılar.
"Üzgünüm" dedi Irina. " Ne gördüğümden emin olmam gerekiyordu. Ama hiçbir fikrim yoktu.." diyerek elleriyle bizim tarafımızı gösterdi.
" Sevgili Caius, bu olması imkansız tuhaf olay karşısında tahmin de bulunabileceğini mi sandın" dedi Aro
" Herhangi birimiz de aynı tepkileri verebilirdik"
Caius Aro'nun sessiz kalması için parmağını şıklattı.
" Biz hepimiz senin hata yaptığını biliyoruz" kaba bir şekilde söyledi.
" Güdülerin hakkında konuşucağımızdan bahsediyorum"
Irina sinirli bir şekilde bitirmesini bekledi. " Benim güdülerim"
" Evet, Onları ilk yördüğün yerde ispiyonlamakla ilgili olan"
Irina casusluk kelimesinden ürktü.
" Cullen larla mutlu değilsi, değil mi?"
Istıraplı yüzüyle Carlisle in yüzüne baktı. " Evet" onayladı.
" Çünkü..?" devam etmesini istedi
" Kurtadamlar arkadaşımı öldürdüler" diye fısıldadı. "Ve Cullen larda benim ondan intilam almama izin vermediler"
"Şekil değiştirenler" Aro sessizce düzeltti.
" Yani Cullen lar bizim türümüzden birinin yerine şekil değiştirenlerin yanında yer aldı, Arkadaşa karşı arkadaş alma kuralını uygulamadı" Caius özetledi.
Edwad ın nefesinden artık onunda bezdiğini anladım, Caius suçlamalarını ilmik ilmik örüyordu, iddaalarını birbirine bağlıyordu.
Irina nn omuzları düştü. "Bunu nasıl görebilirdim ki"
Caius tekrar bekledi ve sonra bağırdı " Eğer bu şekil değiştirenlerden veya Cullen ailesininde onlarınbu davranışlarını desteklemeleri ile ilgili resmi bir şikayetin varsa şimdi söyleme zamanın" zafer kazanmış gibi gülümsedi ve Irına nın ona istediği sebebi vermesini bekledi.
Belki Caius gerçek aileleri anlayamıyordu. Sevgiye bağlı olan, gücünü sevgiden alan.
Belki de bu intikamın potansiyeline fazlaca güvenmişti
Irina'nın çenesi titredi, omuzları doğruldu.
" Hayır, kuradamlardan yada Cullen ailesinden şikayetçi değilim. Siz bu gün buraya ölümsüz çocuk u yok etmek için geldiniz. Burada ölümsüz çocuk yok. Bu benim hatamdı, bende bunun tüm sorumluluğunu alıyorum. Ama Cullen lar masum, burda olmanız için herhangi bir sebep artık kalmadı. Tekrar üzgünüm" Bize bakarak söylemişti, yüzünü Volturi şahitlerine
doğru çevirdi " Ortada herhangi bir suç yok. Burada kalmanızı gerektirecek bir sebep de kalmadı"
Caius o konuşurken elini kaldırı, elinde değişik bir metal nesne vardı, gösterişli ve keskin.
Bu bir sinyaldi. Sonuç çok çabuk gerçekleşmişti, hepimiz bunun olduğuna inanamaz gözlerle bakıyorduk.
Tepki vermeye bile zaman kalmadan olmuştu.
3 Volturi askeri öne doğru fırladı, Irina bu gri cübbeliler tarafından tamamen gizlenmişti, aynı anda korkunç bir metal kesme sesi yankılandı.
Caius gri cübbelilerin arasından geçti ve alev alev yanan şok olmuş bağıran bir ses patladı,
gardiyanlar hemen düzgünce yerlerini aldılar.
Caius hala Irina nın yanan bedenin orada ve yalnızdı, elinde metal obje Irinanın yandığı küllerin ortasında flama gibi duruyordu
Küçük bir şakırdı sesi ile ateş Caius un ellerinde yok oldu. Volturi'nin arkasında şahitlerin yavaş yavaş dağıldıklarını göründü.
Hepimiz herhangi bir ses çıkarabilmek için bile fazlaca şaşkındık. Bilmem gereken tek bir şeyi düşünüyodum.Ölümün şiddetli bir şekilde geldiğini; şimdi seyretmemiz gereken başka bir olay vardı.
Caius soğuk bir şekilde gülümsedi. " Şimdi yaptığının bütün sorumluluğunu tam olarak almış oldu"
Gözleri bizim ön tarafımızda duran Tanya ve Kate e doğru kaydı, onların donmuş bir şekilde bakan gözlerine bakıyordu.
O anda Caius un gerçek ailenin anlamını bilmediğine dair yanıldığımı anladım. Bu sadece bir hileydi. Irina nın şikayet etmesini istemiyordu. Irina nın karşı koymasını istiyordu. Onu yok edebilmek için nedeni bu olacaktı.
Bu birilerini kışkırabilmesi için eline geçen fırsattı, havada başlayacak fırtınanın sessizliği vardı sanki.
Artık birilerinin savaşmak için nedeni vardı.
Bu fazla çaba gösterilerek oluşturulmaya çalışılan barış şu anda ipte yürüyen bir filin düşüp düşmemesine bağlıydı. Savaş bir kere başladığında, onu durdurmanın herhangi bir yolu olmayacaktı. Sadece bir taraf tamamen tükendiğinde bitecekti. Bizim tarafımızın. Caius bunu biliyordu.
" Durdur onları" Edward bağırdı, Caius un pis sırıtışının tamamen delirttiği Tanya nın kollarının önüne doğru atıldı. Carlisle onu belinden yakalamadan önce Edward'ı elektriği ile çarpmayı bırakmamıştı.
" Herşey için çok geç" " ona istediğini verme"
Kate i kontrol altına almak daha da zordu, Tanya gibi delicesine titriyordu, herkesin ölümüne neden olacak ilk atağı yapmak için yerinde duramıyordu. Rosaile ona çok yakındı, ama Rosalie onu kucaklamadan önce Kate onu şoka sokmuş ve yerde kıvranmasına neden olmuştu. Emmet Kate in kollarından yakaladı ve onu yere düşürdü, Emmett bile onu tekrar tekrar denemesine rağmen durduramıyordu. Kate öyle bir bakmıştı ki sanki artık onu kimse durduramazdı.
Garrett kendini ona doğru savurdu, bu onun yerde kalmasını sağlamştı. Kollarını onun kollarına sarmıştı. Vucudunun spazm geçiyor gibi şok dalgası içerisinde sallandığını görebiliyordum. Gözleri artık iyice siyahlaşmaya başlamıştı ama onu bırakmadı.
Edward " Zafrina" diye bağırdı
Kate in gözleri daha da karardı ve sesi inliyormuş gibi çıkmaya başaldı. Tanya çabalamayı bıraktı.
"Yerimi geri verin" diye mırıldandı
Yapabileceğim en iyisini yapmayı ölesiye istiyordum, kalkanımı takrar arkadaşlarımı korumak için aktif hale getirdim Kate ve onu delicesine korumak isteyen Garrett in arasına ince bir deri şeklinde yerleştirdim.
Ve Garrett kendi kendini yönetmeye başladı, Kate i hala karların üzerinde tutuyordu.
" Eğer seni bırakırsam, beni tekrar aşağıda kilitleyecekmisin, Katie" diye fısıldadı.
Cevap olarak hırladı, hala gözü kapalı titriyordu.
"Beni dinleyin Tanya, Kate" Carlisle sessiz ama kuvvetli bir biçimde fısıldadı
"İntikam şu anda ona yardım edemez. Irina hayatlarınızı bu şekilde harcamanızı asla
istemezdi. Ne yaptığınızı düşünün. Eğer onlara şimdi saldırırsanız hepimiz ölücez."
Tanya nın omuzları kederle kamburlaştı, Carlisle in destek olmak için söylediği sözlerine
güvenmişti. Kate sonunda durmuştu. Carlisle ve Garret kızkardeşleri rahatlacı sözlerle teskin
etmeye çalışıyorlardı.
Benim dikkatimde bizim bu bir dakikalık kaosumuza gözünü dikmiş bakanlara geri dönmüştü.
Gözlerimin köşeşiyle baktığımda, herkes Edward ve Carlisle de dahil savunma yerlerini almışlardı.
En ters bakış Caius dan gelmişti, karın üstünde duran Garrett ve Kate i inanamayan gözlerle dik dik
bakıyordu. Edward ın anılarından onun potansiyelini biliyordu.
Şu anda neler olduğunu anlamışmıdır, acaba benim kalkanımın bu kadar uzak mesefeye gidebileceği
bilebilirmiydi, Edward ın hatıralarından benim neler yapabileceğimi öğrenmişmiydi yada Garrett in
kendine has bir dokunulmazlığı olduğunu mu düşünmüştü?
Volturi safları da artık ileriye atılmaya hazır bir şekilde bekliyorlardı, bizim onlara saldırdığımız anda
bizi yok etmeyi planlamışlardı.
Tam arkalarında 43 şahit çok farklı ifadelerle olanları izliyorlardı. Kafa karışıklığı yerini şüpheye bırakmıştı. Irinan ın hepsini sallayan son sözlerinden sonra. Onun suçu neydi?
Caius dan gelen bu ani atak karşısında volturi nin şahitlerinin de akıllarında bir sürü soru işareti oluşmuştu burada neler oluyordu. Aro ben bu durumu seyrederken hızla etrafı gözden geçirdi, sinirden parlayan yüzü bu ifadesini herkesin görmesini sağlayarak ona ihanet ediyordu. Seyircilerine ihtiyacı vardı.
Stefan ve Vladimir in Aro nun bu rahatsız durumu hakkında fısıldadıklarını duydum.
Aro da beyaz kafasını Romanyalarında tuttuğu gibi tutmaya devam ediyordu. Ama artık ben Volturilerin sadece itibarlı için bizi barış içerisinde bırakıp gideklerine inanmıyordum.
Bizimle işleri bittiğinde, eminimki kendi şahitlerini de bu olayın yayılmaması için öldüreceklerdi. Aralarından herhangi biri kaçsa bile Demetri nin onu öldürene kadar avlayacağına emindim.
Jacop, Renesme, Alice, Jasper, Alistait ve yabancılar, bunun onların hayatlarına mal olacağını nereden bilebilirdi. Demetri ölmeliydi.
Aro Caius un omzuna hafifce dokundu. " Irina hata yaptığından ötürü bu çocuğun ne olduğunu bilen şahitlere rağmen cezalandırıldı" Bu onların sebebi olmalıydı. Geri gitti. " Aslında artık geri dönmemiz gerektiğini düşünüyorum"
Caius doğruldu ve görüntüsü hazır olmadığını gösterdi. Etrafa göz attı hiçbir şey göremedi. Gözleri benim gözlerimle buluştu, görevden alınmış bir adam gibi üzgünce.
Aro kımıldadığında, Renata, Felix ve ve Demetri de otomatik olarak onunla beraber haraket ettiler. " Sadece tam hakikat için" dedi " Sizin şahitlerinizle de konuşmak isterim. Prosedürler, bilirsiniz." ellerini hafifçe kaldırdı.
O anda iki şey oldu. Caius un gözleri Aro ya fokuslandı, ve zayıf bir gülümseme yüzüne yerleşti. Ve Edward'ın elleri gergin bir şekilde yanıyormuş gibi kasıldı ve sanki kemikleri altın kadar güçlü derisini parçalayacakmış gibi göründü. Ona neler olduğunu sormaya korkmuştum, fakat Aro en sessiz nefesi bile duyabilecek kadar yakındaydı.
Carlisle nin Edward'ın yüzüne baktığını gördü, sonra kendi yüzü sertleşti.
Aro bu sefer daha etkili stratejilerle gelmeliydi.Karların üzerinden bir hayalet gibi geçerek Uzak batı tafamıza doğru Amun ve Kebinin 10 metre ilerisine kadar ilerledi. Yakında olan kurtlar öfkelenmişlerdi ama pozisyonlarını korudular.
"Oo, Amun benim güneyli komşum" " Senin beni en son ziyaterinden beri çok zaman geçmiş olmalı" diye kızgınlıkla dedi. Amun endişe içinde kımıldandı, Kebi yerini korudu. " Bizim için zamanın anlamı hep kısa olmuştur"
"Asla zamanın geçtiğini fark edemedim" Amun kımıldamayan dudaklarla doğrudan söylemişti.
"Tabiki doğru" Aro da ona katıldı. " Ama uzak kalmak için belki de başka bir sebebin vardı" dedi
Amun cevap bile vermedi.
Yeni gelenlerin ailenin içerisinde uyum sağlamasını ve aileyle beraber organize bir biçimde haraket etmesini sağlamak korkunç birşey. Bunu ben çok iyi bilirim. Yeni üyelerinizin ailenize tam uyum içersinde olduğunu görmekten memnun oldum. Onlarla beni tanıştırırsan çok memnun olurum. Eminim ki çok kısa bir süre içerisinde siz zaten beni görmeye gelecektiniz de.
"Yani tamam, artık biz hep beraberiz, değilmi canım?
Amun onayladı, ifadesi bomboştu.
"Ama burada olma sebebiniz tabiki bu değil, malesef ki. Carlisle sizi şahitlik yapmanız için aradı"
"Evet"
"Ve onun için şahitlik yapıyormusunuz?"
Amun aynı soğuk ifade ile konuştu "Ben çocuğu gözlemledim. "Açık bir şekilde belli ki bu çocuk ölümsüz çocuklardan değil."
"Aslında bu tespitlerini bize de anlatmalısın" Aro sözünü kesti " Yeni bir oluşumun şu anda var olduğu açıkça görülebiliyor.
Ölümsüz çocuktan kastın, insan çocuğun ısırılması ve vampire dönüşmesi." değilmi.
"Evet, ölümsüz çocuk derken bende bunu kast etmiştim" dedi.
"Çocukla ilgili başka neler gözlemledin?" Aro sordu
"Sizin Edward'ın aklında gördüklerinizden fazlasını değil. Çocuk biyolojik onların çocuğu.
Büyüyor ve öğrenebiliyor."
"Evet, evet" " Ama özellikle burada bulunduğun bir kaç hafta içerisinde ne gördün" diye sevimli bir ses tonuyla sordu.
Amun kaşlarını kaldırdı" Ve çok çabuk bir biçimde büyüyor"
Aro güldü. "Ve sende onun yaşaması gerektiğine inandın"
Dudaklarımdan bu saçma sapan sözler karşsında birkaç hırıltı çıktı ve hırıltı çıkaran yalnız ben değildim. Bizim tarafımızdaki vampirlerin yarısı da aynı şekilde hırladı. Karşımızda duran Volturi şahitleri de aynı sesi çıkarmıştı. Edward geri geri yürüdü ve ellerini beni rahatlatmak için göğsüme koydu.
Aro hırıltıların çıkardığı sese yüzünü dönmedi, ama Amun etrafı hiçde kolay olmayan bir şekilde kolaçan etti.
"Herhangi bir hüküm vermek için gelmedim" diye şiddetli bir biçimde söyledi.
Aro pis pis sırıttı. "Sadece fikrini sordum" dedi.
Amun'un çenesi titriyordu. " Çocukta herhangi bir tehlike görmüyorum. Çok çabuk öğreniyor ve büyüyor"
Aro onayladı. Bir saniye sonra, geri döndü.
"Aro" dedi Amun
"Ben burda şahitliğimi yaptım. Burada yapacak başka bir işim kalmadı. Eşim ve ben artık gitmek istiyoruz.
Aro şiddetlice güldü. " Tabiki. Bir kaç dakika bile olsa seninle konuşmaktan memnun oldum. Ve beni çok yakın bir zamanda ziyarete geleceğinden de eminim.
Amun'un dudakları titredi ve başını onaylarcasına salladı. Eşi Kebi'nin koluna dokundu ve bu iki vampir ormanın içlerinden güney tarafına doğru hızlıca koşmaya başladılar. Onların uzun bir süre daha durmadan koşmaya devam edeceklerini biliyordum.
"Merhaba, sevgili Siobhan. Her zamanki gibi çok güzel görünüyorsun."
Siobhan başını kaldırdı, bekliyordu.
"Ve sen" "Sende Amun gibi sorularıma cevap verecekmisin? diye sordu Aro.
" Evet" dedi Siobhan "Ama ben bazı şeyler eklemek de istiyorum. Renesmee sınırlarını çok iyi biliyor. İnsanlar için tehlikeli değil. Bize de daha iyi uyum sağlayacaktır. Sırrın açığa çıkması için bence o bir tehdit değil"
"Aslında sence diye birşey yok değilmi" Aro tehditkar bir biçimde sordu
Edward homurdandı, boğazından sessiz bir hırıltı çıktı.
Caius un kırmızılaşmış gözleri parladı.
Renata efendisini korumak için hızla yanına doğru geldi.