CENAZE
Merdivenlerden aşağı koşarak indim ve hızla kapıyı açtım.
Tabiiki Jacob’tu.Alice,görmediği zaman bile haklıydı.
Yaklaşık olarak kapıdan 2 metre uzakta duruyordu.,burnu tiksinmekten kırışmıştı ama yüzü pürüzsüzdü:aynı bir maske gibi.Fakat beni kandıramadı,elindeki titremeyi hemen fark ettim.
Gözlerindeki düşmanlığı okuyabiliyordum.O berbat öğleden sonrasını hatırladım.Sam’i bana tercih etmişti.Kendimi savunmak için çenemin yukarı kalktığını hissettim.Kendini savunurcasına açılmıştı.
Jacob’un Rabbit’i kaldırımda duruyordu,Jared tekerin yanında duruyor,Embry’de yolcu koltuğunda oturuyordu.Bunu ne anlama geldiğini biliyordum ,onun buraya yalnız gelmesinden korkmuşlardı.Buna üzüldüm ve biraz rahatsız oldum.Cullenlar böyle değillerdi.
‘ ’Selam’’ dedim en sonunda o konuşmayınca
Jake dudaklarını büktü.Hala kapıdan uzak duruyordu.Gözleri evin içini taradı.
Dişlerimi sıktım’’Burada değil.Bir şeye mi ihtiyacın var?’’
Çekindi.’’Yalnız mısın?’’
‘’Evet’’ dedim
‘’Seninle bir dakika konuşabilirmiyim?’’
‘’Tabiiki konuşabilrisin Jacob,içeri gel’’
Jacob arabada oturan arkadaşlarına baktı.Embry’nin başını hafifçe salladığını fark ettim.Bu nedense beni rahatsız etmişti
Dişlerimi sıkarak,’’Tavuk’’ dedim.
Jake’in gözleri bana döndü,kalın ,siyah kaşları öfkeyle çatılmıştı.
Önce Jared’a sonra Embry’e baktım.Bana bakışları hoşuma gitmemişti,gerçekten de Jacob’u incitecek bir şey yapabileceğimi mi düşünüyorlardı?Jacob içeri girdikten sonra kapıyı yüzlerine kapattım.
Jacob holde arkamda duruyor ve salondaki battaniyelere bakıyordu.
‘’Pijama partisimi?’’diye sordu, ses tonu iğneleyiciydi
‘’Evet’’dedim.Bu şekilde davrandığında Jacob’tan hoşlanmıyordum.’’Senden ne haber?’’
Tekrar burnunu kırıştırdı sanki tiksindiği bir koku varmış gibiydi.’’Arkadaşın nerde?’’sesindeki vurguyu fark ettim.
‘’Yapması gereken işleri vardı.Söyle Jacob,ne istiyorsun?’’
Odadaki bir şey onu huysuzlaştırmıştı.,uzun kolları titriyordu.Soruma cevap vermedi.Onun yerine mutfağa gitti,yorgun gözlerle etrafa bir göz attı.
Onu takip ettim.
‘’Hey’’dedim,önünde durarak.Yürümeyi kesti ve bana baktı,’’Sorun nedir?’’
‘’Burada olmak hoşuma gitmiyor’’
Bu beni incitmişti.
‘’O zaman buraya gelmen gerektiği için üzgünüm’’diye mırıldandım.’’Neden bana bir an önce ne istediğini söylemiyorsun?Böylece hemen gidebilirsin.’’
‘’Sana birkaç soru sormam gerekiyor.Fazla vaktimi almaz.Cenazeye gitmem gerekiyor’’
‘’Tamam,haydi sor o zaman’’Muhtemelen kin olayını biraz fazla abartmıştım amaonun beni ne kadar incittiğini anlamasını istiyordum.Adil olmadığımı biliyordum.Sonuçta ‘’kan emiciyi’’ ona tercih etmiştim.Önce ben onu incitmiştim.
Derin bir nefes aldı ve parmaklarının titremesi geçti.Yüzünü bir maske kapladı.
‘’Cullenlardan biri,burada ,seninle kalıyor.’’
‘’Evet Alice Cullen’’
Düşünceli bir şekilde kafasını salladı.’’Ne kadar süre için burada?’’
‘’Ne kadar isterse’’Sesimde bir tartışma tonu vardı’’Bu açık bir davet.’’
‘’Ona lütfen diğerinden bahseder misin?Victoria’dan’’
Benzim attı’’Bahsettim bile’’
Başını salladı.’’Biliyorsun Cullen buradayken ancak kendi toprağımızı koruyabiliriz.La Push’ta güvende olabilirsin.Seni burada koruyamam.’’
‘’Tamam’’ dedim .
Dışarıya baktı.Devam etmedi.
‘’Bu kadar mı?’’
Gözlerini pencereye dikti ve cevapladı.’’Bir şey daha var’’
Bekledim ama devam etmedi.En sonunda’’Evet?’’ diye sordum.
‘’Geri kalanlar da gelecekmiymiş?’’diye sordu sakin ve sessizce.Bana Sam’in her zamanki tavrını hatırlatmıştı.Jacob,Sam gibi olmaya başlıyordu…Bunun beni neden bu kadar çok rahatsız ettiğini anlayamadım.
Şimdi susma sırası bendeydi.İnceleyen gözlerle bana baktı.
‘’Evet?’’ dedi sakin ifadesinin arkasındaki gerginliği gizlemeye zorlanıyordu.
‘’Hayır,’’dedim en sonunda.İsteksizce konuşuyordum
‘’Geri dönmüyorlar.’’
Bakışları değişmedi’’Tamam,hepsi bu kadardı.’’
‘’Tamam,haydi koş şimdi.Git ve Sam’e korkunç canavarların seni gelip seni almayacağını haber ver.’’
‘’Tamam’’diye tekrar etti.Hala sakindi.
Hepsi bu kadar gibi gözüküyordu.Jacob mutfakta fişek gibi çıktı.Ön kapının açılmasını bekledim ama hiçbir şey duymadım.Ocağın üstündeki saatin tik takını duyabiliyordum.Bu kadar sessiz gitmesine şaşırmıştım.
Ne büyük bir felaket.Nasıl bu kadar kısa bir süre içerisinde onu kendime yabancılaştırmıştım?
Alice geri döndüğünde beni affedecekmiydi?Ya affetmezse?
Tezgaha yaslandım ve kafamı ellerimin arasına gömdüm.Nasıl her şeyi bu kadar berbat edebilmiştim?Ama başka ne yapabilirdim?
‘’Bella…’’Jacob canı sıkkın bir şekilde seslendi.
Yüzümü ellerimin arasından çektim ve Jacob’ın mutfak kapısında çekinerek duruğunu gördüm
,gitmemişti.O sırada elimde parlayan damlaları görünce ağladığımı fark ettim.
Jacob’un sakin ifadesi yok olmuştu,yüzü gergindi ve kendinden emin değil gibi görünüyordu.
Hızlıca bana doğru yürüdü,gözlerimiz aynı hizaya gelsin diye kafasını eğdi.
‘’Tekrar yaptım,değil mi?’’
‘’Neyi yaptın?’’ sesim çatallaşmıştı.
‘’Tekrar sözümü tutamadım.Üzgünüm’’
‘’Önemli değil’’diye mırıldandım’’Bu sefer ben başlattım.’’
Yüzü buruştu’’Onlar hakkında ne hissettiğini biliyorum.Beni bu kadar şaşırtmamalıydı.’’
Gözlerindeki nefreti görebiliyordum.Ona gerçekte Alice’in nasıl biri olduğunu anlatmak istiyordum ama şu anın bunun için doğru zaman olmadığını biliyordum.
O yüzden sadece ‘’Üzgünüm.’’diyebildim tekrardan.
‘’Bunun için üzülmeyelim ,tamam mı?Sadece ziyaret ediyor değil mi?Gidecek ve her şey eski haline dönecek.’’
‘’İkinizlede aynı anda arkadaş olamazmıyım?’’Sesim incindiğimi açığa çıkarmıştı.
Başını yavaşça salladı.’’Hayır zannetmiyorum’’
Burnumu çektim ve koca ayaklarıma baktım.’’Ama bekleyeceksin,değil mi?Hala benim arkadaşım olacaksın.Alice’İ seviyor olsam bile değil mi?’’
Gözlerine bakamadım,son cümlem hakkında ne düşündüğünü görmekten korkuyordum.Cevap vermek bir dakikasını aldı,o yüzdende bakmamakta haklı olduğumu düşündüm.
‘’Evet hala senin arkadaşın olacağım’’dedi kabaca.’’Neyi seversen sev.’’
‘’Söz mü?’’
‘’Söz’’
Kollarının beni sardığını hissettim ve başımı göğsüne dayadım.’Hala burnumu çekiyordum.’’Bu berbat.’’
‘’Evet’’ Saçımı kokladı ve’’Iyy’’ dedi.
‘’Ne?’’ dedim kafamı kaldırdım ve burnunu buruşturduğunu gördüm.
‘’Neden herkes koktuğumu düşünüyor?Kokmuyorum!!’’
Gülümsedi’’Evet kokuyorsun.Onlar gibi kokuyorsun.Çamaşır suyu.Çok tatlı.Ve…buzlu.Burnumu yakıyor.’’
‘’Gerçekten mi?’’Bu garipti.Bence Alice çok güzel kokuyordu.En azından bir insana güzel geliyordu.’’O zaman neden Alice de koktuğumu düşünüyor?’’
Bu sözlerin üzerine gülümsemesi yok oldu.’’Belki ben de ona güzel kokmuyorumdur.’’
‘’Ama ikiniz de bana çok güzel kokuyorsunuz.’’Başımı tekrar ona yasladım.Kapıdan çıkar çıkmaz onu özleyecektim.Kötü bir zamanlamaydı,bir yandanda Alice’in sonsuza kadar kalmasını istiyordum.O gittiğinde mecazi anlamda ölecektim.Ama uzun süre Jake’i görmeden nasıl yaşardım?Ne facia ama…
‘’Seni özleyeceğim’’diye fısıldadı Jacab.Sanki düşüncelerimin bir yankısıydı.’’Hem de her dakika.Umarım bir an önce gider.’’
‘’Gerçekten bu şekilde olmak zorunda değil ,Jake’’
İçini çekti’’Evet,bu şekilde olmak zorunda Bella.Sen…onu seviyorsun.Bu yüzden onun yakınlarında olmamam gerek.Bunu kaldırabilecek kadar sakinmiyim,bilmiyorum.Anlaşmayı bozarsam Sam çıldırır ve eminimki sende arkadaşını öldürmemden pek hoşlanmazsın.’’
Bunu söyler söylemez geri çekildim ama kollarını daha da sıktı ve gitmeme izin vermedi.’’Kaçmanın anlamı yok durum böyle Bella’’
‘’Durumun böyle olmasından hoşlanmıyorum.’’
Jacob çenemi tuttu ve ona bakmam için hafifçe kaldırdı.
‘’Evet ,ikimizde aynı anda insanken her şey daha güzeldi değil mi?’’
Derin bir nefes aldım.
Uzun bir süre birbirimize baktık.Eli tenimi okşuyordu.Yüzümde,dalgın bir üzüntü vardı biliyorum.Kısa bir süre içinde olsa,henüz onunla vedalaşmak istemiyordum.Birbirimizin gözlerinin içine baktık.Yüz ifadesi değişti.
Beni bıraktı ve öteki eliyle yanaklarıma düşen saçları geriye doğru itti.Parmaklarının titrediğini hissedebiliyordum. Ama bu sefer sinirden değildi.Avuç içini yanağıma dayadı,yüzüm sıcacık avuçlarının arasındaydı.
‘’Bella,’’ diye fısıldadı.
Donmuştum.
Hayır!Henüz bu kararı vermemiştim.Bunu yapabileceğimden emin değildim ve artık düşünmek için vaktim yoktu.
Eğer onu reddedersem sonuçlarının ne olacağını bilememek aptallık olurdu
Ona baktım.Benim Jacob’um değildi ama olabilirdi.Yüzü tanıdıktı ve sevdiğim yüzdü.Bir sürü yönden onu seviyordum.Benim güvenli bir sığınağımdı.Ama şimdi onun bana ait olmasını seçebilirdim.
Alice geri dönmüştü ama bu hiç bir şeyi değiştirmiyordu.Gerçek aşk artık kaybolmuştu.Prens,tılsımlı uykumdan beni uyandırmak için gelmeyecekti.Bende bir prenses değildim zaten.Peri masallarında öteki öpücüklerle ilgili bir protokol varmıydı?Hiç büyü içermeyen sıradan bir çeşit varmıydı?
Belkide kolay olurdu,elini tutmak ve kollarının beni sarması.Belkide kendimi iyi hissedebilirdim.Belkide bu ihanet sayılmazdı.Üstelik,kime ihanet ediyordumki?Sadece kendime.
Jacob gözlerini benimkilerin üstünde tutarak hafifçe eğildi.Henüz karar verememiştim.
Telefonun ani ve keskin çalışı ikimizide yerinden hoplatmıştı ama yine de o istifini bozmadı..Elini çenemden çekti ve üzerimden uzanarak telefon ahizesini aldı ama diğer eli güvenle yüzümü tutuyordu.Kara gözleri,gözlerimi serbest bırakmıyordu.Kafam tepki veremeyecek kadar karışıktı.
‘’Swanlar’ın evi,’’ dedi Jacob.Sesi kısık ama kuvvetliydi.
Telefonun diğer ucundaki kişi cevap verince Jacob birden değişti.Dikleşti ve elini yüzümden çekti.Gözleri düzleşti yüzü boş bir ifade aldı.Arayanın Alice olduğuna emindim.
Kendime geldim ve telefonu almak için elimi uzattım.Jacob elimi görmezden geldi.
‘’Burada değil’’ dedi Jacob .Kelimeleri tehtidkar çıkıyordu.
Kısa bir yanıt geldi.Sanki karşı taraf daha fazla bilgi istiyordu çünkü Jacob istemeden olsada ekledi’’Cenazede’’
Sonra Jacob telefonu kapattı’’ Pis kan emici,’’ diye mırıldandı.Bana döndüğünde yüzünde acı bir maske vardı.
‘’Kimin yüzüne kapattın?’’Yutkundum.Çileden çıkmıştım.’’Benim evimde ve benim telefonumda?’’
‘’Sakin ol ,o yüzüme kapattı.’’
‘’O? Arayan kimdi?’’
Küçümseyerek,’’Dr. Carlisle Cullen’’dedi.
‘’Neden telefonu bana vermedin?!’
‘’ Seni istemedi’’ dedi Jacob soğuk bir ses tonuyla,’’Charlie’nin nerede olduğunu sordu ,bende söyledim.Nezaket kurallarını yerine getirdiğimi düşünüyorum.’’
‘’Beni dinle Jacob Black-‘’
Ama beni dinlemediği oldukça açıktı.Hızla kafasını çevirip arkasına baktı,sanki öteki odadan birisi benim adımı söylemişti.Gözleri açıldı,vucudu gerildi,ve bedeni zangırdamaya başladı.Bende kulak kesildim,ama hiçbir ses duyamadım.
‘’Hoşça kal Bells ‘’dedi ve ön kapıya koştu.
Arkasından koştum’’ Ne oldu?’’
Ve sonra ona çarptım,çünkü geriye doğru sıçramıştı.Etrafında döndü ve beni yan tarafa düşürdü.Yumak halinde yere düştüm,ayaklarım onunkilere dolanmıştı.
O arka kapıya doğru koştururken ben ayağa kalmaya çalışıyordum,sonra tekrar dondu.
Alice hareketsizce merdivenlerin başında duruyordu.
‘’ Bella,’’ dedi boğulur gibi bir sesle.
Ayağa kalktım.Gözleri sersem gibi bakıyordu.Yüzü süzülmüş,kemikten daha beyaz görünüyordu.İnce vucudu çalkalanıyor gibiydi.
‘’Alice, ne oldu?’’ diye haykırdım,ellerimi onun yüzüne bastırdım ve sakinleştirmeye çalıştım.
Gözleri benimkilere kilitlendi,acı doluydu.
‘’Edward’’Tek söyleyebildiği buydu,sesi fısıltı halinde çıkmıştı.
Vucudum Alice’in cevabını aklımdan önce algıladı.Önce odanın neden döndüğünü ya da kulaklarımdan gelen boş uğultunun nereden geldiğini anlamadım.Aklım kendini zorluyordu ama,Alice’in kasvetli yüzüyle Edward’ın ne alakası olduğunu anlayamıyordum.
Jacob’un küplere binmiş sesi kulaklarımda çınlıyordu,küfür ediyordu.Yeni arkadaşları belikli üzerinde kötü bir etki yaratıyorlardı.
Nasıl geldiğimi bilmiyorum ama kanepenin üzerindeydim ve Jacob hala küfrediyordu.Sanki deprem oluyordu,altımdaki kanepe deli gibi sallanıyordu.
‘’Ona ne yaptın??’’diye bağırdı Jacob.
Alice onu duymazlıktan geldi’’Bella?Bella kendine gel,acele etmemiz lazım’’
‘’Geri çekil ‘’ dedi Jacob
‘’Sakin ol Jacob Black.’’ Dedi Alice’’ Onun bu kadar yakınındayken bunu yapmak istemezsin.’’
‘’Kendimi kontrol etmede bir problem yaşayacağımı sanmıyorum’’diye cevap verdi sertçe.Sesi daha sakin çıkıyordu.
‘’Alice’’ sesim zayıflamıştı’’Neler oldu?’ diye sordum ,aslında cevabı duymak istemiyordum.
‘’Bilmiyorum’’dedi’’Ne düşünüyor?!’
Başımın dönmesine rağmen ayağı kalkmaya çalıştım.Jacob’un kolumu tuttuğunu fark ettim.Sallanan oydu kanepe değil.
Gözlerim tekrar Alice’i bulduğunda ,çantasından küçük,gümüş rengi bir cep telefonu çıkartıyordu..
Parmakları numaraları o kadar hızlı çeviriyorduki,göremedim bile.
‘’Rose hemen Carlisle ile konuşmam gerek.’’Sesi sert çıkıyordu.’’Tamam,gelir gelmez.Hayır uçakta olacağım.Baksana,Edward’dan haber aldınız mı?’’
Alice durakladı,ağzı şaşkınlıkla açılmıştı.Sanki bir korku filmi izliyormuş gibiydi,elindeki telefon titriyordu.
‘’Neden?’’ diye soludu.’’Bunu niye yapasın ki,Rosalie?’’
Cevap neydi bilmiyorum,ama çenesi sinirden sımsıkı kitlendi.Gözleri daraldı.
‘’Her iki durumdada haksızsın Rosalie.Sence bu bir sorun olmayacak mı?’’Sesi hala sertti.’’Evet bu doğru çok iyi.Ben yanılmışım…Uzun hikaye…Ama sen o konuda hatalısın bu yüzden arıyorum…Evet,bu tam olarak gördüğüm şey.’’
Alice’in sesi sertti.Dudakları gerilmişti.’’Bunun için artık çok geç Rose,pişmanlıklarını inanacak birine sakla.’’Alice telefonu hızla kapattı.
‘’Alice,’’Henüz onun konuşmasına izin veremezdim.Konuşmaya başlayıp,hayatımda geride kalan parçalarıda yıkıp yok etmesinden önce birkaç saniyeye ihtiyacım vardı.
‘’Alice,Carlisle geri geldi aslında.Senden önce aradı…’’
Bana boş boş baktı.’’Ne zaman aradı?’’
‘’Sen gelmeden yarım dakika kadar önce.’’
‘’Ne söyledi?’’Sabırsızlıkla cevabımı bekliyordu.
‘’Ben konuşmadım’’ Jacob’a baktım.
Alice insanın içine işleyen bakışlarını ona çevirdi.Ürktü,ama yanımda durmaya devam etti.Biçimsizce,sanki beni korumaya çalışır gibi yanıma oturdu.
‘’Charlie’yi sordu ve ona Charlie’nin burada olmadığını söyledim.’’ Diye mırıldandı Jacob öfkeyle.
‘’Hepsi bu kadar mı’’Alice buz gibi sesiyle ısrarla sordu.
‘’Sonra yüzüme kapattı.’’dedi Jacob.Omuriliğinden aşağı bir ürperme geldi,beni de salladı.
‘’Sende ona Charlie’nin cenazede olduğunu söyledin.’’diye hatırlattım.
Alice kafasını hızla bana çevirdi.’’Tam olarak hangi kelimelerle söyledi?’’
‘’Dedi ki’Burada değil’ ve daha sonra Carlisle,Charlie’nin nerede olduğu,nu sorunca’Cenazede’ dedi’’
Alice inledi ve dizleinin üstüne çöktü.
‘’Anlat bana Alice,’’ diye fısıldadım.
‘’Telefondaki Carlisle değildi’’ dedi umutsuzca.
‘’Bana yalancı mı diyorsun?’’Jacob sinirle bağırdı.
Alice onu duymazlıktan geldi ve bana baktı.
‘’Edward’dı’’kelimeleri fısıltıya dönüştü.’’Senin öldüğünü zannediyor.’’
Aklım tekrar çalışmaya başlamıştı.Bunlar korktuğum sözler değildi.İçim rahatladı.
‘’Rosalie,ona kendimi öldürdüğümü söyledi ,değil mi?’’ dedim rahatlayarak.
‘’Evet,’’dedi Alice gözleri tekrar sertçe bakıyordu.
‘’Rose’da inanmış.Benim geleceği gördüğümü o kadar çok inanıyorlarki.Ama onun Edward’ı arayıp bunu söylemesi…’’Sesi koruyla titredi.
‘’Ve Edward burayı aradığında,Jacob’un benim cenazemde bahsettiğini zannetti.’’Ona ne kadar yakınlaştığımı fark edince içime iğneler saplandı,sesinden sadece birkaç santim uzaktaydım.Tırnaklarımı Jacob’un koluna geçirdim,ama o hissetmedi bile.
Alice bana garip garip baktı,’’Üzgün değilsin,’’diye fısıldadı
‘’Evet kötüm bir zamanlama oldu ama her şey düzelir.Bir dahaki aradığında,ona birileri…gerçekten…ne olduğunu…’’Bir an sustum.Bakışları,boğazıma bir yumru takılmasına neden oldu.
Neden bu kadar paniklemişti?Neden korkuyla bakıyordu?Az önce Rosalie’ye telefonda söylediği neydi?Ne gördüğüne dair….Ve Rosalie’nin pişmanlığı,Rosalie benimle ilgili olan hiçbir şeyden pişmanlık duymazdı.Ama eğer ailesini incitirse,kardeşini incitirse…
‘’Bella,’’diye fısıldadı.’’Edward ,tekrar aramayacak,Rosalie’ye inandı.’’
‘’Ben anlamıyorum.’’
‘’İtalya’ya gidiyor.’’
Anlamam için sadece tek bir kalp atışlık süre yetti.
Edward’ın sesi bana geri gelmişti,ama bu onun zihnimde yankılanan mükemmel ses değildi.Sadece zayıf hafızamın tek düze sesiydi.Ama kelimeler göğsümü delmek için yeterliydiler.Beni sevmesi için her şeyi verebileceğim kelimeler.
Evet sensiz yaşayamayacaktım,demişti bana,bu odada birlikte Romeo ve Juliet’i seyrederken.Ama nasıl yapacağımdan emin değildim…Emmet ve Jasper bana yardım etmezlerdi,biliyordum…o yüzden İtalya’ya gidip Volturileri kışkırtmayı düşündüm…Onları sinirlendiremezsin.Tabii ölmek istemiyorsan…
Tabii ölmek istemiyorsan…
‘’HAYIR!!!’’ Bütün fısıltıların ardından öyle bir çığlık attım ki,ikisi de yerinde zıpladı.
‘’Hayır!Hayır,hayır,hayır!Yapamaz!Bunu yapamaz!’’
‘’Arkadaşın seni kurtarmak için çok geç olduğunu söyleyince karar vermiş olmalı.’’
‘’Ama o…o gitti.Artık beni istemiyordu!Şimdi ne farkı var ki?Eninde sonunda öleceğimi biliyordu!’’
‘’Senden daha uzun yaşamayı planladığını zannetmiyorum’’ dedi Alice
‘’Ne cüretle yapar bunu?!’’ diye bağırdım.Ayağa kalkınca Jacob tekrar kalktı ve Alice ile benim aramda durmaya çalıştı.
‘’Jacob,çekil önümden.’’Titreyen vucudunu çaresiz bir sabırsızlıkla ittirdim.’’Şimdi ne yapacağız?’’diye yalvardım Alice’e.Bir şeyler yapmalıydı.’’Onu arayamaz mıyız?Carlisle arayamaz mı?’’
Başını sallıyordu.’’İlk önce onu aramayı denedim.Telefonunu,Rio’da bir çöp tenekesinin yanına bırakmış.Bir başkası cevapladı…’’
‘’Daha önce acele etmemiz gerekiyor dedin.Nasıl acele edeceğiz?Haydi ne yapmamız gerekiyorsa yapalım!’’
‘’Bella sanırım sana sorabilirm…’’Kararsızlıkla sustu.
‘’Sor bana!’’diye bağırdım.
Ellerimi omzuma koydu , olduğum yerde durdum.
‘’Belki geç kalmış olabiliriz.Onun Volturi’ye gittiğini gördüm…ve ölmek istiyordu.’’İkimizde korkuyla haykırdık ve gözlerim ağlamaktan neredeyse kör olmuştu.’’Herşey onlara bağlı.Onlar karar verene kadar,görmeme imkan yok.’’
‘’Ya hayır derlerde?Belki de Edward’ın yedek planı vardır.Onlar şehirlerini koruyorlar.Eğer Edward barışı bozacak bir şey yaparsa,onu durduracaklarını zannediyor.Ve haklı.Durduracaklar…’’
Şaşkınlıkla Alice’’ baktım.Hala neden burada durduğumuzu açıklayan bir şey söylememişti.
‘’Eğer onun isteğini onaylamışlarsa,çok geç kaldık.Eğer onlar Edward’a hayır derse ve Edward yedek plana geçip onları kızdırırsa yine geç kalmışızdır.Ama belki de…yetişebiliriz.
‘’Haydi gidelim!’’
‘’Dinle Bella!Vaktinde gittik ya da gitmedik,biz Volturi şehtinin göbeğinde olacağız.Eğer başarılı olduysa onun suç ortağı gibi görüneceğim.Sen çok fazla şey bilen bir insansın ve güzel kokuyorsun.Hepimizi ortadan kaldırabilirler.Bu yemeğe geç kalma cezası gibi bir şey değil.’’
‘’Bizi burada tutan sorun bu mu ?’’diye sordum hayretle.
‘’Eğer sen korkuyorsan ben yalnız başıma giderim.’’Hesabımda ne kadar para kaldığını hemen hesapladım ve geri kalanını Alice’in borç verip vermeyeceğini düşündüm.
‘’Ben sadece seni öldürmelerinden korkuyorum.’’
Tiksintiyle homurdandım.’’Ben az kalsın kendimi öldürüyordum.Bana ne yapmam gerektiğini söyle!’’
‘’Charlie’ye bir not yaz.Ben havaalanını ararım.’’
‘’Charlie…’’Dedim üzgünce.
Varlığım onu korumuyordu ama onu burada tek başına bırakıp…
‘’Charlie’ye bir şey olmasına izin vermeyeceğim.’’Jacob’un sesi kaba ve kızgındı.’’Başlarım anlaşmaya.’’
Ona baktım.
’’Çabuk ol Bella.’’dedi Alice aceleyle.
Mutfağa koştum,çekmeceleri açıyor,içindekileri yere fırlatıyordum.Kalem arıyordum.Pürüzsüz kahverengi bir el bana kalem uzattı.
‘’Teşekkürler’’diye mırıldandım ve kalemin kapağını ağzımla çıkardım.Sessizce bana telefonun başında duran not kağıtlarını uzattı.
Baba,diye başladım söze.Ben Alice ile beraberim.Edward’ın başı belada.Geri döndüğümde beni cezalandırabilirsin.Biliyorum kötü bir zamanlama.Seni çok seviyorum,Bella.
‘’Gitme,’’diye fısıldadı Jacob.Alice artık etrafımızda olmadığı için siniri geçmişti.
Onunla tartışarak vakit harcamayacaktım.’’Lütfen,lütfen,lütfen,Charlie’ye iyi bak.’’ Dedim ve ön odadan fırladım.Alice çantasını omzuna almış beni bekliyordu.
‘’Cüzdanını al,kimliğe ihtiyacın olacak. Lütfen bana pasaportun olduğunu söyle.Bir tane pasaport uyduracak vaktimiz yok.’’
Başımı salladım ve merdivenlerden yukarı fırladım Annemin,Phil ile Meksika’da bir sahilde evlenmek istediğini söylediği güne minnettardım.Diğer planları gibi bu da boşa çıkmıştı.Ama ben bütün hazırlıklarımı tamamladıktan sonra.
Odama çıktım.Eski cüzdanımı,temiz bir bluzu,eşofman altımı çantama tıktım ve en üste de diş fırçamı koydum.Merdivenlerden aşağı koşturdum.Deja vu hissi gittikçe boğucu olmaya başlamıştı.En azından geçen sefer olduğu gibi Charlie ile yüz yüze vedalaşmak zorunda değildim.
Jacob ve Alice,açık kapının önünde karşı karşıya duruyorlardı,birbirlerinden oldukça uzaktaydılar.İkiside benim gürültüyle kapıya geldiğimi fark etmiş gibi görünmüyorlardı.
‘’Kendini bazı durumlarda kontrol edebiliyorsundur.Ama onu yanlarına götürdüğün bu asalaklar-‘’Jacob onu suçlarken çok gergindi.
‘’Evet.Evet haklısın,köpek.’’Alice de hırlıyordu.’’Volturiler bizim ırkımızın özüdür.Beni kokladığında saçlarının dikleşmesine neden olan onlar.Onlar senin kabuslarının esas maddesi,iç güdülerinin ardındaki korku.’’
‘’Ve sen, bir şişe şarap gibi,Bella’yı onların partisine götürüyorsun.’’
‘’Onu burada yalnız bıraksam daha mı iyi olur?Victoria sezdirmeden onu avlamaya çalışırken?’’
‘’Kızıl saçlıyla başa çıkabiliriz.’’
‘’O zaman neden hala avlanıyor?’’
Jacob hırladı ve vucudunu bir titreme sardı.
‘’Kesin şunu!’’ diye bağırdım ikisine birden.’’Geri döndüğümüzde kavga edersiniz.Hadi gidelim!’’
Alice hızlıca arabaya gitti.Onun peşinden koşturdum,sonra kapıyı kilitlemek için geri döndüm.
Jacob titreyen elleriyle kolumu tuttu.’’Lütfen,Bella sana yalvarıyorum.’’
Koyu gözleri yaşlarla parlıyordu.Boğazıma bir yumru takıldı.
‘’Jake,gitmem-’’
‘’Gerek değil aslında.Gerçekten gerek yok.Burada benimle kalabilirsin.Hayatta olursun.Charlie için.Benim için.’’
Alice sabırsızca gaza basınca arabadan bir gürültü yükseldi.
Başımı salladım,gözyaşlarım etrafa sıçardı.Kolumu çektim ve benimle daha fazla kavga etmedi.
‘’Sakın ölme Bella.’’dedi.’’Gitme.Gitme.’’
Ya onu bir daha göremezsem?
Bu düşünceyle sessiz göz yaşlarım hıçkırığa dönüştü.Kollarımı onun beline doladım ve kısa bir süre sarıldım.
Gözyaşlarıyla ıslanmış yüzümü göğsüne dayadım.Ellerini saçlarıma attı,sanki beni uzak tutmak istiyordu.
‘’hoşça kal Jake,’’ Elini saçımdan çektim ve avuç içini öptüm.Yüzüne bakamıyordum.
‘’Üzgünüm,’’ dedim
Sonra döndüm ve arabaya koştum.Yolcu kapısı açıktı ve beni bekliyordu.Sırt çantamı arka koltuğa fırlattım ve oturup kapıyı kapattım.
‘’Charlie’ye iyi bak!’’ diye bağırırken camdan dışarı baktım ama Jacob çoktan gitmişti.Alice gaza bastığında ağacın kenarında beyaz bir şey gördüm.Bir ayakkabı.
Merdivenlerden aşağı koşarak indim ve hızla kapıyı açtım.
Tabiiki Jacob’tu.Alice,görmediği zaman bile haklıydı.
Yaklaşık olarak kapıdan 2 metre uzakta duruyordu.,burnu tiksinmekten kırışmıştı ama yüzü pürüzsüzdü:aynı bir maske gibi.Fakat beni kandıramadı,elindeki titremeyi hemen fark ettim.
Gözlerindeki düşmanlığı okuyabiliyordum.O berbat öğleden sonrasını hatırladım.Sam’i bana tercih etmişti.Kendimi savunmak için çenemin yukarı kalktığını hissettim.Kendini savunurcasına açılmıştı.
Jacob’un Rabbit’i kaldırımda duruyordu,Jared tekerin yanında duruyor,Embry’de yolcu koltuğunda oturuyordu.Bunu ne anlama geldiğini biliyordum ,onun buraya yalnız gelmesinden korkmuşlardı.Buna üzüldüm ve biraz rahatsız oldum.Cullenlar böyle değillerdi.
‘ ’Selam’’ dedim en sonunda o konuşmayınca
Jake dudaklarını büktü.Hala kapıdan uzak duruyordu.Gözleri evin içini taradı.
Dişlerimi sıktım’’Burada değil.Bir şeye mi ihtiyacın var?’’
Çekindi.’’Yalnız mısın?’’
‘’Evet’’ dedim
‘’Seninle bir dakika konuşabilirmiyim?’’
‘’Tabiiki konuşabilrisin Jacob,içeri gel’’
Jacob arabada oturan arkadaşlarına baktı.Embry’nin başını hafifçe salladığını fark ettim.Bu nedense beni rahatsız etmişti
Dişlerimi sıkarak,’’Tavuk’’ dedim.
Jake’in gözleri bana döndü,kalın ,siyah kaşları öfkeyle çatılmıştı.
Önce Jared’a sonra Embry’e baktım.Bana bakışları hoşuma gitmemişti,gerçekten de Jacob’u incitecek bir şey yapabileceğimi mi düşünüyorlardı?Jacob içeri girdikten sonra kapıyı yüzlerine kapattım.
Jacob holde arkamda duruyor ve salondaki battaniyelere bakıyordu.
‘’Pijama partisimi?’’diye sordu, ses tonu iğneleyiciydi
‘’Evet’’dedim.Bu şekilde davrandığında Jacob’tan hoşlanmıyordum.’’Senden ne haber?’’
Tekrar burnunu kırıştırdı sanki tiksindiği bir koku varmış gibiydi.’’Arkadaşın nerde?’’sesindeki vurguyu fark ettim.
‘’Yapması gereken işleri vardı.Söyle Jacob,ne istiyorsun?’’
Odadaki bir şey onu huysuzlaştırmıştı.,uzun kolları titriyordu.Soruma cevap vermedi.Onun yerine mutfağa gitti,yorgun gözlerle etrafa bir göz attı.
Onu takip ettim.
‘’Hey’’dedim,önünde durarak.Yürümeyi kesti ve bana baktı,’’Sorun nedir?’’
‘’Burada olmak hoşuma gitmiyor’’
Bu beni incitmişti.
‘’O zaman buraya gelmen gerektiği için üzgünüm’’diye mırıldandım.’’Neden bana bir an önce ne istediğini söylemiyorsun?Böylece hemen gidebilirsin.’’
‘’Sana birkaç soru sormam gerekiyor.Fazla vaktimi almaz.Cenazeye gitmem gerekiyor’’
‘’Tamam,haydi sor o zaman’’Muhtemelen kin olayını biraz fazla abartmıştım amaonun beni ne kadar incittiğini anlamasını istiyordum.Adil olmadığımı biliyordum.Sonuçta ‘’kan emiciyi’’ ona tercih etmiştim.Önce ben onu incitmiştim.
Derin bir nefes aldı ve parmaklarının titremesi geçti.Yüzünü bir maske kapladı.
‘’Cullenlardan biri,burada ,seninle kalıyor.’’
‘’Evet Alice Cullen’’
Düşünceli bir şekilde kafasını salladı.’’Ne kadar süre için burada?’’
‘’Ne kadar isterse’’Sesimde bir tartışma tonu vardı’’Bu açık bir davet.’’
‘’Ona lütfen diğerinden bahseder misin?Victoria’dan’’
Benzim attı’’Bahsettim bile’’
Başını salladı.’’Biliyorsun Cullen buradayken ancak kendi toprağımızı koruyabiliriz.La Push’ta güvende olabilirsin.Seni burada koruyamam.’’
‘’Tamam’’ dedim .
Dışarıya baktı.Devam etmedi.
‘’Bu kadar mı?’’
Gözlerini pencereye dikti ve cevapladı.’’Bir şey daha var’’
Bekledim ama devam etmedi.En sonunda’’Evet?’’ diye sordum.
‘’Geri kalanlar da gelecekmiymiş?’’diye sordu sakin ve sessizce.Bana Sam’in her zamanki tavrını hatırlatmıştı.Jacob,Sam gibi olmaya başlıyordu…Bunun beni neden bu kadar çok rahatsız ettiğini anlayamadım.
Şimdi susma sırası bendeydi.İnceleyen gözlerle bana baktı.
‘’Evet?’’ dedi sakin ifadesinin arkasındaki gerginliği gizlemeye zorlanıyordu.
‘’Hayır,’’dedim en sonunda.İsteksizce konuşuyordum
‘’Geri dönmüyorlar.’’
Bakışları değişmedi’’Tamam,hepsi bu kadardı.’’
‘’Tamam,haydi koş şimdi.Git ve Sam’e korkunç canavarların seni gelip seni almayacağını haber ver.’’
‘’Tamam’’diye tekrar etti.Hala sakindi.
Hepsi bu kadar gibi gözüküyordu.Jacob mutfakta fişek gibi çıktı.Ön kapının açılmasını bekledim ama hiçbir şey duymadım.Ocağın üstündeki saatin tik takını duyabiliyordum.Bu kadar sessiz gitmesine şaşırmıştım.
Ne büyük bir felaket.Nasıl bu kadar kısa bir süre içerisinde onu kendime yabancılaştırmıştım?
Alice geri döndüğünde beni affedecekmiydi?Ya affetmezse?
Tezgaha yaslandım ve kafamı ellerimin arasına gömdüm.Nasıl her şeyi bu kadar berbat edebilmiştim?Ama başka ne yapabilirdim?
‘’Bella…’’Jacob canı sıkkın bir şekilde seslendi.
Yüzümü ellerimin arasından çektim ve Jacob’ın mutfak kapısında çekinerek duruğunu gördüm
,gitmemişti.O sırada elimde parlayan damlaları görünce ağladığımı fark ettim.
Jacob’un sakin ifadesi yok olmuştu,yüzü gergindi ve kendinden emin değil gibi görünüyordu.
Hızlıca bana doğru yürüdü,gözlerimiz aynı hizaya gelsin diye kafasını eğdi.
‘’Tekrar yaptım,değil mi?’’
‘’Neyi yaptın?’’ sesim çatallaşmıştı.
‘’Tekrar sözümü tutamadım.Üzgünüm’’
‘’Önemli değil’’diye mırıldandım’’Bu sefer ben başlattım.’’
Yüzü buruştu’’Onlar hakkında ne hissettiğini biliyorum.Beni bu kadar şaşırtmamalıydı.’’
Gözlerindeki nefreti görebiliyordum.Ona gerçekte Alice’in nasıl biri olduğunu anlatmak istiyordum ama şu anın bunun için doğru zaman olmadığını biliyordum.
O yüzden sadece ‘’Üzgünüm.’’diyebildim tekrardan.
‘’Bunun için üzülmeyelim ,tamam mı?Sadece ziyaret ediyor değil mi?Gidecek ve her şey eski haline dönecek.’’
‘’İkinizlede aynı anda arkadaş olamazmıyım?’’Sesim incindiğimi açığa çıkarmıştı.
Başını yavaşça salladı.’’Hayır zannetmiyorum’’
Burnumu çektim ve koca ayaklarıma baktım.’’Ama bekleyeceksin,değil mi?Hala benim arkadaşım olacaksın.Alice’İ seviyor olsam bile değil mi?’’
Gözlerine bakamadım,son cümlem hakkında ne düşündüğünü görmekten korkuyordum.Cevap vermek bir dakikasını aldı,o yüzdende bakmamakta haklı olduğumu düşündüm.
‘’Evet hala senin arkadaşın olacağım’’dedi kabaca.’’Neyi seversen sev.’’
‘’Söz mü?’’
‘’Söz’’
Kollarının beni sardığını hissettim ve başımı göğsüne dayadım.’Hala burnumu çekiyordum.’’Bu berbat.’’
‘’Evet’’ Saçımı kokladı ve’’Iyy’’ dedi.
‘’Ne?’’ dedim kafamı kaldırdım ve burnunu buruşturduğunu gördüm.
‘’Neden herkes koktuğumu düşünüyor?Kokmuyorum!!’’
Gülümsedi’’Evet kokuyorsun.Onlar gibi kokuyorsun.Çamaşır suyu.Çok tatlı.Ve…buzlu.Burnumu yakıyor.’’
‘’Gerçekten mi?’’Bu garipti.Bence Alice çok güzel kokuyordu.En azından bir insana güzel geliyordu.’’O zaman neden Alice de koktuğumu düşünüyor?’’
Bu sözlerin üzerine gülümsemesi yok oldu.’’Belki ben de ona güzel kokmuyorumdur.’’
‘’Ama ikiniz de bana çok güzel kokuyorsunuz.’’Başımı tekrar ona yasladım.Kapıdan çıkar çıkmaz onu özleyecektim.Kötü bir zamanlamaydı,bir yandanda Alice’in sonsuza kadar kalmasını istiyordum.O gittiğinde mecazi anlamda ölecektim.Ama uzun süre Jake’i görmeden nasıl yaşardım?Ne facia ama…
‘’Seni özleyeceğim’’diye fısıldadı Jacab.Sanki düşüncelerimin bir yankısıydı.’’Hem de her dakika.Umarım bir an önce gider.’’
‘’Gerçekten bu şekilde olmak zorunda değil ,Jake’’
İçini çekti’’Evet,bu şekilde olmak zorunda Bella.Sen…onu seviyorsun.Bu yüzden onun yakınlarında olmamam gerek.Bunu kaldırabilecek kadar sakinmiyim,bilmiyorum.Anlaşmayı bozarsam Sam çıldırır ve eminimki sende arkadaşını öldürmemden pek hoşlanmazsın.’’
Bunu söyler söylemez geri çekildim ama kollarını daha da sıktı ve gitmeme izin vermedi.’’Kaçmanın anlamı yok durum böyle Bella’’
‘’Durumun böyle olmasından hoşlanmıyorum.’’
Jacob çenemi tuttu ve ona bakmam için hafifçe kaldırdı.
‘’Evet ,ikimizde aynı anda insanken her şey daha güzeldi değil mi?’’
Derin bir nefes aldım.
Uzun bir süre birbirimize baktık.Eli tenimi okşuyordu.Yüzümde,dalgın bir üzüntü vardı biliyorum.Kısa bir süre içinde olsa,henüz onunla vedalaşmak istemiyordum.Birbirimizin gözlerinin içine baktık.Yüz ifadesi değişti.
Beni bıraktı ve öteki eliyle yanaklarıma düşen saçları geriye doğru itti.Parmaklarının titrediğini hissedebiliyordum. Ama bu sefer sinirden değildi.Avuç içini yanağıma dayadı,yüzüm sıcacık avuçlarının arasındaydı.
‘’Bella,’’ diye fısıldadı.
Donmuştum.
Hayır!Henüz bu kararı vermemiştim.Bunu yapabileceğimden emin değildim ve artık düşünmek için vaktim yoktu.
Eğer onu reddedersem sonuçlarının ne olacağını bilememek aptallık olurdu
Ona baktım.Benim Jacob’um değildi ama olabilirdi.Yüzü tanıdıktı ve sevdiğim yüzdü.Bir sürü yönden onu seviyordum.Benim güvenli bir sığınağımdı.Ama şimdi onun bana ait olmasını seçebilirdim.
Alice geri dönmüştü ama bu hiç bir şeyi değiştirmiyordu.Gerçek aşk artık kaybolmuştu.Prens,tılsımlı uykumdan beni uyandırmak için gelmeyecekti.Bende bir prenses değildim zaten.Peri masallarında öteki öpücüklerle ilgili bir protokol varmıydı?Hiç büyü içermeyen sıradan bir çeşit varmıydı?
Belkide kolay olurdu,elini tutmak ve kollarının beni sarması.Belkide kendimi iyi hissedebilirdim.Belkide bu ihanet sayılmazdı.Üstelik,kime ihanet ediyordumki?Sadece kendime.
Jacob gözlerini benimkilerin üstünde tutarak hafifçe eğildi.Henüz karar verememiştim.
Telefonun ani ve keskin çalışı ikimizide yerinden hoplatmıştı ama yine de o istifini bozmadı..Elini çenemden çekti ve üzerimden uzanarak telefon ahizesini aldı ama diğer eli güvenle yüzümü tutuyordu.Kara gözleri,gözlerimi serbest bırakmıyordu.Kafam tepki veremeyecek kadar karışıktı.
‘’Swanlar’ın evi,’’ dedi Jacob.Sesi kısık ama kuvvetliydi.
Telefonun diğer ucundaki kişi cevap verince Jacob birden değişti.Dikleşti ve elini yüzümden çekti.Gözleri düzleşti yüzü boş bir ifade aldı.Arayanın Alice olduğuna emindim.
Kendime geldim ve telefonu almak için elimi uzattım.Jacob elimi görmezden geldi.
‘’Burada değil’’ dedi Jacob .Kelimeleri tehtidkar çıkıyordu.
Kısa bir yanıt geldi.Sanki karşı taraf daha fazla bilgi istiyordu çünkü Jacob istemeden olsada ekledi’’Cenazede’’
Sonra Jacob telefonu kapattı’’ Pis kan emici,’’ diye mırıldandı.Bana döndüğünde yüzünde acı bir maske vardı.
‘’Kimin yüzüne kapattın?’’Yutkundum.Çileden çıkmıştım.’’Benim evimde ve benim telefonumda?’’
‘’Sakin ol ,o yüzüme kapattı.’’
‘’O? Arayan kimdi?’’
Küçümseyerek,’’Dr. Carlisle Cullen’’dedi.
‘’Neden telefonu bana vermedin?!’
‘’ Seni istemedi’’ dedi Jacob soğuk bir ses tonuyla,’’Charlie’nin nerede olduğunu sordu ,bende söyledim.Nezaket kurallarını yerine getirdiğimi düşünüyorum.’’
‘’Beni dinle Jacob Black-‘’
Ama beni dinlemediği oldukça açıktı.Hızla kafasını çevirip arkasına baktı,sanki öteki odadan birisi benim adımı söylemişti.Gözleri açıldı,vucudu gerildi,ve bedeni zangırdamaya başladı.Bende kulak kesildim,ama hiçbir ses duyamadım.
‘’Hoşça kal Bells ‘’dedi ve ön kapıya koştu.
Arkasından koştum’’ Ne oldu?’’
Ve sonra ona çarptım,çünkü geriye doğru sıçramıştı.Etrafında döndü ve beni yan tarafa düşürdü.Yumak halinde yere düştüm,ayaklarım onunkilere dolanmıştı.
O arka kapıya doğru koştururken ben ayağa kalmaya çalışıyordum,sonra tekrar dondu.
Alice hareketsizce merdivenlerin başında duruyordu.
‘’ Bella,’’ dedi boğulur gibi bir sesle.
Ayağa kalktım.Gözleri sersem gibi bakıyordu.Yüzü süzülmüş,kemikten daha beyaz görünüyordu.İnce vucudu çalkalanıyor gibiydi.
‘’Alice, ne oldu?’’ diye haykırdım,ellerimi onun yüzüne bastırdım ve sakinleştirmeye çalıştım.
Gözleri benimkilere kilitlendi,acı doluydu.
‘’Edward’’Tek söyleyebildiği buydu,sesi fısıltı halinde çıkmıştı.
Vucudum Alice’in cevabını aklımdan önce algıladı.Önce odanın neden döndüğünü ya da kulaklarımdan gelen boş uğultunun nereden geldiğini anlamadım.Aklım kendini zorluyordu ama,Alice’in kasvetli yüzüyle Edward’ın ne alakası olduğunu anlayamıyordum.
Jacob’un küplere binmiş sesi kulaklarımda çınlıyordu,küfür ediyordu.Yeni arkadaşları belikli üzerinde kötü bir etki yaratıyorlardı.
Nasıl geldiğimi bilmiyorum ama kanepenin üzerindeydim ve Jacob hala küfrediyordu.Sanki deprem oluyordu,altımdaki kanepe deli gibi sallanıyordu.
‘’Ona ne yaptın??’’diye bağırdı Jacob.
Alice onu duymazlıktan geldi’’Bella?Bella kendine gel,acele etmemiz lazım’’
‘’Geri çekil ‘’ dedi Jacob
‘’Sakin ol Jacob Black.’’ Dedi Alice’’ Onun bu kadar yakınındayken bunu yapmak istemezsin.’’
‘’Kendimi kontrol etmede bir problem yaşayacağımı sanmıyorum’’diye cevap verdi sertçe.Sesi daha sakin çıkıyordu.
‘’Alice’’ sesim zayıflamıştı’’Neler oldu?’ diye sordum ,aslında cevabı duymak istemiyordum.
‘’Bilmiyorum’’dedi’’Ne düşünüyor?!’
Başımın dönmesine rağmen ayağı kalkmaya çalıştım.Jacob’un kolumu tuttuğunu fark ettim.Sallanan oydu kanepe değil.
Gözlerim tekrar Alice’i bulduğunda ,çantasından küçük,gümüş rengi bir cep telefonu çıkartıyordu..
Parmakları numaraları o kadar hızlı çeviriyorduki,göremedim bile.
‘’Rose hemen Carlisle ile konuşmam gerek.’’Sesi sert çıkıyordu.’’Tamam,gelir gelmez.Hayır uçakta olacağım.Baksana,Edward’dan haber aldınız mı?’’
Alice durakladı,ağzı şaşkınlıkla açılmıştı.Sanki bir korku filmi izliyormuş gibiydi,elindeki telefon titriyordu.
‘’Neden?’’ diye soludu.’’Bunu niye yapasın ki,Rosalie?’’
Cevap neydi bilmiyorum,ama çenesi sinirden sımsıkı kitlendi.Gözleri daraldı.
‘’Her iki durumdada haksızsın Rosalie.Sence bu bir sorun olmayacak mı?’’Sesi hala sertti.’’Evet bu doğru çok iyi.Ben yanılmışım…Uzun hikaye…Ama sen o konuda hatalısın bu yüzden arıyorum…Evet,bu tam olarak gördüğüm şey.’’
Alice’in sesi sertti.Dudakları gerilmişti.’’Bunun için artık çok geç Rose,pişmanlıklarını inanacak birine sakla.’’Alice telefonu hızla kapattı.
‘’Alice,’’Henüz onun konuşmasına izin veremezdim.Konuşmaya başlayıp,hayatımda geride kalan parçalarıda yıkıp yok etmesinden önce birkaç saniyeye ihtiyacım vardı.
‘’Alice,Carlisle geri geldi aslında.Senden önce aradı…’’
Bana boş boş baktı.’’Ne zaman aradı?’’
‘’Sen gelmeden yarım dakika kadar önce.’’
‘’Ne söyledi?’’Sabırsızlıkla cevabımı bekliyordu.
‘’Ben konuşmadım’’ Jacob’a baktım.
Alice insanın içine işleyen bakışlarını ona çevirdi.Ürktü,ama yanımda durmaya devam etti.Biçimsizce,sanki beni korumaya çalışır gibi yanıma oturdu.
‘’Charlie’yi sordu ve ona Charlie’nin burada olmadığını söyledim.’’ Diye mırıldandı Jacob öfkeyle.
‘’Hepsi bu kadar mı’’Alice buz gibi sesiyle ısrarla sordu.
‘’Sonra yüzüme kapattı.’’dedi Jacob.Omuriliğinden aşağı bir ürperme geldi,beni de salladı.
‘’Sende ona Charlie’nin cenazede olduğunu söyledin.’’diye hatırlattım.
Alice kafasını hızla bana çevirdi.’’Tam olarak hangi kelimelerle söyledi?’’
‘’Dedi ki’Burada değil’ ve daha sonra Carlisle,Charlie’nin nerede olduğu,nu sorunca’Cenazede’ dedi’’
Alice inledi ve dizleinin üstüne çöktü.
‘’Anlat bana Alice,’’ diye fısıldadım.
‘’Telefondaki Carlisle değildi’’ dedi umutsuzca.
‘’Bana yalancı mı diyorsun?’’Jacob sinirle bağırdı.
Alice onu duymazlıktan geldi ve bana baktı.
‘’Edward’dı’’kelimeleri fısıltıya dönüştü.’’Senin öldüğünü zannediyor.’’
Aklım tekrar çalışmaya başlamıştı.Bunlar korktuğum sözler değildi.İçim rahatladı.
‘’Rosalie,ona kendimi öldürdüğümü söyledi ,değil mi?’’ dedim rahatlayarak.
‘’Evet,’’dedi Alice gözleri tekrar sertçe bakıyordu.
‘’Rose’da inanmış.Benim geleceği gördüğümü o kadar çok inanıyorlarki.Ama onun Edward’ı arayıp bunu söylemesi…’’Sesi koruyla titredi.
‘’Ve Edward burayı aradığında,Jacob’un benim cenazemde bahsettiğini zannetti.’’Ona ne kadar yakınlaştığımı fark edince içime iğneler saplandı,sesinden sadece birkaç santim uzaktaydım.Tırnaklarımı Jacob’un koluna geçirdim,ama o hissetmedi bile.
Alice bana garip garip baktı,’’Üzgün değilsin,’’diye fısıldadı
‘’Evet kötüm bir zamanlama oldu ama her şey düzelir.Bir dahaki aradığında,ona birileri…gerçekten…ne olduğunu…’’Bir an sustum.Bakışları,boğazıma bir yumru takılmasına neden oldu.
Neden bu kadar paniklemişti?Neden korkuyla bakıyordu?Az önce Rosalie’ye telefonda söylediği neydi?Ne gördüğüne dair….Ve Rosalie’nin pişmanlığı,Rosalie benimle ilgili olan hiçbir şeyden pişmanlık duymazdı.Ama eğer ailesini incitirse,kardeşini incitirse…
‘’Bella,’’diye fısıldadı.’’Edward ,tekrar aramayacak,Rosalie’ye inandı.’’
‘’Ben anlamıyorum.’’
‘’İtalya’ya gidiyor.’’
Anlamam için sadece tek bir kalp atışlık süre yetti.
Edward’ın sesi bana geri gelmişti,ama bu onun zihnimde yankılanan mükemmel ses değildi.Sadece zayıf hafızamın tek düze sesiydi.Ama kelimeler göğsümü delmek için yeterliydiler.Beni sevmesi için her şeyi verebileceğim kelimeler.
Evet sensiz yaşayamayacaktım,demişti bana,bu odada birlikte Romeo ve Juliet’i seyrederken.Ama nasıl yapacağımdan emin değildim…Emmet ve Jasper bana yardım etmezlerdi,biliyordum…o yüzden İtalya’ya gidip Volturileri kışkırtmayı düşündüm…Onları sinirlendiremezsin.Tabii ölmek istemiyorsan…
Tabii ölmek istemiyorsan…
‘’HAYIR!!!’’ Bütün fısıltıların ardından öyle bir çığlık attım ki,ikisi de yerinde zıpladı.
‘’Hayır!Hayır,hayır,hayır!Yapamaz!Bunu yapamaz!’’
‘’Arkadaşın seni kurtarmak için çok geç olduğunu söyleyince karar vermiş olmalı.’’
‘’Ama o…o gitti.Artık beni istemiyordu!Şimdi ne farkı var ki?Eninde sonunda öleceğimi biliyordu!’’
‘’Senden daha uzun yaşamayı planladığını zannetmiyorum’’ dedi Alice
‘’Ne cüretle yapar bunu?!’’ diye bağırdım.Ayağa kalkınca Jacob tekrar kalktı ve Alice ile benim aramda durmaya çalıştı.
‘’Jacob,çekil önümden.’’Titreyen vucudunu çaresiz bir sabırsızlıkla ittirdim.’’Şimdi ne yapacağız?’’diye yalvardım Alice’e.Bir şeyler yapmalıydı.’’Onu arayamaz mıyız?Carlisle arayamaz mı?’’
Başını sallıyordu.’’İlk önce onu aramayı denedim.Telefonunu,Rio’da bir çöp tenekesinin yanına bırakmış.Bir başkası cevapladı…’’
‘’Daha önce acele etmemiz gerekiyor dedin.Nasıl acele edeceğiz?Haydi ne yapmamız gerekiyorsa yapalım!’’
‘’Bella sanırım sana sorabilirm…’’Kararsızlıkla sustu.
‘’Sor bana!’’diye bağırdım.
Ellerimi omzuma koydu , olduğum yerde durdum.
‘’Belki geç kalmış olabiliriz.Onun Volturi’ye gittiğini gördüm…ve ölmek istiyordu.’’İkimizde korkuyla haykırdık ve gözlerim ağlamaktan neredeyse kör olmuştu.’’Herşey onlara bağlı.Onlar karar verene kadar,görmeme imkan yok.’’
‘’Ya hayır derlerde?Belki de Edward’ın yedek planı vardır.Onlar şehirlerini koruyorlar.Eğer Edward barışı bozacak bir şey yaparsa,onu durduracaklarını zannediyor.Ve haklı.Durduracaklar…’’
Şaşkınlıkla Alice’’ baktım.Hala neden burada durduğumuzu açıklayan bir şey söylememişti.
‘’Eğer onun isteğini onaylamışlarsa,çok geç kaldık.Eğer onlar Edward’a hayır derse ve Edward yedek plana geçip onları kızdırırsa yine geç kalmışızdır.Ama belki de…yetişebiliriz.
‘’Haydi gidelim!’’
‘’Dinle Bella!Vaktinde gittik ya da gitmedik,biz Volturi şehtinin göbeğinde olacağız.Eğer başarılı olduysa onun suç ortağı gibi görüneceğim.Sen çok fazla şey bilen bir insansın ve güzel kokuyorsun.Hepimizi ortadan kaldırabilirler.Bu yemeğe geç kalma cezası gibi bir şey değil.’’
‘’Bizi burada tutan sorun bu mu ?’’diye sordum hayretle.
‘’Eğer sen korkuyorsan ben yalnız başıma giderim.’’Hesabımda ne kadar para kaldığını hemen hesapladım ve geri kalanını Alice’in borç verip vermeyeceğini düşündüm.
‘’Ben sadece seni öldürmelerinden korkuyorum.’’
Tiksintiyle homurdandım.’’Ben az kalsın kendimi öldürüyordum.Bana ne yapmam gerektiğini söyle!’’
‘’Charlie’ye bir not yaz.Ben havaalanını ararım.’’
‘’Charlie…’’Dedim üzgünce.
Varlığım onu korumuyordu ama onu burada tek başına bırakıp…
‘’Charlie’ye bir şey olmasına izin vermeyeceğim.’’Jacob’un sesi kaba ve kızgındı.’’Başlarım anlaşmaya.’’
Ona baktım.
’’Çabuk ol Bella.’’dedi Alice aceleyle.
Mutfağa koştum,çekmeceleri açıyor,içindekileri yere fırlatıyordum.Kalem arıyordum.Pürüzsüz kahverengi bir el bana kalem uzattı.
‘’Teşekkürler’’diye mırıldandım ve kalemin kapağını ağzımla çıkardım.Sessizce bana telefonun başında duran not kağıtlarını uzattı.
Baba,diye başladım söze.Ben Alice ile beraberim.Edward’ın başı belada.Geri döndüğümde beni cezalandırabilirsin.Biliyorum kötü bir zamanlama.Seni çok seviyorum,Bella.
‘’Gitme,’’diye fısıldadı Jacob.Alice artık etrafımızda olmadığı için siniri geçmişti.
Onunla tartışarak vakit harcamayacaktım.’’Lütfen,lütfen,lütfen,Charlie’ye iyi bak.’’ Dedim ve ön odadan fırladım.Alice çantasını omzuna almış beni bekliyordu.
‘’Cüzdanını al,kimliğe ihtiyacın olacak. Lütfen bana pasaportun olduğunu söyle.Bir tane pasaport uyduracak vaktimiz yok.’’
Başımı salladım ve merdivenlerden yukarı fırladım Annemin,Phil ile Meksika’da bir sahilde evlenmek istediğini söylediği güne minnettardım.Diğer planları gibi bu da boşa çıkmıştı.Ama ben bütün hazırlıklarımı tamamladıktan sonra.
Odama çıktım.Eski cüzdanımı,temiz bir bluzu,eşofman altımı çantama tıktım ve en üste de diş fırçamı koydum.Merdivenlerden aşağı koşturdum.Deja vu hissi gittikçe boğucu olmaya başlamıştı.En azından geçen sefer olduğu gibi Charlie ile yüz yüze vedalaşmak zorunda değildim.
Jacob ve Alice,açık kapının önünde karşı karşıya duruyorlardı,birbirlerinden oldukça uzaktaydılar.İkiside benim gürültüyle kapıya geldiğimi fark etmiş gibi görünmüyorlardı.
‘’Kendini bazı durumlarda kontrol edebiliyorsundur.Ama onu yanlarına götürdüğün bu asalaklar-‘’Jacob onu suçlarken çok gergindi.
‘’Evet.Evet haklısın,köpek.’’Alice de hırlıyordu.’’Volturiler bizim ırkımızın özüdür.Beni kokladığında saçlarının dikleşmesine neden olan onlar.Onlar senin kabuslarının esas maddesi,iç güdülerinin ardındaki korku.’’
‘’Ve sen, bir şişe şarap gibi,Bella’yı onların partisine götürüyorsun.’’
‘’Onu burada yalnız bıraksam daha mı iyi olur?Victoria sezdirmeden onu avlamaya çalışırken?’’
‘’Kızıl saçlıyla başa çıkabiliriz.’’
‘’O zaman neden hala avlanıyor?’’
Jacob hırladı ve vucudunu bir titreme sardı.
‘’Kesin şunu!’’ diye bağırdım ikisine birden.’’Geri döndüğümüzde kavga edersiniz.Hadi gidelim!’’
Alice hızlıca arabaya gitti.Onun peşinden koşturdum,sonra kapıyı kilitlemek için geri döndüm.
Jacob titreyen elleriyle kolumu tuttu.’’Lütfen,Bella sana yalvarıyorum.’’
Koyu gözleri yaşlarla parlıyordu.Boğazıma bir yumru takıldı.
‘’Jake,gitmem-’’
‘’Gerek değil aslında.Gerçekten gerek yok.Burada benimle kalabilirsin.Hayatta olursun.Charlie için.Benim için.’’
Alice sabırsızca gaza basınca arabadan bir gürültü yükseldi.
Başımı salladım,gözyaşlarım etrafa sıçardı.Kolumu çektim ve benimle daha fazla kavga etmedi.
‘’Sakın ölme Bella.’’dedi.’’Gitme.Gitme.’’
Ya onu bir daha göremezsem?
Bu düşünceyle sessiz göz yaşlarım hıçkırığa dönüştü.Kollarımı onun beline doladım ve kısa bir süre sarıldım.
Gözyaşlarıyla ıslanmış yüzümü göğsüne dayadım.Ellerini saçlarıma attı,sanki beni uzak tutmak istiyordu.
‘’hoşça kal Jake,’’ Elini saçımdan çektim ve avuç içini öptüm.Yüzüne bakamıyordum.
‘’Üzgünüm,’’ dedim
Sonra döndüm ve arabaya koştum.Yolcu kapısı açıktı ve beni bekliyordu.Sırt çantamı arka koltuğa fırlattım ve oturup kapıyı kapattım.
‘’Charlie’ye iyi bak!’’ diye bağırırken camdan dışarı baktım ama Jacob çoktan gitmişti.Alice gaza bastığında ağacın kenarında beyaz bir şey gördüm.Bir ayakkabı.