“ Seni şimdiden özledim”
“ Gitmek zorunda değilim. Kalabilirim”
“Hımmm”
“ Kalbimin atış hızını kontrol edebilmek, düzensiz nefes alıp vermemi düzeltebilmem ve dudaklarımızın birbirine tam uyumlu şekilde birbirine yapışmasının hazzını hissedebilmem için uzun bir saniye geçmişti.
Bazen bir vampiri öptüğümü unutmak benim için çok kolay oluyordu. Çünkü benim öptüğüm adam normal biri değildi bir insan değildi, meleklerden bile daha güzel bir varlık kollarımın arasındaydı, dudakları dudaklarıma tekrar tekrar dokunduğunda bunun sadece Edward’ı öpmenin keyfine varıyordum. Onun için benim kanımın tadının cezbediciliğinin onda çok uzun süre önce alışkanlık yarattığını iddaa ediyordu, onun için beni kaybetme fikri kesinlikle hiçbir şey için feda edilemezdi.
Ama kanımın kokusunun hala ona acı verdiğini biliyordum, hala boğazını her nefes aldığında alev alev yaktığını.
Gözlerimi açtığımda onunda gözlerinin açık olduğunu gördüm, benim yüzüme bakıyordu. Bu şekilde bana bakması bende hiçbir algı uyandırmadı. Saldırganca ısırarak akıtabileceği kanım yerine benim onun için bir ödül olduğum gibi.
Gözlerimiz bir saniye için birbirine kilitlenmişti, onun ruhunu bile görebildiğim altın renki gözleri çok derinlere dalmıştı. Bu gerçek çok aptalca gelmişti, onun ruhunun varlığı soru sorulamaz bir şekilde gerçekti, bir vampir bile olmasına rağmen. Onun ruhu bu dünyadaki en güzel ruhdu, aşırı zeki beyninden bile ve hatta kusursuz vicudundan göz alınamaz yüzünden bile…
Benimde ruhumu görüp görmediğini anlamak için o da bana bakıyordu, gördüğüne bayılmış gibi bir hali vardı.
Aklımın içini göremiyordu, herkesin düşüncelerini duyabiliyordu benimki hariç. Acaba bu fevkalede özelliklere ve bazı ölümsüzlerin yaptıkları korkunç şeylere karşı bağışık geliştirmemi sağlayan benim beynimde çok farklı bir sorun mu vardı, kim bilebilirdi ki? (Sadece beynim dokunulmazdı, bedenim hala diğer vampirlerin yeteneklerini üzerinde göstebilmeleri için olduğu yerde duruyordu) Ama nasıl bir sebep yüzünden olursa olsun cidden bu özelliğe sahip olduğum için minnettardım, sırlarımı saklayabiliyordum ben. Seçenekleri hesaba katmak çok sıkıcıydı.
Yüzünü tekrar kendi yüzüme doğru çektim.
Bir dakika sonra “ Kesinlikle kalıyorum” diye mırıldadı.
“ Ya hayır. Bu bekarlğa veda partisi. Tabikide gitmek zorundasın aşkım”
Gitmesini söylediğim kelimeler ağzımdan dökülüyordu ama ellerim hala bronz saçlarının üzerinde gezdikmekten de kendimi alamıyordum. Soğuk ellerini yüzümde gezdiriyordu.
“ Bekârlığa veda partileri bekar günlerinin artık geçtiğinden ötürü üzülenler için tasarlanmış bir eğlencedir. Ben arkamda bıraktıklarımdan ötürü üzgün sayılmam ki. Bu yüzden de bu partiyi illa ki yapmama da gerek yok”
Bu kış gibi soğuk tene dokunarak “ Haklısın doğru” diye nefes alarak konuştum.
Burası benim mutlu yerimdi. Charlie odasında uyuyordu, bu bizim neredeyse yalnız olduğumuz anlamına geliyordu. Küçücük yatağında içinde birbirimize dolanmıştık, ne kadar sarılınabiliyorsa da o kadar birbirimize sarılmıştık, kozacın içerisindeymişçesine gibi duruyordum. Battaniyenin gerekli olmasında nefret ediyordum, ama eğer çenem soğuktan ötürü titrerse de romantizmimiz mahfolacaktı.
Sobayı da Ağustos ayında açarsam, Charlie kesinlikle bunu dikkate alırdı.
Sonunda, Edward’ın tişörtü yerde duruyordu. Onun vicudunun nasıl mükemmel olduğunu tekrar anladımda şoka girmem de uzun sürmedi, beyaz, soğuk ve mermer gibi cilalı.
Başımı taş gibi çenesinin üzerine koydum, karnına doğru üstüne yattım, sadece merak ediyordum.
Hafif bir şekilde de olsa tüyleri diken diken olmuştu ve dudakları benimkileri yeniden buldu. Camdan yapılmışçasına düzgün dudaklarına dikkatlice dudaklarımı bastırdım. Nefesinin tadını yüzümün üzerinden alabiliyordum soğuk ama lezzetli.
Beni geri itmeye başladı, bu onun aramızdaki bazı şeylerin hızlı gittiğini düşüdndüğünde verdiği otomatik tepkiydi, aslında resfleksleri bile her şeyden çok devam etmeyi istiyordu. Edward tüm hayatını bu tür fiziksel zevklerden kendini mahrum bırakarak geçirmişti. Şimdi bu alışkanlıklarını değiştirmenin onu nasıl korkuttuğunu biliyordum.
“ Bekle” dedim, omuzlarına daha sıkıca bastırarak ve kendime ona doğru doğru çekerekç Onun beline ayağımla bir tekme atarak. “ Pratik yapmak her şeyin daha mükemmel olmasını sağlar”
Kısık sesli güldü. “ İyi, Bunun mükemmel olması için yeterince pratik yapdık ama, değimli? “ Bütün bir ay boyunca biz seninle bu pratik çalışmalarını yaparken yoksa sen uyuyormuydun?”
“ Ama bu giyinik provaydı” diye ona hatırlattım “ ve biz sadece malum bu öpüşme sahnelerinde pratik yapabildik. Güvenli olmadığını denemek için zamanımız olmayabilir”
Güleceğini düşünmüştüm ama cevap vermedi, vicudu bu kadar stresten haraketsiz hale gelmişti. Altın gözleri katı ve sert hale geldiği görünüyordu.
Söylediklerimi düşündüm ve ve bunları duyması gerektiğini karar verdim.
“ Bela” diye fılsılda.
“ Tekrar aynı şeye başlamadı” dedim “ Anlaşma anlaşmadır”
“ Bilmiyorum, ama seninle bu pozisyonda dururken konsantre olmam çok zor. Doğru dürüst düşünemiyorm bile. Kendimi kontrol edemeyevilirim. Yaralanabilirsin.”
"Bella . .."
"Sişşşşş!" İçerisinde kaybolduğu bu panik atak durumdan çıkması için dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Bunu daha önce de duymuştum. Anlaşma ile istediğini elde edememişti. Artık ilk önce onunla evlenmem gerektiği konusunda ısrar etmesine de gerek kalmamıştı. Aynı dakikalarda beni geri öpmeye başladı, ama ona bununla başa çıkmak zorunda olduğunu söylemedim. Her zaman benim için endişelenecekti.
Benim için endişelenmesine gerek kalmadığı zamanlarda acaba ne yapacaktı. Bu kadar boş zamanı kaldığında acaba ne olacaktı. Mutlaka kendisine yeni bir hobi bulması gerekiyordu.
“ Ayakların nasıl” diye sordu.”
“ Harfi harfine aslında ne demek istediğini anlamıştım, Kızartılmış ekmek kadar sıcak”
Gerçekten mi ? Eminsin değimli? Fikrini değiştirmen için çok geç değil.”
“ Beni terk etmeye mi çalışıyorsun?”
Gülümsedi. “ Sadece emin olmaya çalışıyorum aşkım. Emin olmadığın hiçbirşeyi yapmanı istemiyorum.
“ Bundan eminim. Kalanı ile de başa çıkabilirim sanıyorum”
Tereddüt etmişt, o anda bende acaba vurmak için ayağımı ağzıma değdirebilirmiyim diye merak ediyordum.
“ Yapabilir misin? Hızlıca sormuştu “ Düğünden bahsetmiyorum huzursuzluklarına ramen hayatta kalacağın konusunda çok pozitifim ama ondan sonra, Renee, Charlie en olacak?
“ Onları tabikide özleyeceğim” dedim “ Daha da kötüsü onlar da beni özleyeceklerdi, ama ben Edward’a bunu söyleyipde ona gaz vermek istemedim.
"Angela and Ben and Jessica and Mike."
“ Arkadaşlarımı da özleyeceğim” tehlikeli bir bir güldüm “ Özellikle Mike’ı. Ahh Mike” “ Senden nasıl vaz geçeceğim”
Edward homurdandı.
Güldüm ama sonra ciddice. “ Edward biz bütün bunları zaten kaç kere düşündük. Zor olacağını biliyorum, ama bu benim istediğim tek şey. Seni istiyorum, seni sonsuza kadar isteyeceğim. Bir yaşam zamanı benim için yeterli değil.
“ Sonsuza kadar 18 inde kalacaksın” diye mırıldandı
“ Her kadının hayali, gerçek olmış olacak” diye cevap verdim
“ Asla değişmeyeceksin, asla şimdiki gibi olamayacaksın”
“ Ne demek istiyorsun” dedim
Yavaşça cevap verdi “ Charli e evleneceğimizi söylediğimizde, onun ne düşündüğünü hatırlıyormusun? Senin hamile olduğunu düşünmüştü
“ Aynı zamanda da seni vurmayı düşünmüştü” “ Güldüm, kabul et işte bir saniyeliğine de olsa dürüstçe o buna karar vermişti”
Cevap vermedi.
“ Ne Edward”
“ Ben sadece işte, Ben yani ben bunun gerçek olmasını o kadar çok istedim ki”
“ Neee” nefesim hızlanmıştı
“ Bunun olmasının mutlaka bir yolu olmalıydı. Bizim öyle bir potansiyelimiz olabilirdi. Bunu senden alıyorum ve bundan e kadar nefret ettiğimi bilemezsin”
Sadece bir dakika sonra “ Ne yaptığımı biliyorum ben” dedim
“ Bunu nasıl bilebilirsin ki Bela? Anneme, kızkardeşime bak. Senin hayal ettiğin kadr kolay değil böyle bir fedakârlığa katlanmak.
“ Esme de Rosalie de iyiler. Eğer bu ileride bizim için proble olursa, bizde Esme nin yaptığını yaparız. Evlat ediniriz.
Anladı ama sesi vahşi bir şekilde çıkıyordu. “ Bu haksızlık. Ben senin benim için fedakârlık yapmanı istemiyorum ki. Ben sana bir şeyler vermek istiyorum, bazı şeyleri senden uzaklaştırmak değil. Geleceğini çalmak itemiyorum. Eğer insan olabilseydim…
Ellerimi dudaklarına götürdüm ve “ Sen benim geleceğimsin aşkım. Şimdi lütfen dur. Artık üzülme şimdi erkek kardeşlerini gelip seni almaları için çağıracağım. Belki de bekârlığa veda partisine ihtiyacın vardır”
“ Üzgünüm, Seni de üzdüm, değil mi? Bana sinirli olmalısın”
" Ayaklarımız üşüdümü?" “ “ Benden vaz geçtin mi”
“ O etkiyi yaratamaz. Seni bir yüzyıldır bekliyorum, Bayan Swan. Düğün seramonisi sadece beklediğim şeylerden biri”
“ Ya evet, kutsal beraberlikle kutsanmış aşk”
“ Yanlış olan ne”
“Artık erkek kardeşlerimi çağırmana gerek kalmadı” dişerini gıcıkdatarak demişti. Aslında Emmett ve Jasper bu gece beni dışarı çıkarmak için zaten geliyorlar.
Ona daha da sıkıca sarıldım ve bir saniye sonra ellerimi çözdüm. Emmett le şimdi bu yüzden kavga etmek istemiyorum. “ İyi eğlenceler”
Pencerenin kenarında bir ses duyuldu. Biri çeliğe benzer tırnaklarıyla penceremizi kulaklarımızı sağır edecek gibi bir sesli korkunç bir gürültü ile aşağı kattan çiziyordu. Tüylerim ürpermişti.
“ Eğer Edward’ı dışarı göndermezsen” Emmett hala gecede görünmüyordu ama “ Biz onu almaya gelicez” diye manidar bir şekilde söyledi
“ Git” güldüm. “ Bunlar evimi başıma yıkmadan önce “
Edward gözlerini kıstı, çabuk bir haraketle ayakkabılarını giydi ve tişörtünü üstüne geçirdi. Aşağı doğru eğildi ve beni alnımdan öptü.
“ Hadi uyu artık. Büyük gün yarın”
“ Teşekkürer ! Bana aşağı inerken yardım edeceğinden eminim.”
“ Seni mihrapta bekliyor olacağım”
“ Beyazlar içerinde olan da ben” düşmemi istmezsin değimli.
Gülümsedi ve çok inandırıcı dedi. Ve sonra rüzgâr gibi aşağıya indi. Ortadan yok olmuştu.
Alt katta bir boğulma sesi ve Emmett in sövdüğünü duydum
“Onu çok fazla geç bırakmayın” diye mırıldandım, onların duyabileceğini bilerek.
Ve Jasper in yüzü penceremde belirdi, bal rengi saçları ay ışığında güçüş gibi parlıyordu
“Merak etme, Bela. Onu eve tamamen zamanında getireceğiz”
Aslında çok sakindim, şu anda bütün huzursuzluklarım önemli değilmiş gibi görünüyordu. Jasper da Alice kadar yetenekliydi esrarengiz şekilde doğru çıkan tahminleri ile. Jasper in medyumluğu gelecek ile ilgili değildi, o ruh hali ile ilgili idi, onun senin nasıl hissetmeni istediğinden başka bir şey hissetmek mümkün değildi.
Biçimsiz bir şekilde kaldım, karmakarışık örtümü bile kaldırmadan “ Jasper? Vampirler bekarlığa veda partilerinde ne yaparlar. Onu striptiz clubüne götürmüyorsunuz değilmi?
“Ona hiçbirşey söyleme” diye aşağıdan bağırdı Emmett. Aşağıdan bir düşme sesi daha duyuldu ve Edward sessizce güldü.
“Rahat ol Bella” dedi Jasper ve bende otomatikman rahatladım. “ Biz Cullenlerin kendimi ait versiyonumuz var. Birkaç dağ aslında, birkaç düzüne boz ayı. Normal bir geceden kesinlikle daha iyi olur”
Bu vejeteryan vampir diyetinin anlamını ne zaman anlayacağımı merak ettim.
“Teşekkürler Jasper”
Göz kırptı ve aşağıya doğru atladı.
Artık tamamen etraf sessiz olmutu. Charlie’nin gürültülü horlaması duvarlarda yankılanıyordu.
Bacaklarımı topladım, uykum gelmişti. Ağırlaşmış göz kapaklarımın altından ay ışığının solgun beyaz ışığının çarptığı küçük odamın duvarlarına bakmaya başladım.
Odamda son gecemdi. Isabelle Swan olarak son gecemdi. Yarın gece, Bella Cullen olacaktım. Tanrı ya şükür ki düğün seromonisinin bana düşen tarafları bile tamamlanmıştı, bundan hoşlandığımı kabül ettim.
Birkaç saniye aklımı yokladım, uykunun beni esir alsından önceç Fakar birkaç dakika sonra, kendimi korku dolu ve uyanık hissetmiştim. Yatak Edward olmadan çok boş gelmişti. Jasper uzaktaydı ve bütün o rahatlık veren duygularda onunla beraber gitmişlerdi.
Yarın çok uzun bir gün olacaktı.
Bütün korkularımın aptalca olduğunun farkındaydım. Sadece kendime dikkat etmeliydim. Dikkat hayatın vazgeçilemez bir parçaıydı. Her zaman aynı manzaralarla karşılaşmayacaktım ki. Aslında, hala geçerli olan bazı spesifik endişelerimde vardı.
İlki gelinlik provası. Alice kendi artistik hisleriyle bu provanın yapılmasını mutlaka sağlayacaktı. Cullen ların merdivenin inme provası kulağa imkânsız gibi geliyordu. Aslında bunu kesin çalışmalıydım.
Sonra misafir listesi.
Tanya's ailesi, Denali klanı, seramoniden önce mutlaka geleceklerdi.
Quileute ler Jacop’un babası ve Clearwater lar ve Tanya nın ailesinin aynı odada olduklarını düşündüm acaba bu onları kırar mıydı. Denali ailesi kurtadamların hayranlarından değillerdi. Aslında Tanya’nın kız kardesi İrina zaten düğüne gelmiyordu. O hala arkadaşı Laurent in öldürülmesindn dolayı kurtadamlar kin besliyordu ( Neredeyse beni öldürecek olan Laurent) Edward ın ailesi bu aileyle şimdi düğün sebebi ile konuklardan ötürü zor zamanlar geçireceklerdi. Quileute kurtları ile yeni doğan vampirler bana saldırdığında sevimsiz bir antlaşma yapılmıştı.
Edward Denali lerle Quileute lerin bir arada olmasından ötürü herhangi bir tehlike oluşmayacağına bana söz vermişti. Tanya ve onu ailesi, Irina dışında bu benim kendimi çok suçlu hissetmeme sebep oldu. Kurtadamlarla yapılan ateşkesi bozmak bazıların karşılığını ödemeye hazır olduğu bir sonuç olacaktı.
En büyük problem buydu, bir de küçük bir problem daha vardı; benim kırılgan gururum.
Tanya yı daha önce hiç görmemiştim, ama onunla tanışmanın egomda oluşturacağı berbat düşüşü tahmni ediyordum. Zamanında bir yerde, ben henüz doğmamışken, o Edward’ı elde etmek için uğraşmıştı, yani o yada başka birinin onu elde edebileceğine inandığımdan değil. Hala çok güzel ve göz alıcı olduğuna da emindim.
Edward ı düşündüm. Inanılmazı seçseydi herhalde karşılaştırma daha yapılamazdı
Edward la ilgili kendi kendime biraz şikayetlendim, benim zayıf olduğumu bilyiordu neden kendimi bu kadar kötü hissetmemi sağladıki.
“ Biz nerede ise bir aile kadar yakınız, Bella” diye bana hatırlatmıştı. “ Nolar hala yetim sayılırlar, biliyorsun bunca zaman boyunca”
Kaşlarımı çatsam da kabül etmiştim.
Tanya nında artık Culler gibi büyük bir ailesi vardı. 5 kişiydiler. Tanya, Kate, ve Irina,Carmen ve Eleazar. Carmen ve Aleaze Alice ve Jasper gibi sonradan aileye katılmışlardı. Bütün hepsi diğer vampirlerin aksine merhametlilerdi.
Bütün grup hakkında düşündüm. Tanya ve kızkardeşleri hala yalnızdılar. Hala matemdeydiler. Çünkü çok çok uzun zaman önce, onlarında bir anneleri vardı.
100 lerce yıl geçmesine rağmen acının hala gitmediğini tahmin edebiliyordum, Cullen ailesini başları olmadan düşünmeye çalıştım, onların merkezleri, klavuzları ama en önemlisi babaları Carlisle. Bunu düşünemedim hatta göremedim bile.
Cullen ların evinde bir gece geç saate kadar kaldığımda Carlisle bana benimde seçmiş olduğum gelecek hakkında bilgi sahibi olabilmem için Tanya’nın ailesinin hikâyesini anlatmıştı. Tanya’nın annesinin hikâyesi ölümsüz dünyasını girdiğimde benimde dikkat etmem gereken kırılmaması gereken tek kuralın içeriği ile ilgili id. Sadece tek kural, bir yasa binlerce şekilde kırılabilecek bir yada : Sırrı koru.
Sırrı korumanın bir çok anlamı vardı Cullen lar gibi yaşa, insanlar şüphelenmeye başlamadan taşın. Yada insanlarla bir arada yaşama. James ve Victoria nın yaşadığı gibi Jasper in arkadaşları Peter ve Charlotte nin hala yaşamakta olduğu gibi. Aynı zamanda yeni yarattığın vampiri kontrol et Jasper in MAria ile yaşarken yaptığı gibi. Yada Victoria nın yapamadığı gibi.
Ve asla yeni doğan bir bebeği dönüştürme, çünkü yapabilecekleri şeyler kontrol edilemez.
“Tanya nın annesinin adını bilmiyorum” dedi Carlisle, sade altın gözleri sarı saçları ile gölgelendirirdi, Tanya nın acsını hatırladığı için üzgündü. “ Asla bu konuda konuşmak istmediler, asla isteyerek yaptığını düşünmediler”
“Tanya, Irina ve Kate i yaratan kadın, onları çok sevmişti. Vebanın dünya da salgın olduğu benim henüz doğmadığım zamanlarda yaşamış bir kadın. Ölümsüz çocuklardan bulaşan bir veba.
“Bu eski zamanlardan kalma insanlar ne düşünüyorlardı, anlayamıyordum. Yarattıkları vampirler nerede ise zaten bebek gibiydiler.
Anlatmaya çalıştığını anladıkça nefesimi içime çekmiştim
“ Onlar çok fazla güzellerdi” dedi Carlisle, tepkimi gördüğünde.
“ Çok büyüleyici, fazla sevimli, gözünde bile canlandıramazsın. Yanlarında olduğunda onları mutlaka severdin. Bu sanki otomatik olarak gelişiyor.
“ Ama maalesef ki onara hiçbir şey öğretilemez. Onlar doğdukları andaki gelişmeleri ile donduklarından. 2 yaşında gamzeli peltekçe konuşan biri acıktığında kocaman bir köyün yarısını yok edebilirdi ve acıktıklarında onları herhangi bir şey durduramaz. İnsanlar onları görmeye başladı, korku yayılmaya başladı.
“ Tanya nın annesini de böyle bir çocuk yarattı. Diğer olayları düşününce, onun neden böyle bir şey yaptığını anlamadım” Derin ve büyük bir nefes aldı. “ Tabikide Volturi yok etmek için geldi”
Bu ismi duyduğumda her zaman yaşadığım gibi yine bir titreme geldi. Eğer herhangi bir ceza yoksa kuralların olmasının da bir anlamı kalmazdı. Eski zamanlardan kalma Aro, Caius ve MArcus Volturi kurallarının uygulayıcısıydılar. Onlarla bir kere tanışmıştım, Ar onun bir dokunuşla çok güçlü bir akıl okuma yeteneği olduğunu biliyordum.
“ Volturi ölümsüz çocuklar hakkında çalıştı, Volterra da ve bütün dünya çevresinde. Caius bu kadar genç olanların bizim sırrımızı koruma kapasitesi olmadığına karar verdi. Bu yüzden yok edilmeleri gerekiyordu.
“ Onların çok sevimli olduklarını sana söylemiştim, tamam bu çocuklara sahip olan aileler kanlarının son damlalarına ve tek kişi kalana kadar bu çocukları korumak için savaştılar. Katliyam güney sasvaşlarında iyice yayıldı, çok fazla yıkıcı olmuştu. Uzun süredir bir arada olan aileler, eski gelenekler, arkadaşlar. Birçoğu katledildi. Sonunda ölümsüz çocuklar tamamen yok edilmişti. Sonrada ölümsüz çocuk yaratmak kesinlikle kırılamaz bir kural haline geldi.
“ Volturi ile beraber yaşadığımda, iki adet ölümsüz çocukla tanıştım, bu yüzden onların nasıl göründüklerini biliyorum. Aro çok uzun yıllar bu küçükler üzerinde çalıştı. Onun meraklı yapısını biliyorsun. Fakat sonunda, karar aynı fikirde olduğu yönündeydi, ölümsüz çocukların var olmalarına izin verilemezdi”
“ Bu gerek götürmez bir gerçek ki Tanya’nın annesi de bunu yaptı” Carlisle dedi.
Tanya, Kate ve İrina Volturi onlara gelmeye gelene kadar bu durumdan haberdar değillerdi, anneleri ve onun yasal olmayan yaratığı artık Volturi nin tutsağıydı. Bu bilmemezlik Tanya ve kızkardeşlerinin hayatını kurtardı. Aro onlara dokundu ve tamamen masum olduklarını gördü ve nu yüzden annelerinin suçundan ötürü ceza almadılar.
“ Bu oğlan çocuğunu annalerinin kollarında yandığını görene kadar daha önce hiç görmemişlerdi, ya da varlığı ile ilgili hayal bile kurmamışlardı. Annelerinin gelen tehlikelerden onları korumak için onlara bu durumu anlatmadığını sadece tahmin edebiliyordum. Ama neden bu çocuğu yaratmıştı? Bu çocuk kimdi, bu kadar karşı konulamaz kuralları ona çiğneten sebep neydi? Tanya ve diğerleri asla bu konu hakkında bir cevap alamadılar. Ama annalerinin suçlu olduğundan da şüphe duydular, ama bence onlar asla tamamen annelerini affedemediler.
“ Aronun mükemmel güvencesi ile birlikte Tanya kate ve Irına nın masum oldukları anlaşılmıştı. Caius onları da öldürmek ve yakmak istedi. Suçlu ile ilişkilerinden ötürü. Onlar Ar onun iyi gününde olduğunu hissetmesi sayesinde bu durumdan onun sayesine kurtulmuşlardı. Tanya ve kızkardeşleri affedilmişlerdi, ama sağlıklı kalplerle ve adelete karşı saygıyla geri dönmüşlerdi.
Bu anlattıklarının kafamda ne zaman bir hayale dönüştüğünden emin değildim. Bir dakika içerisinde Carlisle yi yüzüne bakarak dinlerken grileredoğru bakmaya başlamıştım, havada yanık kokusu alıyordum. Yalnız değildim.
Kocaman alanda gri pelerinli gardiyanları görüyordum bu beni dehşete düşürmüştü ve bunlar kesinlikle Volturi askerleriydi. Bende beni en son görüdükleri gibi hala insandım. Ama biliyordum ki rüyalarda bir şeyler yapılabilirdi, ben onlar için görünmezdim.
Etrafımdaki dumanlar çıkan odun yığınları vardı. Havadaki tatlı kokuyu tanımıştım ve daha fazla yaklaşarak birini yakmak için hazırlanan odunları kontrol ettim. İşlerini yapan vampirlerin yüzlerini görmeye hiç niyetim yoktu. Yarı korkmuş bir biçimde iyanan odun yıgınlarından birisini tanıyabilmiştim.
Volturi askerleri biri ya da birisinin etrafında bir çember halinde durmuşlardı ve ben onların sinirli bir şekilde çıkan konuşma seslerini duydum. Bu siyah cübbelilere daha da yaklaştım bu kadar yoğun bir şekilde kontrol ettikleri şey yada kişi kim diye görmeye çalıştım. Sonunda onların üzerinde tartışlıkları şeyi görmüştüm, onların biraz yukarısındaki tepecik duruan şey.
Carlisle nin de anlattığı gibi o çok tapınılacak kadar güzeldi. Oğlan beklide henüz yürüyemiyordu bile, belki ancak iki yaşındaydı. Hafif kahverengi bukleler, onun yuvarlak yanakları ve dolgun dudakları melek gibi yüzünü çercevelemişti. Ve o titriyordu, her saniye ona doğru yaklaşan ölümünü izlemekten çok korkmuştu.
Bu çok sevimli, deheşete düşmüş bebeği kurtarmak için çok güçlü bir his hissettim, Volturinin yıkıcı ve kana susamış ordusunun benim için artık hiçbir önemi kalmadığın fark ettim. Benim orada olduğumu anlamalarını bile umarsamamıştım. Sadece çocuğu serbest bırakmak isteği ile oğlana doğru hızla koşum
Sersemlemiş bir halde durdum üzerinde otorduğu tepeciği daha net görmeye başlamıştım. Bu kaya ya da kum değildi, bu insanların cansız bedenlerinden oluşmuş bir tepecikti. Yüzlerini görmemem için artık çok geçti, bu insanları tanıyordum, Angella, Ben, Jessica, Mike… Ve bu tapılacak kadr güzel bebeğin altında duran bebenler annaemin ve babamın bedenleriydi.
Ve çocuk parlak kan kırmızısı gözlerini açtı.
“ Gitmek zorunda değilim. Kalabilirim”
“Hımmm”
“ Kalbimin atış hızını kontrol edebilmek, düzensiz nefes alıp vermemi düzeltebilmem ve dudaklarımızın birbirine tam uyumlu şekilde birbirine yapışmasının hazzını hissedebilmem için uzun bir saniye geçmişti.
Bazen bir vampiri öptüğümü unutmak benim için çok kolay oluyordu. Çünkü benim öptüğüm adam normal biri değildi bir insan değildi, meleklerden bile daha güzel bir varlık kollarımın arasındaydı, dudakları dudaklarıma tekrar tekrar dokunduğunda bunun sadece Edward’ı öpmenin keyfine varıyordum. Onun için benim kanımın tadının cezbediciliğinin onda çok uzun süre önce alışkanlık yarattığını iddaa ediyordu, onun için beni kaybetme fikri kesinlikle hiçbir şey için feda edilemezdi.
Ama kanımın kokusunun hala ona acı verdiğini biliyordum, hala boğazını her nefes aldığında alev alev yaktığını.
Gözlerimi açtığımda onunda gözlerinin açık olduğunu gördüm, benim yüzüme bakıyordu. Bu şekilde bana bakması bende hiçbir algı uyandırmadı. Saldırganca ısırarak akıtabileceği kanım yerine benim onun için bir ödül olduğum gibi.
Gözlerimiz bir saniye için birbirine kilitlenmişti, onun ruhunu bile görebildiğim altın renki gözleri çok derinlere dalmıştı. Bu gerçek çok aptalca gelmişti, onun ruhunun varlığı soru sorulamaz bir şekilde gerçekti, bir vampir bile olmasına rağmen. Onun ruhu bu dünyadaki en güzel ruhdu, aşırı zeki beyninden bile ve hatta kusursuz vicudundan göz alınamaz yüzünden bile…
Benimde ruhumu görüp görmediğini anlamak için o da bana bakıyordu, gördüğüne bayılmış gibi bir hali vardı.
Aklımın içini göremiyordu, herkesin düşüncelerini duyabiliyordu benimki hariç. Acaba bu fevkalede özelliklere ve bazı ölümsüzlerin yaptıkları korkunç şeylere karşı bağışık geliştirmemi sağlayan benim beynimde çok farklı bir sorun mu vardı, kim bilebilirdi ki? (Sadece beynim dokunulmazdı, bedenim hala diğer vampirlerin yeteneklerini üzerinde göstebilmeleri için olduğu yerde duruyordu) Ama nasıl bir sebep yüzünden olursa olsun cidden bu özelliğe sahip olduğum için minnettardım, sırlarımı saklayabiliyordum ben. Seçenekleri hesaba katmak çok sıkıcıydı.
Yüzünü tekrar kendi yüzüme doğru çektim.
Bir dakika sonra “ Kesinlikle kalıyorum” diye mırıldadı.
“ Ya hayır. Bu bekarlğa veda partisi. Tabikide gitmek zorundasın aşkım”
Gitmesini söylediğim kelimeler ağzımdan dökülüyordu ama ellerim hala bronz saçlarının üzerinde gezdikmekten de kendimi alamıyordum. Soğuk ellerini yüzümde gezdiriyordu.
“ Bekârlığa veda partileri bekar günlerinin artık geçtiğinden ötürü üzülenler için tasarlanmış bir eğlencedir. Ben arkamda bıraktıklarımdan ötürü üzgün sayılmam ki. Bu yüzden de bu partiyi illa ki yapmama da gerek yok”
Bu kış gibi soğuk tene dokunarak “ Haklısın doğru” diye nefes alarak konuştum.
Burası benim mutlu yerimdi. Charlie odasında uyuyordu, bu bizim neredeyse yalnız olduğumuz anlamına geliyordu. Küçücük yatağında içinde birbirimize dolanmıştık, ne kadar sarılınabiliyorsa da o kadar birbirimize sarılmıştık, kozacın içerisindeymişçesine gibi duruyordum. Battaniyenin gerekli olmasında nefret ediyordum, ama eğer çenem soğuktan ötürü titrerse de romantizmimiz mahfolacaktı.
Sobayı da Ağustos ayında açarsam, Charlie kesinlikle bunu dikkate alırdı.
Sonunda, Edward’ın tişörtü yerde duruyordu. Onun vicudunun nasıl mükemmel olduğunu tekrar anladımda şoka girmem de uzun sürmedi, beyaz, soğuk ve mermer gibi cilalı.
Başımı taş gibi çenesinin üzerine koydum, karnına doğru üstüne yattım, sadece merak ediyordum.
Hafif bir şekilde de olsa tüyleri diken diken olmuştu ve dudakları benimkileri yeniden buldu. Camdan yapılmışçasına düzgün dudaklarına dikkatlice dudaklarımı bastırdım. Nefesinin tadını yüzümün üzerinden alabiliyordum soğuk ama lezzetli.
Beni geri itmeye başladı, bu onun aramızdaki bazı şeylerin hızlı gittiğini düşüdndüğünde verdiği otomatik tepkiydi, aslında resfleksleri bile her şeyden çok devam etmeyi istiyordu. Edward tüm hayatını bu tür fiziksel zevklerden kendini mahrum bırakarak geçirmişti. Şimdi bu alışkanlıklarını değiştirmenin onu nasıl korkuttuğunu biliyordum.
“ Bekle” dedim, omuzlarına daha sıkıca bastırarak ve kendime ona doğru doğru çekerekç Onun beline ayağımla bir tekme atarak. “ Pratik yapmak her şeyin daha mükemmel olmasını sağlar”
Kısık sesli güldü. “ İyi, Bunun mükemmel olması için yeterince pratik yapdık ama, değimli? “ Bütün bir ay boyunca biz seninle bu pratik çalışmalarını yaparken yoksa sen uyuyormuydun?”
“ Ama bu giyinik provaydı” diye ona hatırlattım “ ve biz sadece malum bu öpüşme sahnelerinde pratik yapabildik. Güvenli olmadığını denemek için zamanımız olmayabilir”
Güleceğini düşünmüştüm ama cevap vermedi, vicudu bu kadar stresten haraketsiz hale gelmişti. Altın gözleri katı ve sert hale geldiği görünüyordu.
Söylediklerimi düşündüm ve ve bunları duyması gerektiğini karar verdim.
“ Bela” diye fılsılda.
“ Tekrar aynı şeye başlamadı” dedim “ Anlaşma anlaşmadır”
“ Bilmiyorum, ama seninle bu pozisyonda dururken konsantre olmam çok zor. Doğru dürüst düşünemiyorm bile. Kendimi kontrol edemeyevilirim. Yaralanabilirsin.”
"Bella . .."
"Sişşşşş!" İçerisinde kaybolduğu bu panik atak durumdan çıkması için dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Bunu daha önce de duymuştum. Anlaşma ile istediğini elde edememişti. Artık ilk önce onunla evlenmem gerektiği konusunda ısrar etmesine de gerek kalmamıştı. Aynı dakikalarda beni geri öpmeye başladı, ama ona bununla başa çıkmak zorunda olduğunu söylemedim. Her zaman benim için endişelenecekti.
Benim için endişelenmesine gerek kalmadığı zamanlarda acaba ne yapacaktı. Bu kadar boş zamanı kaldığında acaba ne olacaktı. Mutlaka kendisine yeni bir hobi bulması gerekiyordu.
“ Ayakların nasıl” diye sordu.”
“ Harfi harfine aslında ne demek istediğini anlamıştım, Kızartılmış ekmek kadar sıcak”
Gerçekten mi ? Eminsin değimli? Fikrini değiştirmen için çok geç değil.”
“ Beni terk etmeye mi çalışıyorsun?”
Gülümsedi. “ Sadece emin olmaya çalışıyorum aşkım. Emin olmadığın hiçbirşeyi yapmanı istemiyorum.
“ Bundan eminim. Kalanı ile de başa çıkabilirim sanıyorum”
Tereddüt etmişt, o anda bende acaba vurmak için ayağımı ağzıma değdirebilirmiyim diye merak ediyordum.
“ Yapabilir misin? Hızlıca sormuştu “ Düğünden bahsetmiyorum huzursuzluklarına ramen hayatta kalacağın konusunda çok pozitifim ama ondan sonra, Renee, Charlie en olacak?
“ Onları tabikide özleyeceğim” dedim “ Daha da kötüsü onlar da beni özleyeceklerdi, ama ben Edward’a bunu söyleyipde ona gaz vermek istemedim.
"Angela and Ben and Jessica and Mike."
“ Arkadaşlarımı da özleyeceğim” tehlikeli bir bir güldüm “ Özellikle Mike’ı. Ahh Mike” “ Senden nasıl vaz geçeceğim”
Edward homurdandı.
Güldüm ama sonra ciddice. “ Edward biz bütün bunları zaten kaç kere düşündük. Zor olacağını biliyorum, ama bu benim istediğim tek şey. Seni istiyorum, seni sonsuza kadar isteyeceğim. Bir yaşam zamanı benim için yeterli değil.
“ Sonsuza kadar 18 inde kalacaksın” diye mırıldandı
“ Her kadının hayali, gerçek olmış olacak” diye cevap verdim
“ Asla değişmeyeceksin, asla şimdiki gibi olamayacaksın”
“ Ne demek istiyorsun” dedim
Yavaşça cevap verdi “ Charli e evleneceğimizi söylediğimizde, onun ne düşündüğünü hatırlıyormusun? Senin hamile olduğunu düşünmüştü
“ Aynı zamanda da seni vurmayı düşünmüştü” “ Güldüm, kabul et işte bir saniyeliğine de olsa dürüstçe o buna karar vermişti”
Cevap vermedi.
“ Ne Edward”
“ Ben sadece işte, Ben yani ben bunun gerçek olmasını o kadar çok istedim ki”
“ Neee” nefesim hızlanmıştı
“ Bunun olmasının mutlaka bir yolu olmalıydı. Bizim öyle bir potansiyelimiz olabilirdi. Bunu senden alıyorum ve bundan e kadar nefret ettiğimi bilemezsin”
Sadece bir dakika sonra “ Ne yaptığımı biliyorum ben” dedim
“ Bunu nasıl bilebilirsin ki Bela? Anneme, kızkardeşime bak. Senin hayal ettiğin kadr kolay değil böyle bir fedakârlığa katlanmak.
“ Esme de Rosalie de iyiler. Eğer bu ileride bizim için proble olursa, bizde Esme nin yaptığını yaparız. Evlat ediniriz.
Anladı ama sesi vahşi bir şekilde çıkıyordu. “ Bu haksızlık. Ben senin benim için fedakârlık yapmanı istemiyorum ki. Ben sana bir şeyler vermek istiyorum, bazı şeyleri senden uzaklaştırmak değil. Geleceğini çalmak itemiyorum. Eğer insan olabilseydim…
Ellerimi dudaklarına götürdüm ve “ Sen benim geleceğimsin aşkım. Şimdi lütfen dur. Artık üzülme şimdi erkek kardeşlerini gelip seni almaları için çağıracağım. Belki de bekârlığa veda partisine ihtiyacın vardır”
“ Üzgünüm, Seni de üzdüm, değil mi? Bana sinirli olmalısın”
" Ayaklarımız üşüdümü?" “ “ Benden vaz geçtin mi”
“ O etkiyi yaratamaz. Seni bir yüzyıldır bekliyorum, Bayan Swan. Düğün seramonisi sadece beklediğim şeylerden biri”
“ Ya evet, kutsal beraberlikle kutsanmış aşk”
“ Yanlış olan ne”
“Artık erkek kardeşlerimi çağırmana gerek kalmadı” dişerini gıcıkdatarak demişti. Aslında Emmett ve Jasper bu gece beni dışarı çıkarmak için zaten geliyorlar.
Ona daha da sıkıca sarıldım ve bir saniye sonra ellerimi çözdüm. Emmett le şimdi bu yüzden kavga etmek istemiyorum. “ İyi eğlenceler”
Pencerenin kenarında bir ses duyuldu. Biri çeliğe benzer tırnaklarıyla penceremizi kulaklarımızı sağır edecek gibi bir sesli korkunç bir gürültü ile aşağı kattan çiziyordu. Tüylerim ürpermişti.
“ Eğer Edward’ı dışarı göndermezsen” Emmett hala gecede görünmüyordu ama “ Biz onu almaya gelicez” diye manidar bir şekilde söyledi
“ Git” güldüm. “ Bunlar evimi başıma yıkmadan önce “
Edward gözlerini kıstı, çabuk bir haraketle ayakkabılarını giydi ve tişörtünü üstüne geçirdi. Aşağı doğru eğildi ve beni alnımdan öptü.
“ Hadi uyu artık. Büyük gün yarın”
“ Teşekkürer ! Bana aşağı inerken yardım edeceğinden eminim.”
“ Seni mihrapta bekliyor olacağım”
“ Beyazlar içerinde olan da ben” düşmemi istmezsin değimli.
Gülümsedi ve çok inandırıcı dedi. Ve sonra rüzgâr gibi aşağıya indi. Ortadan yok olmuştu.
Alt katta bir boğulma sesi ve Emmett in sövdüğünü duydum
“Onu çok fazla geç bırakmayın” diye mırıldandım, onların duyabileceğini bilerek.
Ve Jasper in yüzü penceremde belirdi, bal rengi saçları ay ışığında güçüş gibi parlıyordu
“Merak etme, Bela. Onu eve tamamen zamanında getireceğiz”
Aslında çok sakindim, şu anda bütün huzursuzluklarım önemli değilmiş gibi görünüyordu. Jasper da Alice kadar yetenekliydi esrarengiz şekilde doğru çıkan tahminleri ile. Jasper in medyumluğu gelecek ile ilgili değildi, o ruh hali ile ilgili idi, onun senin nasıl hissetmeni istediğinden başka bir şey hissetmek mümkün değildi.
Biçimsiz bir şekilde kaldım, karmakarışık örtümü bile kaldırmadan “ Jasper? Vampirler bekarlığa veda partilerinde ne yaparlar. Onu striptiz clubüne götürmüyorsunuz değilmi?
“Ona hiçbirşey söyleme” diye aşağıdan bağırdı Emmett. Aşağıdan bir düşme sesi daha duyuldu ve Edward sessizce güldü.
“Rahat ol Bella” dedi Jasper ve bende otomatikman rahatladım. “ Biz Cullenlerin kendimi ait versiyonumuz var. Birkaç dağ aslında, birkaç düzüne boz ayı. Normal bir geceden kesinlikle daha iyi olur”
Bu vejeteryan vampir diyetinin anlamını ne zaman anlayacağımı merak ettim.
“Teşekkürler Jasper”
Göz kırptı ve aşağıya doğru atladı.
Artık tamamen etraf sessiz olmutu. Charlie’nin gürültülü horlaması duvarlarda yankılanıyordu.
Bacaklarımı topladım, uykum gelmişti. Ağırlaşmış göz kapaklarımın altından ay ışığının solgun beyaz ışığının çarptığı küçük odamın duvarlarına bakmaya başladım.
Odamda son gecemdi. Isabelle Swan olarak son gecemdi. Yarın gece, Bella Cullen olacaktım. Tanrı ya şükür ki düğün seromonisinin bana düşen tarafları bile tamamlanmıştı, bundan hoşlandığımı kabül ettim.
Birkaç saniye aklımı yokladım, uykunun beni esir alsından önceç Fakar birkaç dakika sonra, kendimi korku dolu ve uyanık hissetmiştim. Yatak Edward olmadan çok boş gelmişti. Jasper uzaktaydı ve bütün o rahatlık veren duygularda onunla beraber gitmişlerdi.
Yarın çok uzun bir gün olacaktı.
Bütün korkularımın aptalca olduğunun farkındaydım. Sadece kendime dikkat etmeliydim. Dikkat hayatın vazgeçilemez bir parçaıydı. Her zaman aynı manzaralarla karşılaşmayacaktım ki. Aslında, hala geçerli olan bazı spesifik endişelerimde vardı.
İlki gelinlik provası. Alice kendi artistik hisleriyle bu provanın yapılmasını mutlaka sağlayacaktı. Cullen ların merdivenin inme provası kulağa imkânsız gibi geliyordu. Aslında bunu kesin çalışmalıydım.
Sonra misafir listesi.
Tanya's ailesi, Denali klanı, seramoniden önce mutlaka geleceklerdi.
Quileute ler Jacop’un babası ve Clearwater lar ve Tanya nın ailesinin aynı odada olduklarını düşündüm acaba bu onları kırar mıydı. Denali ailesi kurtadamların hayranlarından değillerdi. Aslında Tanya’nın kız kardesi İrina zaten düğüne gelmiyordu. O hala arkadaşı Laurent in öldürülmesindn dolayı kurtadamlar kin besliyordu ( Neredeyse beni öldürecek olan Laurent) Edward ın ailesi bu aileyle şimdi düğün sebebi ile konuklardan ötürü zor zamanlar geçireceklerdi. Quileute kurtları ile yeni doğan vampirler bana saldırdığında sevimsiz bir antlaşma yapılmıştı.
Edward Denali lerle Quileute lerin bir arada olmasından ötürü herhangi bir tehlike oluşmayacağına bana söz vermişti. Tanya ve onu ailesi, Irina dışında bu benim kendimi çok suçlu hissetmeme sebep oldu. Kurtadamlarla yapılan ateşkesi bozmak bazıların karşılığını ödemeye hazır olduğu bir sonuç olacaktı.
En büyük problem buydu, bir de küçük bir problem daha vardı; benim kırılgan gururum.
Tanya yı daha önce hiç görmemiştim, ama onunla tanışmanın egomda oluşturacağı berbat düşüşü tahmni ediyordum. Zamanında bir yerde, ben henüz doğmamışken, o Edward’ı elde etmek için uğraşmıştı, yani o yada başka birinin onu elde edebileceğine inandığımdan değil. Hala çok güzel ve göz alıcı olduğuna da emindim.
Edward ı düşündüm. Inanılmazı seçseydi herhalde karşılaştırma daha yapılamazdı
Edward la ilgili kendi kendime biraz şikayetlendim, benim zayıf olduğumu bilyiordu neden kendimi bu kadar kötü hissetmemi sağladıki.
“ Biz nerede ise bir aile kadar yakınız, Bella” diye bana hatırlatmıştı. “ Nolar hala yetim sayılırlar, biliyorsun bunca zaman boyunca”
Kaşlarımı çatsam da kabül etmiştim.
Tanya nında artık Culler gibi büyük bir ailesi vardı. 5 kişiydiler. Tanya, Kate, ve Irina,Carmen ve Eleazar. Carmen ve Aleaze Alice ve Jasper gibi sonradan aileye katılmışlardı. Bütün hepsi diğer vampirlerin aksine merhametlilerdi.
Bütün grup hakkında düşündüm. Tanya ve kızkardeşleri hala yalnızdılar. Hala matemdeydiler. Çünkü çok çok uzun zaman önce, onlarında bir anneleri vardı.
100 lerce yıl geçmesine rağmen acının hala gitmediğini tahmin edebiliyordum, Cullen ailesini başları olmadan düşünmeye çalıştım, onların merkezleri, klavuzları ama en önemlisi babaları Carlisle. Bunu düşünemedim hatta göremedim bile.
Cullen ların evinde bir gece geç saate kadar kaldığımda Carlisle bana benimde seçmiş olduğum gelecek hakkında bilgi sahibi olabilmem için Tanya’nın ailesinin hikâyesini anlatmıştı. Tanya’nın annesinin hikâyesi ölümsüz dünyasını girdiğimde benimde dikkat etmem gereken kırılmaması gereken tek kuralın içeriği ile ilgili id. Sadece tek kural, bir yasa binlerce şekilde kırılabilecek bir yada : Sırrı koru.
Sırrı korumanın bir çok anlamı vardı Cullen lar gibi yaşa, insanlar şüphelenmeye başlamadan taşın. Yada insanlarla bir arada yaşama. James ve Victoria nın yaşadığı gibi Jasper in arkadaşları Peter ve Charlotte nin hala yaşamakta olduğu gibi. Aynı zamanda yeni yarattığın vampiri kontrol et Jasper in MAria ile yaşarken yaptığı gibi. Yada Victoria nın yapamadığı gibi.
Ve asla yeni doğan bir bebeği dönüştürme, çünkü yapabilecekleri şeyler kontrol edilemez.
“Tanya nın annesinin adını bilmiyorum” dedi Carlisle, sade altın gözleri sarı saçları ile gölgelendirirdi, Tanya nın acsını hatırladığı için üzgündü. “ Asla bu konuda konuşmak istmediler, asla isteyerek yaptığını düşünmediler”
“Tanya, Irina ve Kate i yaratan kadın, onları çok sevmişti. Vebanın dünya da salgın olduğu benim henüz doğmadığım zamanlarda yaşamış bir kadın. Ölümsüz çocuklardan bulaşan bir veba.
“Bu eski zamanlardan kalma insanlar ne düşünüyorlardı, anlayamıyordum. Yarattıkları vampirler nerede ise zaten bebek gibiydiler.
Anlatmaya çalıştığını anladıkça nefesimi içime çekmiştim
“ Onlar çok fazla güzellerdi” dedi Carlisle, tepkimi gördüğünde.
“ Çok büyüleyici, fazla sevimli, gözünde bile canlandıramazsın. Yanlarında olduğunda onları mutlaka severdin. Bu sanki otomatik olarak gelişiyor.
“ Ama maalesef ki onara hiçbir şey öğretilemez. Onlar doğdukları andaki gelişmeleri ile donduklarından. 2 yaşında gamzeli peltekçe konuşan biri acıktığında kocaman bir köyün yarısını yok edebilirdi ve acıktıklarında onları herhangi bir şey durduramaz. İnsanlar onları görmeye başladı, korku yayılmaya başladı.
“ Tanya nın annesini de böyle bir çocuk yarattı. Diğer olayları düşününce, onun neden böyle bir şey yaptığını anlamadım” Derin ve büyük bir nefes aldı. “ Tabikide Volturi yok etmek için geldi”
Bu ismi duyduğumda her zaman yaşadığım gibi yine bir titreme geldi. Eğer herhangi bir ceza yoksa kuralların olmasının da bir anlamı kalmazdı. Eski zamanlardan kalma Aro, Caius ve MArcus Volturi kurallarının uygulayıcısıydılar. Onlarla bir kere tanışmıştım, Ar onun bir dokunuşla çok güçlü bir akıl okuma yeteneği olduğunu biliyordum.
“ Volturi ölümsüz çocuklar hakkında çalıştı, Volterra da ve bütün dünya çevresinde. Caius bu kadar genç olanların bizim sırrımızı koruma kapasitesi olmadığına karar verdi. Bu yüzden yok edilmeleri gerekiyordu.
“ Onların çok sevimli olduklarını sana söylemiştim, tamam bu çocuklara sahip olan aileler kanlarının son damlalarına ve tek kişi kalana kadar bu çocukları korumak için savaştılar. Katliyam güney sasvaşlarında iyice yayıldı, çok fazla yıkıcı olmuştu. Uzun süredir bir arada olan aileler, eski gelenekler, arkadaşlar. Birçoğu katledildi. Sonunda ölümsüz çocuklar tamamen yok edilmişti. Sonrada ölümsüz çocuk yaratmak kesinlikle kırılamaz bir kural haline geldi.
“ Volturi ile beraber yaşadığımda, iki adet ölümsüz çocukla tanıştım, bu yüzden onların nasıl göründüklerini biliyorum. Aro çok uzun yıllar bu küçükler üzerinde çalıştı. Onun meraklı yapısını biliyorsun. Fakat sonunda, karar aynı fikirde olduğu yönündeydi, ölümsüz çocukların var olmalarına izin verilemezdi”
“ Bu gerek götürmez bir gerçek ki Tanya’nın annesi de bunu yaptı” Carlisle dedi.
Tanya, Kate ve İrina Volturi onlara gelmeye gelene kadar bu durumdan haberdar değillerdi, anneleri ve onun yasal olmayan yaratığı artık Volturi nin tutsağıydı. Bu bilmemezlik Tanya ve kızkardeşlerinin hayatını kurtardı. Aro onlara dokundu ve tamamen masum olduklarını gördü ve nu yüzden annelerinin suçundan ötürü ceza almadılar.
“ Bu oğlan çocuğunu annalerinin kollarında yandığını görene kadar daha önce hiç görmemişlerdi, ya da varlığı ile ilgili hayal bile kurmamışlardı. Annelerinin gelen tehlikelerden onları korumak için onlara bu durumu anlatmadığını sadece tahmin edebiliyordum. Ama neden bu çocuğu yaratmıştı? Bu çocuk kimdi, bu kadar karşı konulamaz kuralları ona çiğneten sebep neydi? Tanya ve diğerleri asla bu konu hakkında bir cevap alamadılar. Ama annalerinin suçlu olduğundan da şüphe duydular, ama bence onlar asla tamamen annelerini affedemediler.
“ Aronun mükemmel güvencesi ile birlikte Tanya kate ve Irına nın masum oldukları anlaşılmıştı. Caius onları da öldürmek ve yakmak istedi. Suçlu ile ilişkilerinden ötürü. Onlar Ar onun iyi gününde olduğunu hissetmesi sayesinde bu durumdan onun sayesine kurtulmuşlardı. Tanya ve kızkardeşleri affedilmişlerdi, ama sağlıklı kalplerle ve adelete karşı saygıyla geri dönmüşlerdi.
Bu anlattıklarının kafamda ne zaman bir hayale dönüştüğünden emin değildim. Bir dakika içerisinde Carlisle yi yüzüne bakarak dinlerken grileredoğru bakmaya başlamıştım, havada yanık kokusu alıyordum. Yalnız değildim.
Kocaman alanda gri pelerinli gardiyanları görüyordum bu beni dehşete düşürmüştü ve bunlar kesinlikle Volturi askerleriydi. Bende beni en son görüdükleri gibi hala insandım. Ama biliyordum ki rüyalarda bir şeyler yapılabilirdi, ben onlar için görünmezdim.
Etrafımdaki dumanlar çıkan odun yığınları vardı. Havadaki tatlı kokuyu tanımıştım ve daha fazla yaklaşarak birini yakmak için hazırlanan odunları kontrol ettim. İşlerini yapan vampirlerin yüzlerini görmeye hiç niyetim yoktu. Yarı korkmuş bir biçimde iyanan odun yıgınlarından birisini tanıyabilmiştim.
Volturi askerleri biri ya da birisinin etrafında bir çember halinde durmuşlardı ve ben onların sinirli bir şekilde çıkan konuşma seslerini duydum. Bu siyah cübbelilere daha da yaklaştım bu kadar yoğun bir şekilde kontrol ettikleri şey yada kişi kim diye görmeye çalıştım. Sonunda onların üzerinde tartışlıkları şeyi görmüştüm, onların biraz yukarısındaki tepecik duruan şey.
Carlisle nin de anlattığı gibi o çok tapınılacak kadar güzeldi. Oğlan beklide henüz yürüyemiyordu bile, belki ancak iki yaşındaydı. Hafif kahverengi bukleler, onun yuvarlak yanakları ve dolgun dudakları melek gibi yüzünü çercevelemişti. Ve o titriyordu, her saniye ona doğru yaklaşan ölümünü izlemekten çok korkmuştu.
Bu çok sevimli, deheşete düşmüş bebeği kurtarmak için çok güçlü bir his hissettim, Volturinin yıkıcı ve kana susamış ordusunun benim için artık hiçbir önemi kalmadığın fark ettim. Benim orada olduğumu anlamalarını bile umarsamamıştım. Sadece çocuğu serbest bırakmak isteği ile oğlana doğru hızla koşum
Sersemlemiş bir halde durdum üzerinde otorduğu tepeciği daha net görmeye başlamıştım. Bu kaya ya da kum değildi, bu insanların cansız bedenlerinden oluşmuş bir tepecikti. Yüzlerini görmemem için artık çok geçti, bu insanları tanıyordum, Angella, Ben, Jessica, Mike… Ve bu tapılacak kadr güzel bebeğin altında duran bebenler annaemin ve babamın bedenleriydi.
Ve çocuk parlak kan kırmızısı gözlerini açtı.