Twilight 12.Bölüm
12.DENGELEME
‘’Billy!’’ diye bağırdı Charlie arabadan iner inmez.Eve doğru döndüm, verandanın altına sığınmak için jacob’a elimle işaret edip onu yanıma çağırdım.Charlie’nin onları yüksek sesle selamladığını duyuyordum.
‘’Senin araba kullandığını görmezden geliceğim Jake.’’ Dedi bunu hiç onaylamadığını gösteren bir tavırla.
‘’Bunun için izin almıştm.’’dedi Jacob ben kapıyı ve verandanın ışığını açarken.
‘’Bundan eminim.’’ Dedi ve güldü.
‘’Beni birinin bir yerlere götürmesi gerek.’’Aradan bunca yıl geçmesine karşın Billy’nin o gür sesini hatırlamıştım.Bu ses beni çocukluğuma geri götürmüştü.
Kapıyı açık bırakıp içeri girdim,ceketimi çıkarmadan ışıkları yaktım.Sonra kapıda durup Charlie ve Jacob’un, Billy’i arabadan indirerek tekerlekli sandalyeye oturtmalarını izledim.Hem endişelenmiş hem de üzülmüştüm.
Üçüne geçmeleri için yolu açtım ‘’Bu ne süprüz’’! dedi Charlie
‘’Görüşmeyeli uzun zaman oldu,’’ dedi Billy.’’Kötü bir zamanda gelmemişizdir umarım.’’Koyu renk gözleriyle bana baktı, ne demek istediği pek anlaşılmıyordu.
‘’Hayır,iyi ki geldiniz.Umarım maça da kalırsınız.’’
Jacob gülümsedi.’’Sanırım bunu planladık.Bizim televizyonumuz geçen hafta bozuldu.’’
Billy oğluna baktı. ‘’Bu arada Jacob da Bella’yı görmek için sabırsızlanıyordu tabii.’’
Ben vicdan azabı çekerken Jacob kaşlarını çatarak başını önüne eğdi.Kumsaldaki davranışlarım fazla inandırıcıydı heralde.
‘’Aç mısınız ?’’ diye sordum mutfağa giderken.Billy’nin bakışlarından bir an önce kurtulmak istiyordum.
‘’Hayır, biz buraya gelmeden yedik,’’diye cevapladı Jacob.
‘’Sen Charlie ?’’
‘’Elbette açım.’’dedi.Televizyonun olduğu yere geçmişti.Billy’de tekerlekli sandalyeyle onu takip ediyordu.
Peynirli tost yaptım.Domatesleri doğrarken,birden arkamda birinin olduğunu hissettim.
‘’Nasıl gidiyor?’’ diye sordu Jacob.
‘’İyi’’ dedim gülümseyerek.
Konuşmaya o kadar hevesliydi ki onu geri çevirmek çok zordu.’’Sen nasılsın, arabanı bitirdin mi ?’’
‘’Hayır’’ dedi yüzünü buruşturarak.’’Hâlâ bazı parçalara ihtiyacım var.Bu arabayı ödünç aldık.’’ Bahçedeki arabayı gösterdi.
‘’Gerçi ben hiç anlamam ama senin aradığın parça nedir?
‘’Ana silindir,’’ dedi gülümseyerek.’’Kamyonetle ilgili bir sorun var mı ?’’
‘’Yok’’
‘’Kullanmadığın için merak ettim.’’
Tostlarla ilgilenmeye başladım.’’Beni eve bir arkadaşım bıraktı.’’
‘’Güzel arabaydı.’’Sesinde hayranlık vardı.’’Ama kimin kullandığını göremedim. Buradaki gençlerin çoğunu tanıdığımı sanmıyorum.’’
Başımı sallamakla yetindim.Gözlerimi tostlardan ayırmıyordum.
‘’Babam bir yerden tanıyor.’’
‘’Jacob, bana tabakları verebilir misin?Lavobanın altında tabaklar.’’
‘’Elbette.’’
Tabakları sezsizce bana verdi.Hepsini birden yere düşürmesini diledim.
‘’O kimdi?’’ diye sordu iki tane bardak alırken.
İçimi çektim.’’Edward Cullen.’’
Gülmeye başladı.Şaşırmıştım.Başımı kaldırıp ona baktım.Birden utandı.
‘’Öyleyse bu her şeyi açıklıyor’’ dedi.’’Ben de babamın neden öyle garip davrandığını anlamaya çalışıyordum.’’
‘’Evet.’’ Dedim masum bir tavırla.’’Baban Cullen’ları sevmiyor.’’
‘’Babam batıl inançları olan yaşlı bir adam’’ diye homurdandı Jacob.
‘’Sence Charlie’ye bir şey söyler mi ?’’Kendimi tutamayıp sormuştum bunu.
Jacob bana baktı.Gözlerindeki anlamı çözemedim.’’Bundan şüpheliyim,’’dedi sonunda.’’Geçen defa Charlie onu bir güzel azarlamıştı.O günden beri pek konuşmuyorlardı.Bu gece barışmış gibi oldular.Bu konuyu tekrar açıcağını sanmıyorum.’’
‘’Hımm,’’ dedim umursamaz görünmeye çalışarak.
Charlie’ye yemeğini götürdüğümde, maç izleme bahanesiyle odada kalıcaktım.Bu arada Jacob benimle sohbet etmeye çalışıyordu.Erkeklerin kendi aralarındaki sohbetleri dinlerken,Billy’nin beni ele verip vermiyeceğini merak ediyordum.Böyle bir şey yapmaya kalkarsa hemen engel olucaktım.
Çok uzun bir geceydi.Yapmam gereken bir sürü ödev vardı ama Billy’i ve Charlie’yle yalnız bırakmatan korkuyordum.Sonunda bitti.
‘’Arkadaşlarınla yine kumsala gelicekmisiniz?’’diye sordu Jacob.Böylece babasına konuyu açmak için fırsat vermiş oldu.
‘’Bilmiyorum’’ diyerek geçiştirmeye çalıştım.
‘’Çok keyifliydi Charlie’’dedi billy.
‘’Bir dahaki maça da gelin’’ dedi Charlie.
‘’Tabii geliriz.İyi geceler.’’Billy bana döndü ve yüzündeki gülümsemesi kayboldu.’’Sende kendine dikkat et Bella’’ dedi ciddi bir tavırla.
‘’Teşekkürler’’ diya karşılık verdim alçak sesle.Başımı çevirdim.
‘’Bir dakika Bella’’ dedi.
Korkudan mideme kramp girdi.Acaba ben yanlarına girmeden önce Billy Charlie’ye birşey şey mi söylemişti.
Ama Charlie rahat görünüyordu.Bu beklenmedik ziyaret onu keyiflendirmişti.
‘’Bu gece seninle konuşucak fırsatımız olmadı hiç günün nasıl geçti?’’
‘’İyi’’ dedim ayağımı merdiven basamağından çekmeden.
‘’Badmintonda bizim takım dört oyunuda kazandı.’’
‘’Ya!Senin badminton oynadığını bilmiyordum.’’
‘’Aslında ben iyi oynuyamıyordum ama eşim çok iyiydi.’’
‘’Kimdi eşin?’’ diye sordu merakla.
‘’Mike Newton’’ dedim isteksiz isteksiz.
‘’Ah doğru.Newton’ların oğluyla arkadaş olduğunuzu söylemiştin.İyi bir aile onlar.’’Bir anda durdu’’Neden onu dansa davet etmedin?’’
‘’Baba! 0 benim arkadaşım Jessica ile çıkıyor.Hem biliyorsun ben dans edemem.’’
‘’Anladım’’diye mırıldandı.Sonra özür diler gibi gülümsedi.’’Öyleyse cumartesi günü gitmen iyi fikir.Bizde birkaç arkadaşımla balığa gitmeye karar verdik.0 gün hava sıcak olucakmış.Ama seninle gidecek birini bulana kadar bu geziyi ertelemek istersen evde kalabilirim.Burada seni çok yalnız bıraktığımı biliyorum.’’
‘’Baba ben halimden çok memnunum.’’diyerek gülümsedim,içim rahatlamıştı.’’Yalnız kalmaktan şikayetçi değilim,ben sana çekmişim.’’0na göz kırptım.0 da bana göz kırparak karşılık verdi.
0 gece daha iyi uyudum,rüya göremeyecek kadar yorgundum.Gözlerimi açtığımda havanın güneşli olduğunu gördüp sevindim.Jacob ve Billy ile geçirdiğim gergin akşamı kazasız belasız atlatmıştım.Bunu unutmaya karar verdim.Saçlarımı topladım.Merdivenden inerken ıslık çaldığımı fark ettim.Charlie’de fark etmişti bunu.
‘’Bu sabah çok neşelisin.’’ Dedi kahvaltısını yaparken.
‘’Çünkü bugün günlerden Cuma.’’dedim hemen.
Charlie gider gitmez evden çıkmak istediğim için acele ediyordum.Çantam hazırdı,ayakkabılarımı giymiş,dişlerimi fırçalamıştım.Charlie gözden kaybolur kaybolmaz evden fırladım,ama Edward benden daha hızlı davranmıştı.Arabasının motorunu durdurmuş,camları açmıştı.Beni bekliyordu.
Bu kez hiç tereddüt etmedim,biran önce yüzünü görmek için hemen ön koltuğa geçtim.Yüzünde çarpık gülümsemesiyle bana bakıyordu.Kalbim duracak sandım.Melekler bile ondan gösterişli olamazdı.
‘’İyi uydun mu ?’’ diye sordu.Sesinin ne kadar etkileyici olduğunun farkında mıydı acaba?
‘’Uyudum ,senin gecen nasıldı?’’
‘’Güzel.’’Eğlenir gibi bir hali vardı ; yine bir şeyler kaçırmıştım herhalde.
‘’Dün gece ne yaptığını sorabilir miyim?’’dedim.
‘’Hayır.’’dedi gülümseyerek.’’Bu gün sıra yine bende.’’
Bu kez tanıdığım insanlar hakkında bir şeyler öğrenmek istiyordu.Özellikle Renee’yi onun sevdiği şeyleri ve onunla boş zamanlarımızda neler yaptığımızı sordu.Sonra büyükannemi,okuldan arkadaşlarımı ve eskiden çıktığım çocuklarıda öğrenmek istedi.0 zamana kadar kimseyle çıkmadığım için rahattım, bu yüzden bu konuşma pek uzun sürmedi. 0 da duygusal ilişkimin olmamasına Jessica ve Angela kadar şaşırmıştı.
‘’Yani şuana kadar hoşlanacağın biriyle tanışmadın?’’ diye sordu.Bunu o kadar ciddi sormuştu ki ne düşündüğünü çok merak ettim.
Son derece dürüsttüm.’’Phoneix’te tanışmadım.’’
Dudaklarını kenetledi.
Bunları kafetarya da konuşuyorduk.Günler artık belli bir düzen içerisinde çok hızlı geçiyordu.Bu kısa aradan yararlandım ve ekmeğimi ısırdım.
‘’Bugün kedi arabanla gelmene izin vermeliydim,’’dedi durup dururken.
‘’Neden?’’
‘’Öğleden sonra Alice ile gitmem gerek.’’
‘’Ah,sorun değil’’ şaşırmış ve hayal kırıklığına uğramıştım.’’Biraz yürümek eğlenceli olabilir.’’
‘’Yürümene izin veremem.Kamyonetini getirip buraya bırakırız.’’
‘’Anahtar yanımda değil.’’İçimi çektim.’’Gerçekten, yürüyebilirim hiç sorun değil.’’
‘’Kamyonetin burada olucak, anahtarı dert etme,’’ dedi
‘’Nereye gidiyorsunuz?’’
‘’Avlanmaya’’ dedi ‘’Yarın yalnız olucaksam, bütün tedbirleri almam gerek.Bu arada istersen iptal edebilirsin tabii.’’
‘’Hayır,’’ dedim ‘’Edemem.Yarın kaçta görüşelim?’’
‘’Sana bağlı.Cumartesi günü olduğuna göre geç saate kadar uyumak istemez misin?’’
‘’Hayır.’’
‘’Öyleyse aynı saatte.Charlie evde olucak mı?’’
‘’Hayır.Balığa çıkıcak.’’
Bana garip garip baktı.’’Eve dönmezsen ne düşünür sence?’’
‘’Ne kadar sakar olduğumu biliyor.Herhalde başıma bir şey geldiğini düşünür.’’
Çarpıcı bir şekilde gülümsedi.
‘’Ne avlıyacaksınız?’’ diye sordum.
‘’Ne bulursak.Çok uzağa gitmiyeceğiz.’’
‘’Neden Alice ile gidiyorsun peki?’’
‘’Çünkü o bana çok destek oluyor,’’dedi.
Arka masada oturan kardeşlerine baktım.’’Benden hoşlanmıyorlar.’’
‘’Öyle bir şey değil,’’dedi.’’Seni neden hiç yalnız bırakmadığımı anlayamıyorlar.’’
Güldüm.’’Bunu bende anlamıyorum.’’
‘’Çünkü beni büyülüyorsun! Dedi.Şaka yapıyor olmalıydı! ‘’Tanıdığım hiç kimseye benzemiyorsun.’’
Yüzümdeki ifadeden ne demek istediğimi anladı güldü.’’birkaç üstün özelliğim olduğu için insan doğasını anlamak konusunda ustayım.İnsanları tahmin etmek çok kolay.Ama sen benim beklediğim hiçbir şeyi yapmıyorsun.Beni sürekli şaşırtıyorsun.’’
Dönüp ailesine baktım tekrar.Hem utanmıştım hem de rahatsız olmuştum.Sözleri beni denek gibi hissetmeme neden olmuştu.0ndan başka bir şeyler duymayı beklediğim için kendimle dalga geçiyordum.
‘’Bu açıklaması kolay bölümü’’ diye konuşmasına devam etti.Bana baktığını hissedebiliyordum ama hayal kırıklığımı anlamaması için ben ona bakmıyordum.’’Ama bundan daha fazlası var ve kelimelere dökmesi çok zor.’’
0 konuşurken ben cullen’lara bakıyordum.Birden sarışın,güzel kardeşi Rosalie dönüp bana baktı.Daha doğrusu koyu renk,solgun gözleriyle beni süzdü.Başımı çevirmek istedim ama Edward cümlesini yarıda kesip öfkeli bir ses çıkarana kadar gözlerimi Rosalie’den alamadım.Edward yılan gibi tıslamıştı sanki.
Rosalie başını çevirdi; ben de özgür kaldım.Edward’a baktım, gözlerimin dehşetle büyüdüğünü fark etmişti.
Sesi gergindi.’’Üzgünüm, o sadece endişeleniyor.Görüyorsun ; bu yalnızca benim açımdan tehlikeli değil.Seninle geçirdiğimiz bunca zamandan sonra eğer…’’Başını öne eğdi.
‘’Eğer ne?’’
‘’Eğer kötü biterse…’’ başını ellerinin arasına aldı.Acı çektiği belliydi.0nu rahatlatmak istedim ama nasıl bunu yapacağımı bilemedim.Elimi ona uzattım ama sonra bu dokunuşun her şeyi mahvedeceğini düşünüp vazgeçtim.Aslında korkmalıydım ama korkmuyordum.Sadece o üzüldüğü için benimde canım yanıyordu.
Bir de müthiş hayal kırıklığı yaşıyordum.Edwardın bana bir şey söylüyeceği sırada Rosalie araya girmişti.Konuyu tekrar açıcağımı bilmiyordum.
Normal bir sesle konuşmaya çalıştım.’’Şimdi gitmenmi gerekiyor.’’
‘’Evet’’ başını kaldırdı.Çok ciddi görünen yüzü birden yumuşamıştı.Gülümsedi.’’En iyisi gitmem olucak.Yoksa biyoloji dersinde on beş dakika daha o saçma filmi izlemek zorunda kalıcağız.Buna dayanabileceğimi sanmıyorum.’’
Alice, tıpkı bir periyi andıran yüzünü çerçeveleyen simsiyah kısa saçlarıyla Edward’ın arkasında bitti.İnce vicudu narin bir dal gibiydi.
Edward gözlerini benden ayırmadan selamladı.’’Alice’’
‘’Edward’’ diye karşılık verdi kız.İnce sesi tıpkı Edward gibi etkileyiciydi.
‘’Alice Bela-Bella Alice.’’Edward bizi tanıştırdı.Yüzünde isteksiz bir gülümseme vardı.
‘’Merhaba bella’’ Kızın koyu renkli,canlı gibi gözlerinden bir anlam çıkarmak zordu ama gülüşü sıcaktı.’’Sonunda seninle tanıştığıma sevindim.’’
Edward ona ters ters baktı.
‘’Merhaba alice’’ dedim utanarak.
‘’Hazırmısın?’’ diye sordu Edward’a.
Edward’ın sesi buz gibiydi’’Hazır sayılırım arabada buluşuruz’’
Alice hiçbir şey söylemeden gitti,yürüyüşü okadar güzeldiki onu kıskandığımı hissettim.
‘’İyi eğlenceler demelimiyim,yoksa bu uygunsuz mu kaçar?’’
‘’Hayır bence iyi eğlenceler gayet uygun.’’ Dedi gülümseyerek.
‘’İyi eğlenceler öyleyse’’ İçten söylemeye çalışmış ama başaramamıştım.
‘’Eğlenmeye çalışırım.Sende kendine dikkat et’’dedi
‘’Forks’ta dikkatli olmak çok zor.’’
‘’Senin için zor.’’Yüzünde gergin bir ifade belirdi.’’Söz ver bana’’
‘’Dikkatli olmaya çalışacağıma söz veriyorum.’’dedim
‘’Çamaşır yıkayacağım çok tehlikeli bir iş’’
‘’Sakın makinaya düşme.’’diye dalga geçti.
‘’Elimden geleni yaparım’’
Ayağa kalktı bende kalktım.
‘’Yarın görüşürüz’’ dedim
‘’Sanki önümüzde çok uzun bir zaman varmış gibi değil mi?’’
Üzgün üzgün başımı salladım.
‘’Sabahleyin orda olucağım’’ diye söz verdi.Yüzüme dokunmak için masanın üzerinden bana uzandı,yanağımı okşadı.Sonra arkasını dönüp gitti.0 gözden kayboluncaya kadar arkasından baktım.
0 günki derslerimi kırmak istedim, özellikle beden dersini…Ama içimden bir ses bunu yapmamamı söyledi.Eğer derslere girmezsem Mike ve diğerleri benim Edward ile olduğumu düşünecekti.Edward ise insanların arasında geçirdiğimiz zamanlar yüzünden endişeleniyordu.İşler yolunda gitmezse.En son düşündüğüm şeyi aklımdan uzaklaştırmaya çalıştım,onun yerine her şeyi Edward için nasıl daha güvenli hale getireceğimi düşünmeye koyuldum.
Yarın önemli bir gün olucaktı ; bunu biliyordum,hissediyordum.İlişkimiz böyle pamuk ipliğine bağlı olarak devam edemezdi.Yalnızca onun karar ve hislerini dikkate alarak hareket edersek eninde sonunda uçuruma yuvarlanırdık.Ben kararımı vermiştim.Ne olursa olsun bu meseleyi çözücektim.0na sırt çevirmem korkunç ve kötü bir şey olamazdı.Bu mümkün değildi.
Kendimi sorumlu hissederek sınıfa girdim.İtiraf edeyim, biyoloji dersinden hiçbir şey anlamadım.Beynim bir sürü başka şeyle meşkuldü.Beden eğitimi dersinde Mike yine benimle konuştu; Seattle’da iyi vakit geçirmemi söyledi.Kamyonetime pek güvenmediğim için bu gezimi ertelediğimi anlattım ona.
‘’Cullen’la dansa geleceksin?diye sordu alınmış gibiydi
‘’Hayır ben dansa gitmiyorum ki’’
‘’Ne yapıcaksın öyleyse?’’ ’’diye sordu,çok merak etmişti.İçimden ona her şeye burnunu sokmamasını söylemek geldi ama bunun yerine sakin sakin yalan söyledim.
‘’Çamaşır yıkayacağım sonrada trigonometri çalışmam gerek yoksa sınıfta kalırım.’’
‘’Cullen derslerinde sana yardım ediyor mu ?’’
‘’Edward’’ dedim üzerine basa basa ‘’bana yardım etmeyecek.Hafta sonu bir yere gidiyormuş.’’0 kadar doğal yalan söylüyordum ki kendimde şaşırmıştım.
‘’Ya.Aslında grubumuzla dansa gelebilirsin.Harika olur.Hepimiz seninle dans ederiz.’’
Gözümün önüne Jessica gelince sert bir sesle cevap verdim.
‘’Ben dansa falan gelmiyorum.Mike anladın mı?’’
‘’Tamam’’dedi surat asarak.’’Benimki sadece bir teklifti.’’0kul çıkışında heyecan duymadan park yerine doğru yürüdüm.Eve yürüyerek gitmek istemiyordum,ama Edward’ın kamyonetimi nasıl getireceğini çok merak ediyordum..Sonra onun için hiçbir şeyin imkansız olmadığını düşündüm.Haklıydımda.Kamyonetim o sabah volvo’sunu parkettiği yerde duruyordu.İnanamıyordum buna.Kapıyı açınca anahtarın kontağın üzerinde olduğunu gördüm.
Koltuğun üzerinde beyaz bir kağıt vardı.0nu okumadan önce kamyonete bindim kapıyı kapattım.Şahane bir el yazısı ile iki kelime yazılmıştıikkatli ol.
Motoru çalıştırdığımda çıkan sesle irkildim.Kendi kendime güldüm.Eve gittiğimde kapı sabah bıraktığım biçimde kitliydi.Çamaşır odasına koştum.Burası aynı bıraktığım gibiydi.Pantolonumun cebine baktım boştu.’’Belkide anahtarı kapının yanındaki anahtarlığa asmıştım.’’diye düşündüm.
Yarınki dansta iyi eğlenceler dilemek için Jessica yı aradım.0 da bana Edward’la geçireceğim gün için şans diledi.Bu planın iptal olduğunu söyledim.Son derece abartılı bir tepki gösterince hemen vedalaşıp telefonu kapattım.
Charlie akşam yemeğinde dalgındı.İşle ilgili bir şey yada basketbol maçına canı sıkılmıştı herhalde.Belkide lazanyanın keyfini çıkarıyordu.Charlie’yi anlamak zordu.
‘’Baba’’dedim.
‘’Efendim Bell?’’
‘’Sanırım Seattle konusunda haklısın.Jessica yada başka biri benimle gelene kadar beklesem iyi olucak.’’
‘’peki o halde, seninle evde kalmamı istermisin?’’
‘’Hayır baba.Sen programını bozma.Benim evde bir sürü işim var,ödev,çamaşır…Ayrıca kütüphaneye ve marketede gideceğim.Bu yüzden keyfine bak.’’
‘’Emin misin?’’
‘’Eminim baba,hem balığımızda az kaldı.’’
‘’Sen çok anlayışlı bir kızsın bella’’dedi gülümseyerek.
‘’Sende öyle’’Birden ona yalan söylediğim için kendimi çok kötü hissettim.Az kalsın Edward’ın dediğini yapıp ona nereye gideceğimi söylicektim.
Akşam yemeğinden sonra çamaşırları katladım ve kurutma makinesine yeni çamaşırları koydum.Ne yazıkki bütün bu işler yalnızca ellerimi meşgul ediyordu.Aklımda bir sürü şey vardı ve bunları kontrol etmekte zorluk çekiyordum.Bekleyişin acısıyla korku arasında bocalıyordum.Kendi kendime sürekli,bir seçim yaptığımı ve bundan vazgeçmiyeceğimi söylüyordum.Edward’ın yazdığı kağıdı birkez daha okumak için cebimden çıkardım.Güvende olmamı istiyor diye düşündüm.Sonunda bu isteğimin gerçek olucağı inancı bana güç veriyordu.Peki diğer seçeneğim neydi?0nu hayatımdan çıkartmakmı?Buna dayanamazdım.
Forks’a geldiğim günden beri bütün hayatım onunla geçmişti.
İçiöden bir ses; endişelenmem gerektiğini,eğer kötü biterse gerçekten çok üzüleceğimi söylüyordu.
Uyku saatinin geldiğini görünce sevindim.Ama uyuyamıycak kadar gergindim,bu yüzden hiç yapmadığım bir şey yaptım.Beni sekiz saat uyutabilecek grip haplarından bir tane aldım.Birde uykusuz olup iyice sersem olup her şeyi mahfetmek istemiyordum.Aldığım ilacın etkisini göstermesini beklerken saçlarımı kurutup düzleştirdim ve ne giyeceğime karar vermeye çalıştım.Herşeyimi hazırladıktan sonra yattım.Çok heycanlıydım, yatakta dönüp duruyordum.Sonunda kalktım,CD kutusundan Chopin’in bir CD sini bulup CD çalarıma yerleştirdim.Tekrar yattım.Bir süre sonra ilaç etkisini belli etmeye başladı ve uyuyakaldım.
0 gece ilaç sayesinde deliksiz uyudum.Erkenden uyanmıştım.Kendimi dinlenmiş hissediyordum ama birden yine telaşa kapıldım.Aceleyle giyindim,kazağımı düzelttim.Charlie’nin gittiğinden emin olmak için pencereden baktım.Gökyüzünde incecik pamuğu andıran bulutlar vardı.Kahvaltımı çabucak yaptım ve mutfağı topladım.Dişlerimi fırçaladım,tam aşağı inmek için merdivenlere yöneldiğimde kapı çaldı.Yüreğim ağzıma gelmişti.
Panik içinde koşup kapıyı açtım.Tam karşımda duruyordu.Yüzüne bakarken sakinleştiğimi hissettim.Derin bir nefes aldım.0 yanımdayken önceki geceki korkularım ne kadar yersiz duruyordu.
‘’Günaydın’’dedi.Bana bakıp gülmeye başladı.
‘’Bir şeymi var?’’Ayakkabılarımı yada pantolonumu giymeyimi unutmuştum acaba?
‘’Çok uyumluyuz.’’dedi gülerek.Üzerinde krem rengi uzun kollu bir kazak, yakası görünen beyaz bir gömlek ve kot pantolonu vardı.Bende krem rengi kazak ve kot pantolon giymiştim.Ama o manken gibiyken ben sıradandım.Ben de güldüm.
Kamyonete bindik.
‘’Nereye gidiyoruz?’’diye sordum
‘’Emniyet kemerini tak,şimdiden huzursuz oldum ben’’
0na ters ters baktım.
‘’Nereye gidiyoruz?’’dedim içimi çektim.
‘’Kuzeye’’
Bakışlarını üzerimde hissederken dikkatimi yola vermem çok zordu.Hala uyuyan kasabada dikkatle yol alıyordum.
‘’Gece olmadan Forks’tan ayrılmayı düşünüyormusun?’’dedi.
‘’Bu araba senin arabanın dedesi olucak yaşta saygılı ol’’ diye cevap verdim.
Edward’ın tüm olumsuz yorumlarına karşın çok geçmeden kasabadan ayrıldık.
‘’Sağa dön’’dedi.Sessizce sağa döndüm.
‘’Şimdi şu sokağın sonuna kadar düz gidiceğiz.’’Sesinden güldüğünü duyabiliyordum ama ona bakarsam yoldan çıkabileceğim için bunu yapmadım.
‘’Sokağın sonunda ne var?’’
‘’Bir patika’’
‘’Yürüyüşmü yapıcağız?’’ diye sordum endişelenerek.Çünkü tenis ayakkabılarımı giymiştim.
‘’Bir sakıncası varmı ?’’Bu soruyu bekliyordu sanki.
‘’Hayır’’dedim kendimden emin bir sesle.
‘’Merak etme, yalnızca sekiz kilometre yürücez.Acele etmemize gerek yok.’’
Sekiz kilometre.Cevap vermedim çünkü paniğe kapıldığımı anlamasını istemiyordum.Sekiz kilometre boyunca ayağıma takılacak düşmeme neden olucak taşlar,otlar…Rezil olucaktım.
Bir süre sessizce ilerledik.Bu sırda yaklaşmakta olan felaketi düşünüyordum.
‘’Ne düşünüyorsun?’’diye sordu.
Yalan söyledim.’’Nereye gideceğimizi’’
‘’Güzel havalarda gittiğim güzel bir yer ’’dedi.
‘’Charlie buqün havanın sıcak olucağını söyledi.’’
‘’Sen Charlie ye söyledinmi?’’
‘’Hayır’’
‘’Ama Jessica bizim birlikte Seattle’a gittiğimizi düşünüyor.’’Bundan memnunmuş gibi konuşmuştu.
‘’Hayır ,ona bu planın iptal olduğunu söyledim.Yalan da sayılmaz.’’
‘’Kimse senin benimle olduğunu bilmiyormu yani ?’’Sinirlenmişti.
‘’Sen Alice söyledin herhalde.’’
‘’Söylemesem olmazdı’’diye terslendi.
Bunu duymazlıktan geldim.
‘’Forksta çok mu bunaldın? İntihar etmeyemi karar verdin?’’ dedi.
‘’Bizim birlikte görünmemizin senin için sakıncalı olduğunu söylemiştin?’’
‘’Yani eğer eve dönmezsen,bunun benim için sakıncalı olabileceğini öylemi?’’ dedi dalga geçerek.
Başımı salladım ve dikkatimi tekrar yola verdim.
Alçak sesle bir şeyler mırıldandı ama ne dediğini anlamadım.
Bir süre hiç konuşmadık.Yaptığım şeyi onaylamadığını hissediyordum ama söyliyecek başka şey bulamıyordum.Sonunda yol bitti patika göründü.Arabayı kuytu bir yere park ettim indim.Korkuyordum çünkü artık arabayı kullanmadığma göre Edward’ın yüzüne bakıcaktım.Hava çok sıcaktı,insanı bunaltıyordu.Forksa geldiğimden beri hiç bu kadar sıcak olmamıştı.Kazağımı çıkarıp belime bağladım iyiki içime ince bir gömlek giymiştim.Edwardda arabadan inmişti.0rmana bakıyordu.
‘’Bu taraftan’’dedi ve karanlık ormana daldı.
‘’Patikadan gitmeyecekmiyiz?’’0na yetişmeye çalıştığımdan sesim telaşlı çıktı.
‘’Sana yolun sonunda bir patika olduğunu söyledim, patikadan yürücez demedim.’’
‘’Patikadan gitmicekmiyiz?’’dedim çaresizce.
‘’Merak etme,kaybolmana izin vermem.’’Dalga geçer gibi gülümsedi.Derin bir nefes aldım.Kolsuz, düğmeleri açık beyaz gömleğiyle ne kadarda muhteşem göründüğünü düşündüm.Bu kutsal varlığın benim için yaratılmadığı kesindi.
Yüzümdeki ifade onu şaşırtmıştı.
‘’Eve dönmek istermisin?’’diye mırıldandı,sesinde acı vardı.
‘’Hayır’’Yanına gittim, onunla geçirceğim her bir saniyeyi bile boşa harcamak istemiyordum.
‘’Sorun ne?’’diye sordu kibar bir tavırla.
‘’Ben iyi bir yürüyüşçü değilim,’’dedim.’’Sabırlı olman gerekicek.’’
‘’İstersem sabırlı olabilirim,’’dedi Beni rahatlatmak için gülümsedi.
Bende gülümsemeye çalıştım ama olmadı.
‘’Seni eve götüreyim’’dedi.Korktuğumu düşünüyordu.Bende zihnimi okuyamadığı için seviniyordum.
‘’Güneş batmadan önce sekiz kilometre yürümemi istiyorsan bir an önce başlamalıyız.’’dedim imalı bir şekilde.Kaşlarını çattı,ne demek istediğimi anlamaya çalışıyordu.
Bir an düşündü ormana doğru yürümeye başladı.Yol dümdüzdü.Edward ben geçerken önüme çıkar engelleri kaldırıyordu.Önümüze devrilmiş ağaçlar yada kayalar çıkınca bileğimden tutup bana yardım ediyor sonra elimi hemen bırakıyordu.Her buz gibi dokunuşunda kalbim deli gibi çarpıyordu.İki kez bana baktı.Kalbimin sesini duymuştu mutlaka.
Bu kusursuz yaratığa bakmamak için elimden geleni yapıyordum.Her bakışında güzelliği canımı yakıyordu.
Uzun süre konuşmadan yürüdük.Konuştuğumuzda daha önce sorup cevap alamadığı soruları tekrarlıyordu.
Doğum günümü,öğretmenlerimi,çocukculuğumda sahip olduğum hayvanları sordu.0na üç balığın ölümüne neden olunca hayvan sahibi olmaktan vazgeçtiğimi itiraf ettim.Buna uzun süre güldü;kahkahaları ormanda yankılandı.Neredeyse bütün sabah yürüdük ama Edward çok sabırlıydı.0rman labirent gibiydi ve ben kaybolmamızdan korkuyordum.Edward ise bu yeşil labirentte son derece rahattı,yönümüz konusunda en ufak kuşkusu yoktu.Hava iyice ısınmıştı ben sabırsızlanmaya başlamıştım.
‘’Gelmedik mi?’’dedim kaşlarımı çatarak.
‘’Geldik sayılır’’diye karşılık verdi gülümseyerek.’’İlerideki aydınlığı görüyormusun?’’
0rmanın derinliklerine doğru baktım.’’Hayır’’
0muz silkti’’Belki gözlerin için henüz erken’’
‘’Belkide bir göz doktoruna gitme vaktim gelmiştir’’diye mırıldandım.
Biraz daha yürüdükten sonra ilerideki ağaçların arkasından bir ışık gördüm.Adımlarımı sıklaştırdım merakım giderek artıyordu.Edward beni sessizce takip ediyordu.
Işığın olduğu yere vardım ve çalılıkların arkasındaki hayatımda gördüğüm en güzel yeri gördüm.Küçük yuvarlak,or,sarı,beyaz kır çiçekleri ile bezeli bir çayırdı burası.Yakında bir yerden su sesi geliyordu.
Çimenlere doğru yürüdüm.Şaşkına dönmüştüm.Bunu Edward’a söylemek için arkamı döndüm ama onu göremedim.Bir an için paniğe kapıldım ama sonra onu buldum.Bir çukurun kenarında durmuş meraklı gözlerle beni izliyordu.0 anda çayırın güzelliğini bana unutturduğu şeyi hatırladım.Edward söz vermişti,bana güneşle büyülü buluşmasını gösterecekti.
0na doğru yürürken gözlerim merakla parlıyordu.Edward’ın gözlerinde ise yorgun isteksiz bir ifade vardı.Gülümsedim,bir adım daha attım ve onu yanıma çağırdım.Beni uyarır gibi elini kaldırdı;bende tereddütle arkamı döndüm.
Edward derin bir nefes aldı ve parlak öğlenden sonra güneşinin ışığına doğru bir adım attı.
12.DENGELEME
‘’Billy!’’ diye bağırdı Charlie arabadan iner inmez.Eve doğru döndüm, verandanın altına sığınmak için jacob’a elimle işaret edip onu yanıma çağırdım.Charlie’nin onları yüksek sesle selamladığını duyuyordum.
‘’Senin araba kullandığını görmezden geliceğim Jake.’’ Dedi bunu hiç onaylamadığını gösteren bir tavırla.
‘’Bunun için izin almıştm.’’dedi Jacob ben kapıyı ve verandanın ışığını açarken.
‘’Bundan eminim.’’ Dedi ve güldü.
‘’Beni birinin bir yerlere götürmesi gerek.’’Aradan bunca yıl geçmesine karşın Billy’nin o gür sesini hatırlamıştım.Bu ses beni çocukluğuma geri götürmüştü.
Kapıyı açık bırakıp içeri girdim,ceketimi çıkarmadan ışıkları yaktım.Sonra kapıda durup Charlie ve Jacob’un, Billy’i arabadan indirerek tekerlekli sandalyeye oturtmalarını izledim.Hem endişelenmiş hem de üzülmüştüm.
Üçüne geçmeleri için yolu açtım ‘’Bu ne süprüz’’! dedi Charlie
‘’Görüşmeyeli uzun zaman oldu,’’ dedi Billy.’’Kötü bir zamanda gelmemişizdir umarım.’’Koyu renk gözleriyle bana baktı, ne demek istediği pek anlaşılmıyordu.
‘’Hayır,iyi ki geldiniz.Umarım maça da kalırsınız.’’
Jacob gülümsedi.’’Sanırım bunu planladık.Bizim televizyonumuz geçen hafta bozuldu.’’
Billy oğluna baktı. ‘’Bu arada Jacob da Bella’yı görmek için sabırsızlanıyordu tabii.’’
Ben vicdan azabı çekerken Jacob kaşlarını çatarak başını önüne eğdi.Kumsaldaki davranışlarım fazla inandırıcıydı heralde.
‘’Aç mısınız ?’’ diye sordum mutfağa giderken.Billy’nin bakışlarından bir an önce kurtulmak istiyordum.
‘’Hayır, biz buraya gelmeden yedik,’’diye cevapladı Jacob.
‘’Sen Charlie ?’’
‘’Elbette açım.’’dedi.Televizyonun olduğu yere geçmişti.Billy’de tekerlekli sandalyeyle onu takip ediyordu.
Peynirli tost yaptım.Domatesleri doğrarken,birden arkamda birinin olduğunu hissettim.
‘’Nasıl gidiyor?’’ diye sordu Jacob.
‘’İyi’’ dedim gülümseyerek.
Konuşmaya o kadar hevesliydi ki onu geri çevirmek çok zordu.’’Sen nasılsın, arabanı bitirdin mi ?’’
‘’Hayır’’ dedi yüzünü buruşturarak.’’Hâlâ bazı parçalara ihtiyacım var.Bu arabayı ödünç aldık.’’ Bahçedeki arabayı gösterdi.
‘’Gerçi ben hiç anlamam ama senin aradığın parça nedir?
‘’Ana silindir,’’ dedi gülümseyerek.’’Kamyonetle ilgili bir sorun var mı ?’’
‘’Yok’’
‘’Kullanmadığın için merak ettim.’’
Tostlarla ilgilenmeye başladım.’’Beni eve bir arkadaşım bıraktı.’’
‘’Güzel arabaydı.’’Sesinde hayranlık vardı.’’Ama kimin kullandığını göremedim. Buradaki gençlerin çoğunu tanıdığımı sanmıyorum.’’
Başımı sallamakla yetindim.Gözlerimi tostlardan ayırmıyordum.
‘’Babam bir yerden tanıyor.’’
‘’Jacob, bana tabakları verebilir misin?Lavobanın altında tabaklar.’’
‘’Elbette.’’
Tabakları sezsizce bana verdi.Hepsini birden yere düşürmesini diledim.
‘’O kimdi?’’ diye sordu iki tane bardak alırken.
İçimi çektim.’’Edward Cullen.’’
Gülmeye başladı.Şaşırmıştım.Başımı kaldırıp ona baktım.Birden utandı.
‘’Öyleyse bu her şeyi açıklıyor’’ dedi.’’Ben de babamın neden öyle garip davrandığını anlamaya çalışıyordum.’’
‘’Evet.’’ Dedim masum bir tavırla.’’Baban Cullen’ları sevmiyor.’’
‘’Babam batıl inançları olan yaşlı bir adam’’ diye homurdandı Jacob.
‘’Sence Charlie’ye bir şey söyler mi ?’’Kendimi tutamayıp sormuştum bunu.
Jacob bana baktı.Gözlerindeki anlamı çözemedim.’’Bundan şüpheliyim,’’dedi sonunda.’’Geçen defa Charlie onu bir güzel azarlamıştı.O günden beri pek konuşmuyorlardı.Bu gece barışmış gibi oldular.Bu konuyu tekrar açıcağını sanmıyorum.’’
‘’Hımm,’’ dedim umursamaz görünmeye çalışarak.
Charlie’ye yemeğini götürdüğümde, maç izleme bahanesiyle odada kalıcaktım.Bu arada Jacob benimle sohbet etmeye çalışıyordu.Erkeklerin kendi aralarındaki sohbetleri dinlerken,Billy’nin beni ele verip vermiyeceğini merak ediyordum.Böyle bir şey yapmaya kalkarsa hemen engel olucaktım.
Çok uzun bir geceydi.Yapmam gereken bir sürü ödev vardı ama Billy’i ve Charlie’yle yalnız bırakmatan korkuyordum.Sonunda bitti.
‘’Arkadaşlarınla yine kumsala gelicekmisiniz?’’diye sordu Jacob.Böylece babasına konuyu açmak için fırsat vermiş oldu.
‘’Bilmiyorum’’ diyerek geçiştirmeye çalıştım.
‘’Çok keyifliydi Charlie’’dedi billy.
‘’Bir dahaki maça da gelin’’ dedi Charlie.
‘’Tabii geliriz.İyi geceler.’’Billy bana döndü ve yüzündeki gülümsemesi kayboldu.’’Sende kendine dikkat et Bella’’ dedi ciddi bir tavırla.
‘’Teşekkürler’’ diya karşılık verdim alçak sesle.Başımı çevirdim.
‘’Bir dakika Bella’’ dedi.
Korkudan mideme kramp girdi.Acaba ben yanlarına girmeden önce Billy Charlie’ye birşey şey mi söylemişti.
Ama Charlie rahat görünüyordu.Bu beklenmedik ziyaret onu keyiflendirmişti.
‘’Bu gece seninle konuşucak fırsatımız olmadı hiç günün nasıl geçti?’’
‘’İyi’’ dedim ayağımı merdiven basamağından çekmeden.
‘’Badmintonda bizim takım dört oyunuda kazandı.’’
‘’Ya!Senin badminton oynadığını bilmiyordum.’’
‘’Aslında ben iyi oynuyamıyordum ama eşim çok iyiydi.’’
‘’Kimdi eşin?’’ diye sordu merakla.
‘’Mike Newton’’ dedim isteksiz isteksiz.
‘’Ah doğru.Newton’ların oğluyla arkadaş olduğunuzu söylemiştin.İyi bir aile onlar.’’Bir anda durdu’’Neden onu dansa davet etmedin?’’
‘’Baba! 0 benim arkadaşım Jessica ile çıkıyor.Hem biliyorsun ben dans edemem.’’
‘’Anladım’’diye mırıldandı.Sonra özür diler gibi gülümsedi.’’Öyleyse cumartesi günü gitmen iyi fikir.Bizde birkaç arkadaşımla balığa gitmeye karar verdik.0 gün hava sıcak olucakmış.Ama seninle gidecek birini bulana kadar bu geziyi ertelemek istersen evde kalabilirim.Burada seni çok yalnız bıraktığımı biliyorum.’’
‘’Baba ben halimden çok memnunum.’’diyerek gülümsedim,içim rahatlamıştı.’’Yalnız kalmaktan şikayetçi değilim,ben sana çekmişim.’’0na göz kırptım.0 da bana göz kırparak karşılık verdi.
0 gece daha iyi uyudum,rüya göremeyecek kadar yorgundum.Gözlerimi açtığımda havanın güneşli olduğunu gördüp sevindim.Jacob ve Billy ile geçirdiğim gergin akşamı kazasız belasız atlatmıştım.Bunu unutmaya karar verdim.Saçlarımı topladım.Merdivenden inerken ıslık çaldığımı fark ettim.Charlie’de fark etmişti bunu.
‘’Bu sabah çok neşelisin.’’ Dedi kahvaltısını yaparken.
‘’Çünkü bugün günlerden Cuma.’’dedim hemen.
Charlie gider gitmez evden çıkmak istediğim için acele ediyordum.Çantam hazırdı,ayakkabılarımı giymiş,dişlerimi fırçalamıştım.Charlie gözden kaybolur kaybolmaz evden fırladım,ama Edward benden daha hızlı davranmıştı.Arabasının motorunu durdurmuş,camları açmıştı.Beni bekliyordu.
Bu kez hiç tereddüt etmedim,biran önce yüzünü görmek için hemen ön koltuğa geçtim.Yüzünde çarpık gülümsemesiyle bana bakıyordu.Kalbim duracak sandım.Melekler bile ondan gösterişli olamazdı.
‘’İyi uydun mu ?’’ diye sordu.Sesinin ne kadar etkileyici olduğunun farkında mıydı acaba?
‘’Uyudum ,senin gecen nasıldı?’’
‘’Güzel.’’Eğlenir gibi bir hali vardı ; yine bir şeyler kaçırmıştım herhalde.
‘’Dün gece ne yaptığını sorabilir miyim?’’dedim.
‘’Hayır.’’dedi gülümseyerek.’’Bu gün sıra yine bende.’’
Bu kez tanıdığım insanlar hakkında bir şeyler öğrenmek istiyordu.Özellikle Renee’yi onun sevdiği şeyleri ve onunla boş zamanlarımızda neler yaptığımızı sordu.Sonra büyükannemi,okuldan arkadaşlarımı ve eskiden çıktığım çocuklarıda öğrenmek istedi.0 zamana kadar kimseyle çıkmadığım için rahattım, bu yüzden bu konuşma pek uzun sürmedi. 0 da duygusal ilişkimin olmamasına Jessica ve Angela kadar şaşırmıştı.
‘’Yani şuana kadar hoşlanacağın biriyle tanışmadın?’’ diye sordu.Bunu o kadar ciddi sormuştu ki ne düşündüğünü çok merak ettim.
Son derece dürüsttüm.’’Phoneix’te tanışmadım.’’
Dudaklarını kenetledi.
Bunları kafetarya da konuşuyorduk.Günler artık belli bir düzen içerisinde çok hızlı geçiyordu.Bu kısa aradan yararlandım ve ekmeğimi ısırdım.
‘’Bugün kedi arabanla gelmene izin vermeliydim,’’dedi durup dururken.
‘’Neden?’’
‘’Öğleden sonra Alice ile gitmem gerek.’’
‘’Ah,sorun değil’’ şaşırmış ve hayal kırıklığına uğramıştım.’’Biraz yürümek eğlenceli olabilir.’’
‘’Yürümene izin veremem.Kamyonetini getirip buraya bırakırız.’’
‘’Anahtar yanımda değil.’’İçimi çektim.’’Gerçekten, yürüyebilirim hiç sorun değil.’’
‘’Kamyonetin burada olucak, anahtarı dert etme,’’ dedi
‘’Nereye gidiyorsunuz?’’
‘’Avlanmaya’’ dedi ‘’Yarın yalnız olucaksam, bütün tedbirleri almam gerek.Bu arada istersen iptal edebilirsin tabii.’’
‘’Hayır,’’ dedim ‘’Edemem.Yarın kaçta görüşelim?’’
‘’Sana bağlı.Cumartesi günü olduğuna göre geç saate kadar uyumak istemez misin?’’
‘’Hayır.’’
‘’Öyleyse aynı saatte.Charlie evde olucak mı?’’
‘’Hayır.Balığa çıkıcak.’’
Bana garip garip baktı.’’Eve dönmezsen ne düşünür sence?’’
‘’Ne kadar sakar olduğumu biliyor.Herhalde başıma bir şey geldiğini düşünür.’’
Çarpıcı bir şekilde gülümsedi.
‘’Ne avlıyacaksınız?’’ diye sordum.
‘’Ne bulursak.Çok uzağa gitmiyeceğiz.’’
‘’Neden Alice ile gidiyorsun peki?’’
‘’Çünkü o bana çok destek oluyor,’’dedi.
Arka masada oturan kardeşlerine baktım.’’Benden hoşlanmıyorlar.’’
‘’Öyle bir şey değil,’’dedi.’’Seni neden hiç yalnız bırakmadığımı anlayamıyorlar.’’
Güldüm.’’Bunu bende anlamıyorum.’’
‘’Çünkü beni büyülüyorsun! Dedi.Şaka yapıyor olmalıydı! ‘’Tanıdığım hiç kimseye benzemiyorsun.’’
Yüzümdeki ifadeden ne demek istediğimi anladı güldü.’’birkaç üstün özelliğim olduğu için insan doğasını anlamak konusunda ustayım.İnsanları tahmin etmek çok kolay.Ama sen benim beklediğim hiçbir şeyi yapmıyorsun.Beni sürekli şaşırtıyorsun.’’
Dönüp ailesine baktım tekrar.Hem utanmıştım hem de rahatsız olmuştum.Sözleri beni denek gibi hissetmeme neden olmuştu.0ndan başka bir şeyler duymayı beklediğim için kendimle dalga geçiyordum.
‘’Bu açıklaması kolay bölümü’’ diye konuşmasına devam etti.Bana baktığını hissedebiliyordum ama hayal kırıklığımı anlamaması için ben ona bakmıyordum.’’Ama bundan daha fazlası var ve kelimelere dökmesi çok zor.’’
0 konuşurken ben cullen’lara bakıyordum.Birden sarışın,güzel kardeşi Rosalie dönüp bana baktı.Daha doğrusu koyu renk,solgun gözleriyle beni süzdü.Başımı çevirmek istedim ama Edward cümlesini yarıda kesip öfkeli bir ses çıkarana kadar gözlerimi Rosalie’den alamadım.Edward yılan gibi tıslamıştı sanki.
Rosalie başını çevirdi; ben de özgür kaldım.Edward’a baktım, gözlerimin dehşetle büyüdüğünü fark etmişti.
Sesi gergindi.’’Üzgünüm, o sadece endişeleniyor.Görüyorsun ; bu yalnızca benim açımdan tehlikeli değil.Seninle geçirdiğimiz bunca zamandan sonra eğer…’’Başını öne eğdi.
‘’Eğer ne?’’
‘’Eğer kötü biterse…’’ başını ellerinin arasına aldı.Acı çektiği belliydi.0nu rahatlatmak istedim ama nasıl bunu yapacağımı bilemedim.Elimi ona uzattım ama sonra bu dokunuşun her şeyi mahvedeceğini düşünüp vazgeçtim.Aslında korkmalıydım ama korkmuyordum.Sadece o üzüldüğü için benimde canım yanıyordu.
Bir de müthiş hayal kırıklığı yaşıyordum.Edwardın bana bir şey söylüyeceği sırada Rosalie araya girmişti.Konuyu tekrar açıcağımı bilmiyordum.
Normal bir sesle konuşmaya çalıştım.’’Şimdi gitmenmi gerekiyor.’’
‘’Evet’’ başını kaldırdı.Çok ciddi görünen yüzü birden yumuşamıştı.Gülümsedi.’’En iyisi gitmem olucak.Yoksa biyoloji dersinde on beş dakika daha o saçma filmi izlemek zorunda kalıcağız.Buna dayanabileceğimi sanmıyorum.’’
Alice, tıpkı bir periyi andıran yüzünü çerçeveleyen simsiyah kısa saçlarıyla Edward’ın arkasında bitti.İnce vicudu narin bir dal gibiydi.
Edward gözlerini benden ayırmadan selamladı.’’Alice’’
‘’Edward’’ diye karşılık verdi kız.İnce sesi tıpkı Edward gibi etkileyiciydi.
‘’Alice Bela-Bella Alice.’’Edward bizi tanıştırdı.Yüzünde isteksiz bir gülümseme vardı.
‘’Merhaba bella’’ Kızın koyu renkli,canlı gibi gözlerinden bir anlam çıkarmak zordu ama gülüşü sıcaktı.’’Sonunda seninle tanıştığıma sevindim.’’
Edward ona ters ters baktı.
‘’Merhaba alice’’ dedim utanarak.
‘’Hazırmısın?’’ diye sordu Edward’a.
Edward’ın sesi buz gibiydi’’Hazır sayılırım arabada buluşuruz’’
Alice hiçbir şey söylemeden gitti,yürüyüşü okadar güzeldiki onu kıskandığımı hissettim.
‘’İyi eğlenceler demelimiyim,yoksa bu uygunsuz mu kaçar?’’
‘’Hayır bence iyi eğlenceler gayet uygun.’’ Dedi gülümseyerek.
‘’İyi eğlenceler öyleyse’’ İçten söylemeye çalışmış ama başaramamıştım.
‘’Eğlenmeye çalışırım.Sende kendine dikkat et’’dedi
‘’Forks’ta dikkatli olmak çok zor.’’
‘’Senin için zor.’’Yüzünde gergin bir ifade belirdi.’’Söz ver bana’’
‘’Dikkatli olmaya çalışacağıma söz veriyorum.’’dedim
‘’Çamaşır yıkayacağım çok tehlikeli bir iş’’
‘’Sakın makinaya düşme.’’diye dalga geçti.
‘’Elimden geleni yaparım’’
Ayağa kalktı bende kalktım.
‘’Yarın görüşürüz’’ dedim
‘’Sanki önümüzde çok uzun bir zaman varmış gibi değil mi?’’
Üzgün üzgün başımı salladım.
‘’Sabahleyin orda olucağım’’ diye söz verdi.Yüzüme dokunmak için masanın üzerinden bana uzandı,yanağımı okşadı.Sonra arkasını dönüp gitti.0 gözden kayboluncaya kadar arkasından baktım.
0 günki derslerimi kırmak istedim, özellikle beden dersini…Ama içimden bir ses bunu yapmamamı söyledi.Eğer derslere girmezsem Mike ve diğerleri benim Edward ile olduğumu düşünecekti.Edward ise insanların arasında geçirdiğimiz zamanlar yüzünden endişeleniyordu.İşler yolunda gitmezse.En son düşündüğüm şeyi aklımdan uzaklaştırmaya çalıştım,onun yerine her şeyi Edward için nasıl daha güvenli hale getireceğimi düşünmeye koyuldum.
Yarın önemli bir gün olucaktı ; bunu biliyordum,hissediyordum.İlişkimiz böyle pamuk ipliğine bağlı olarak devam edemezdi.Yalnızca onun karar ve hislerini dikkate alarak hareket edersek eninde sonunda uçuruma yuvarlanırdık.Ben kararımı vermiştim.Ne olursa olsun bu meseleyi çözücektim.0na sırt çevirmem korkunç ve kötü bir şey olamazdı.Bu mümkün değildi.
Kendimi sorumlu hissederek sınıfa girdim.İtiraf edeyim, biyoloji dersinden hiçbir şey anlamadım.Beynim bir sürü başka şeyle meşkuldü.Beden eğitimi dersinde Mike yine benimle konuştu; Seattle’da iyi vakit geçirmemi söyledi.Kamyonetime pek güvenmediğim için bu gezimi ertelediğimi anlattım ona.
‘’Cullen’la dansa geleceksin?diye sordu alınmış gibiydi
‘’Hayır ben dansa gitmiyorum ki’’
‘’Ne yapıcaksın öyleyse?’’ ’’diye sordu,çok merak etmişti.İçimden ona her şeye burnunu sokmamasını söylemek geldi ama bunun yerine sakin sakin yalan söyledim.
‘’Çamaşır yıkayacağım sonrada trigonometri çalışmam gerek yoksa sınıfta kalırım.’’
‘’Cullen derslerinde sana yardım ediyor mu ?’’
‘’Edward’’ dedim üzerine basa basa ‘’bana yardım etmeyecek.Hafta sonu bir yere gidiyormuş.’’0 kadar doğal yalan söylüyordum ki kendimde şaşırmıştım.
‘’Ya.Aslında grubumuzla dansa gelebilirsin.Harika olur.Hepimiz seninle dans ederiz.’’
Gözümün önüne Jessica gelince sert bir sesle cevap verdim.
‘’Ben dansa falan gelmiyorum.Mike anladın mı?’’
‘’Tamam’’dedi surat asarak.’’Benimki sadece bir teklifti.’’0kul çıkışında heyecan duymadan park yerine doğru yürüdüm.Eve yürüyerek gitmek istemiyordum,ama Edward’ın kamyonetimi nasıl getireceğini çok merak ediyordum..Sonra onun için hiçbir şeyin imkansız olmadığını düşündüm.Haklıydımda.Kamyonetim o sabah volvo’sunu parkettiği yerde duruyordu.İnanamıyordum buna.Kapıyı açınca anahtarın kontağın üzerinde olduğunu gördüm.
Koltuğun üzerinde beyaz bir kağıt vardı.0nu okumadan önce kamyonete bindim kapıyı kapattım.Şahane bir el yazısı ile iki kelime yazılmıştıikkatli ol.
Motoru çalıştırdığımda çıkan sesle irkildim.Kendi kendime güldüm.Eve gittiğimde kapı sabah bıraktığım biçimde kitliydi.Çamaşır odasına koştum.Burası aynı bıraktığım gibiydi.Pantolonumun cebine baktım boştu.’’Belkide anahtarı kapının yanındaki anahtarlığa asmıştım.’’diye düşündüm.
Yarınki dansta iyi eğlenceler dilemek için Jessica yı aradım.0 da bana Edward’la geçireceğim gün için şans diledi.Bu planın iptal olduğunu söyledim.Son derece abartılı bir tepki gösterince hemen vedalaşıp telefonu kapattım.
Charlie akşam yemeğinde dalgındı.İşle ilgili bir şey yada basketbol maçına canı sıkılmıştı herhalde.Belkide lazanyanın keyfini çıkarıyordu.Charlie’yi anlamak zordu.
‘’Baba’’dedim.
‘’Efendim Bell?’’
‘’Sanırım Seattle konusunda haklısın.Jessica yada başka biri benimle gelene kadar beklesem iyi olucak.’’
‘’peki o halde, seninle evde kalmamı istermisin?’’
‘’Hayır baba.Sen programını bozma.Benim evde bir sürü işim var,ödev,çamaşır…Ayrıca kütüphaneye ve marketede gideceğim.Bu yüzden keyfine bak.’’
‘’Emin misin?’’
‘’Eminim baba,hem balığımızda az kaldı.’’
‘’Sen çok anlayışlı bir kızsın bella’’dedi gülümseyerek.
‘’Sende öyle’’Birden ona yalan söylediğim için kendimi çok kötü hissettim.Az kalsın Edward’ın dediğini yapıp ona nereye gideceğimi söylicektim.
Akşam yemeğinden sonra çamaşırları katladım ve kurutma makinesine yeni çamaşırları koydum.Ne yazıkki bütün bu işler yalnızca ellerimi meşgul ediyordu.Aklımda bir sürü şey vardı ve bunları kontrol etmekte zorluk çekiyordum.Bekleyişin acısıyla korku arasında bocalıyordum.Kendi kendime sürekli,bir seçim yaptığımı ve bundan vazgeçmiyeceğimi söylüyordum.Edward’ın yazdığı kağıdı birkez daha okumak için cebimden çıkardım.Güvende olmamı istiyor diye düşündüm.Sonunda bu isteğimin gerçek olucağı inancı bana güç veriyordu.Peki diğer seçeneğim neydi?0nu hayatımdan çıkartmakmı?Buna dayanamazdım.
Forks’a geldiğim günden beri bütün hayatım onunla geçmişti.
İçiöden bir ses; endişelenmem gerektiğini,eğer kötü biterse gerçekten çok üzüleceğimi söylüyordu.
Uyku saatinin geldiğini görünce sevindim.Ama uyuyamıycak kadar gergindim,bu yüzden hiç yapmadığım bir şey yaptım.Beni sekiz saat uyutabilecek grip haplarından bir tane aldım.Birde uykusuz olup iyice sersem olup her şeyi mahfetmek istemiyordum.Aldığım ilacın etkisini göstermesini beklerken saçlarımı kurutup düzleştirdim ve ne giyeceğime karar vermeye çalıştım.Herşeyimi hazırladıktan sonra yattım.Çok heycanlıydım, yatakta dönüp duruyordum.Sonunda kalktım,CD kutusundan Chopin’in bir CD sini bulup CD çalarıma yerleştirdim.Tekrar yattım.Bir süre sonra ilaç etkisini belli etmeye başladı ve uyuyakaldım.
0 gece ilaç sayesinde deliksiz uyudum.Erkenden uyanmıştım.Kendimi dinlenmiş hissediyordum ama birden yine telaşa kapıldım.Aceleyle giyindim,kazağımı düzelttim.Charlie’nin gittiğinden emin olmak için pencereden baktım.Gökyüzünde incecik pamuğu andıran bulutlar vardı.Kahvaltımı çabucak yaptım ve mutfağı topladım.Dişlerimi fırçaladım,tam aşağı inmek için merdivenlere yöneldiğimde kapı çaldı.Yüreğim ağzıma gelmişti.
Panik içinde koşup kapıyı açtım.Tam karşımda duruyordu.Yüzüne bakarken sakinleştiğimi hissettim.Derin bir nefes aldım.0 yanımdayken önceki geceki korkularım ne kadar yersiz duruyordu.
‘’Günaydın’’dedi.Bana bakıp gülmeye başladı.
‘’Bir şeymi var?’’Ayakkabılarımı yada pantolonumu giymeyimi unutmuştum acaba?
‘’Çok uyumluyuz.’’dedi gülerek.Üzerinde krem rengi uzun kollu bir kazak, yakası görünen beyaz bir gömlek ve kot pantolonu vardı.Bende krem rengi kazak ve kot pantolon giymiştim.Ama o manken gibiyken ben sıradandım.Ben de güldüm.
Kamyonete bindik.
‘’Nereye gidiyoruz?’’diye sordum
‘’Emniyet kemerini tak,şimdiden huzursuz oldum ben’’
0na ters ters baktım.
‘’Nereye gidiyoruz?’’dedim içimi çektim.
‘’Kuzeye’’
Bakışlarını üzerimde hissederken dikkatimi yola vermem çok zordu.Hala uyuyan kasabada dikkatle yol alıyordum.
‘’Gece olmadan Forks’tan ayrılmayı düşünüyormusun?’’dedi.
‘’Bu araba senin arabanın dedesi olucak yaşta saygılı ol’’ diye cevap verdim.
Edward’ın tüm olumsuz yorumlarına karşın çok geçmeden kasabadan ayrıldık.
‘’Sağa dön’’dedi.Sessizce sağa döndüm.
‘’Şimdi şu sokağın sonuna kadar düz gidiceğiz.’’Sesinden güldüğünü duyabiliyordum ama ona bakarsam yoldan çıkabileceğim için bunu yapmadım.
‘’Sokağın sonunda ne var?’’
‘’Bir patika’’
‘’Yürüyüşmü yapıcağız?’’ diye sordum endişelenerek.Çünkü tenis ayakkabılarımı giymiştim.
‘’Bir sakıncası varmı ?’’Bu soruyu bekliyordu sanki.
‘’Hayır’’dedim kendimden emin bir sesle.
‘’Merak etme, yalnızca sekiz kilometre yürücez.Acele etmemize gerek yok.’’
Sekiz kilometre.Cevap vermedim çünkü paniğe kapıldığımı anlamasını istemiyordum.Sekiz kilometre boyunca ayağıma takılacak düşmeme neden olucak taşlar,otlar…Rezil olucaktım.
Bir süre sessizce ilerledik.Bu sırda yaklaşmakta olan felaketi düşünüyordum.
‘’Ne düşünüyorsun?’’diye sordu.
Yalan söyledim.’’Nereye gideceğimizi’’
‘’Güzel havalarda gittiğim güzel bir yer ’’dedi.
‘’Charlie buqün havanın sıcak olucağını söyledi.’’
‘’Sen Charlie ye söyledinmi?’’
‘’Hayır’’
‘’Ama Jessica bizim birlikte Seattle’a gittiğimizi düşünüyor.’’Bundan memnunmuş gibi konuşmuştu.
‘’Hayır ,ona bu planın iptal olduğunu söyledim.Yalan da sayılmaz.’’
‘’Kimse senin benimle olduğunu bilmiyormu yani ?’’Sinirlenmişti.
‘’Sen Alice söyledin herhalde.’’
‘’Söylemesem olmazdı’’diye terslendi.
Bunu duymazlıktan geldim.
‘’Forksta çok mu bunaldın? İntihar etmeyemi karar verdin?’’ dedi.
‘’Bizim birlikte görünmemizin senin için sakıncalı olduğunu söylemiştin?’’
‘’Yani eğer eve dönmezsen,bunun benim için sakıncalı olabileceğini öylemi?’’ dedi dalga geçerek.
Başımı salladım ve dikkatimi tekrar yola verdim.
Alçak sesle bir şeyler mırıldandı ama ne dediğini anlamadım.
Bir süre hiç konuşmadık.Yaptığım şeyi onaylamadığını hissediyordum ama söyliyecek başka şey bulamıyordum.Sonunda yol bitti patika göründü.Arabayı kuytu bir yere park ettim indim.Korkuyordum çünkü artık arabayı kullanmadığma göre Edward’ın yüzüne bakıcaktım.Hava çok sıcaktı,insanı bunaltıyordu.Forksa geldiğimden beri hiç bu kadar sıcak olmamıştı.Kazağımı çıkarıp belime bağladım iyiki içime ince bir gömlek giymiştim.Edwardda arabadan inmişti.0rmana bakıyordu.
‘’Bu taraftan’’dedi ve karanlık ormana daldı.
‘’Patikadan gitmeyecekmiyiz?’’0na yetişmeye çalıştığımdan sesim telaşlı çıktı.
‘’Sana yolun sonunda bir patika olduğunu söyledim, patikadan yürücez demedim.’’
‘’Patikadan gitmicekmiyiz?’’dedim çaresizce.
‘’Merak etme,kaybolmana izin vermem.’’Dalga geçer gibi gülümsedi.Derin bir nefes aldım.Kolsuz, düğmeleri açık beyaz gömleğiyle ne kadarda muhteşem göründüğünü düşündüm.Bu kutsal varlığın benim için yaratılmadığı kesindi.
Yüzümdeki ifade onu şaşırtmıştı.
‘’Eve dönmek istermisin?’’diye mırıldandı,sesinde acı vardı.
‘’Hayır’’Yanına gittim, onunla geçirceğim her bir saniyeyi bile boşa harcamak istemiyordum.
‘’Sorun ne?’’diye sordu kibar bir tavırla.
‘’Ben iyi bir yürüyüşçü değilim,’’dedim.’’Sabırlı olman gerekicek.’’
‘’İstersem sabırlı olabilirim,’’dedi Beni rahatlatmak için gülümsedi.
Bende gülümsemeye çalıştım ama olmadı.
‘’Seni eve götüreyim’’dedi.Korktuğumu düşünüyordu.Bende zihnimi okuyamadığı için seviniyordum.
‘’Güneş batmadan önce sekiz kilometre yürümemi istiyorsan bir an önce başlamalıyız.’’dedim imalı bir şekilde.Kaşlarını çattı,ne demek istediğimi anlamaya çalışıyordu.
Bir an düşündü ormana doğru yürümeye başladı.Yol dümdüzdü.Edward ben geçerken önüme çıkar engelleri kaldırıyordu.Önümüze devrilmiş ağaçlar yada kayalar çıkınca bileğimden tutup bana yardım ediyor sonra elimi hemen bırakıyordu.Her buz gibi dokunuşunda kalbim deli gibi çarpıyordu.İki kez bana baktı.Kalbimin sesini duymuştu mutlaka.
Bu kusursuz yaratığa bakmamak için elimden geleni yapıyordum.Her bakışında güzelliği canımı yakıyordu.
Uzun süre konuşmadan yürüdük.Konuştuğumuzda daha önce sorup cevap alamadığı soruları tekrarlıyordu.
Doğum günümü,öğretmenlerimi,çocukculuğumda sahip olduğum hayvanları sordu.0na üç balığın ölümüne neden olunca hayvan sahibi olmaktan vazgeçtiğimi itiraf ettim.Buna uzun süre güldü;kahkahaları ormanda yankılandı.Neredeyse bütün sabah yürüdük ama Edward çok sabırlıydı.0rman labirent gibiydi ve ben kaybolmamızdan korkuyordum.Edward ise bu yeşil labirentte son derece rahattı,yönümüz konusunda en ufak kuşkusu yoktu.Hava iyice ısınmıştı ben sabırsızlanmaya başlamıştım.
‘’Gelmedik mi?’’dedim kaşlarımı çatarak.
‘’Geldik sayılır’’diye karşılık verdi gülümseyerek.’’İlerideki aydınlığı görüyormusun?’’
0rmanın derinliklerine doğru baktım.’’Hayır’’
0muz silkti’’Belki gözlerin için henüz erken’’
‘’Belkide bir göz doktoruna gitme vaktim gelmiştir’’diye mırıldandım.
Biraz daha yürüdükten sonra ilerideki ağaçların arkasından bir ışık gördüm.Adımlarımı sıklaştırdım merakım giderek artıyordu.Edward beni sessizce takip ediyordu.
Işığın olduğu yere vardım ve çalılıkların arkasındaki hayatımda gördüğüm en güzel yeri gördüm.Küçük yuvarlak,or,sarı,beyaz kır çiçekleri ile bezeli bir çayırdı burası.Yakında bir yerden su sesi geliyordu.
Çimenlere doğru yürüdüm.Şaşkına dönmüştüm.Bunu Edward’a söylemek için arkamı döndüm ama onu göremedim.Bir an için paniğe kapıldım ama sonra onu buldum.Bir çukurun kenarında durmuş meraklı gözlerle beni izliyordu.0 anda çayırın güzelliğini bana unutturduğu şeyi hatırladım.Edward söz vermişti,bana güneşle büyülü buluşmasını gösterecekti.
0na doğru yürürken gözlerim merakla parlıyordu.Edward’ın gözlerinde ise yorgun isteksiz bir ifade vardı.Gülümsedim,bir adım daha attım ve onu yanıma çağırdım.Beni uyarır gibi elini kaldırdı;bende tereddütle arkamı döndüm.
Edward derin bir nefes aldı ve parlak öğlenden sonra güneşinin ışığına doğru bir adım attı.